İnsanların en rahatladığı ortamlardan biri de dostlar meclisidir. Herkes içindekini döker ortaya, beklentiler dökülür, biraz naz, biraz hatır sorulur… Bizler de böyle yakın dostlarımızla zaman zaman bir araya geliyoruz. Tabi gündem bazen yerel, bazen ülke meseleleri oluyor. Ev sahibi İbralim Gülsu nazik bir insan; meclisde Misafirler arasında Yazar ve Eğitimci Cevdet Alperen, Fatih Erdoğan, Bekir Doğan,MuharremErantepli gibi bir çok isim de yer alıyordu. Dostlar bir araya gelince eskiler konuşuluyor, hal hatır soruluyor bilirsiniz… Sıra kent meselelerine geliyor. Teleferik, üst geçitler, otopark ve yayalaştırma çalışmaları ile ilgili Muharrem Erantepli Bey arkadaşlara uzun uzun bilgiler aktardı. Bizde vatandaşın görüşlerini dile getirdik. Özellikle Kıbrıs Meydanındaki yayalaştırma çalışmalarında kullanılan zemin döşemesinin yeniden kontrol edilmesinde fayda olduğunu, teleferik kalkış yerinin gözden geçirilmesi v.s konuşuldu. Bu arada konuklar arasında sivil toplum örgütü temsilcileri de vardı, konuşmalardan çıkan sonuçları rapor edip, ilgililere sunacaklarını söylediler. Şunu söylemek istiyorum, bu tip dostlar meclisinde şehrimizin önemli sorunları da dillendiriliyor, ilgilileri aktarılıyor ve böyle de olması gerek…
DÜŞÜNCELERİ PROJELENDİRMEK GEREK Tabi içimizde tarihçiler ve araştırmacılar da vardı, onlarla önemli değerlendirmeler de yaptı. Paralel yapı ile mücadele, konusunda hem fikir olduk. İbrahim Gülsu bu bağlamda 15 Temmuz konulu bildirisini bizlerle paylaştı. Bu konuda daha önce bir yazı kaleme almıştım. Hocamızın bilgi derinliğinden istifade etmek gerek diye düşünüyorum. Kendisi bu şehrin ‘sevdalısı’ insanların zaman zaman bir araya gelerek kent için nelar yapabileceğimizin değerlendirilmesi gerektiğini yıllardır dillendirir. Belki de aradığı ortam dostlar meclisidir diye düşünüyorum. Çünkü yapılan konuşma ve değerlendirmeler bir projeye dönüştürülür ve yetkililere teslim edilirse hedefe varılmış olur. Bunun şunun için yazıyorum. Üniversite de profesörlük yapan bir Kayserili kardeşimiz diyor ki, “Siz
Kahramanmaraşlılar’ın bana göre en büyük eksiği düşüncelerinizi yazdıklarını projelendirmiyorsunuz!” Biz böyle değiliz, düşünce ve fikirlerimizi ilgililere götürür, hayata geçiririz… Biraz haklı gibi geldi bana; o halde dostlar meclisindeki ele alınan görüş ve önerileri yetkililere ulaştırmak ve takip etmek gerekiyor…
DEVLETE SAHİP ÇIKMAK Tarihçi bir dostum toplantıdan sonra beni aradı ve şöyle bir bilgi aktardı: “ Hocam orada pek konuşma imkanım olmadı. Gördüğüm kadarı ile şu anda dış düşmanlar çoğaldı, ülkemizi zora düşürmeye çalışıyorlar. Bizler adına yetkililere seslensen: “ Devleti meydana getiren unsurlar arasında devletin işlemesi ve ayakta durması için, uyum içinde çalışılması gerekiyor. Yani kurumlar arasında dayanışma olmalı. Zira kıskançlıklar, çekememezliklerin bizi birbirimize düşürmesinden korkuyorum. Aynı gemide yaşıyoruz, biz birbirimizle kavga etmez isek, dışardan gelen düşmanlar başarılı olamaz. Kardeşliğimizi pekiştirmek, devletimize sahip çıkmamız gerekiyor…” Haklı söze hacı emmi ne desin. Vallahi kardeşimiz doğru söylüyor! Peki dedim ve telefonu kapattım. Biraz Osmanlı devletinin uzun yaşamasının sırlarını baktım. . Aslında Osmanlının 600 yıl hüküm sürmesi mucizeymiş gibi geliyor insana ama mucize değil. Çünkü gerileme ve yıkalma dönemlerini saymazsak.
Osmanlı Devleti’nin bütün kurumları birbiri ile büyük bir tatlı bir rekabet içerisine girmiş ve çok çalışmışlar, bunu uyum içinde yapmışlar. Başarı ve beraberinde gelmiş. Ancak ne zaman kurumsal sürtüşmeler ve kıskançlıklar başlamış, bu iç karışıklıklara ve nemelazımcılığa dönüşünce, gerileme devrine girilmiş. Bu vesile ile dostlar meclisindeki kardeşlerimize dua ve selamlarımı da iletiyorum. Hadi kalın sağlıcakla.