Bugün yaşadığımız sıkıntıların çok daha fazlasını eski insanlar yaşamış, bundan sonrakilerde yaşamaya devam edeceklerdir…
Peki insanlık neden kimi dönemlerde bugüne benzer ya da daha farklı sıkıntılarla karşı karşıya gelmişlerdir?
Bu sorunun cevabını Kur’an net olarak verir. Şöyle ki, bu dünya imtihan dünyası bu biliniyor ve her sıkıntının nedeni de insanın ta kendisidir. Buna paralel olarak da Cenab-ı Allah sevdiği kimselere özel sıkıntılar verir, çünkü onlar özel insanlardır, istenir ki yönleri bir başka tarafa kaymasın.
Sonra, Cenab-ı Allah Zül Celal-i vel ikramdır. Bundan dolayı da kendini seven kullarına önce Celal-i ile bazı imtihanlara tabi tutar, sonra da ikramlarını sunar.
İsterseniz Âdem(as) hikayesi ile başlayalım. Bildiğiniz için de kısa tutarak işaretler yapacağım. Âdem(as) neden cennetinden kovuldu?
Şeytan ile mücadelesi vardı ve tabir yerinde ise kandırıldılar Havva annemizle birlikte. Sonra da kıyamete kadar musallat oldu bize.
İşte düşmanımız ortaya çıktı. Birinci düşmanımız kandırılmaya açık olan nefsimiz, yani bizi kendimize karşı haksızlık ediyoruz. İkincisi şeytan ve şeytanlaşmış insanlar.
KİMİ İNSAN KENDİNİ KADİR-İ MUTLAK GÖRÜR
İnsan dediğimiz varlık bana göre 15 çeşit olsa gerek, bunu nereden çıkarttım? Cennet ve cehennem birer basamak ise 8 cennet, 7’de cehennem var etti on beş. Ama Kur’an bu sayıyı 3 olarak verir. Mümin, kafir ve münafık…
Demek ki insanlar sorumluluklarını yerine getirme noktasında çeşit çeşit yaratılmış. Güçlü irade ve imana sahip olanlar, Allah’ın emrine başım üstüne der, başına bir sıkıntı veya sevinç geldiğinde ise; “Lütfun da hoş, kahrında hoş!” diyerek karşılar. Diğerleri isyankardır…
Evet, şeytanı insandan ayıran en büyük özellik kibirli oluşudur. Yani Allah (cc) kendisine neden Adem’e secde etmiyorsun dediğinde, verdiği cevap gibi. Ne demişti bir hatırlayalım; “ Ben dedi, ben. Ben üstünüm, ateşten yaratıldım!”
İşte bugün de aynı şeytan ile şeytanlaşmış insanlar ve aileler var. O aileler, tıpkı Nemrut gibi dünyayı değiştireceğini, hâkim güç olduğunu iddia ederek insanlığın huzuru kaçırıyorlar.
Bugünlerde hiçbir dünya devletini tanımadıklarını, tek bir dünya devleti kuracaklarını, bunu da teknolojiyi kullanarak yapacaklarını söylüyorlar. Gizle de değil, yaptıkları.
PEKİ SONUÇ NE OLACAK?
Bizler kâhin değiliz haşa, gelecekle ilgili bir tek kelime bile söyleyemeyiz. Ancak geçmişe bakarak bazı tahminler ya da öngörüler ortaya atabiliriz.
Bu güç adı her ne ise, tek tip insan istiyor ve bu insanları kendileri kontrol edebilsinler. IMF, Dünya Bankası, DSÖ gibi birçok uluslararası örgüt de kontrolleri altında. Öyle ki, ABD ve bazı Batılı Ülkeler bile buna isyan ediyor.
Hatırlayın, bunlar da tıpkı Nemrut gibiler ama unuttukları ya da korktukları şeyler var. Mesele Müslümanlardan çok korkuyorlar. Çünkü Müslümanlara hakim olamayacaklarını biliyorlar. Onlar yapay zeka ile zihnimizi belki kontrol edebilirler ama Müslümanın Ruhunu, Kalbini Asla Kontrol Edemeyeceklerdir.
Değerli dostlar Anadolu insanı yeniden Kur’an dönmeli, sünneti üzere yaşamalı ki, tüm insanlığı örnek olsun. Bugünkü yaşanan ‘İslam’ dan bahsetmiyorum dikkat buyurun. Asrı Saadet Müslümanlığından bahsediyorum ben.
Bu zor değil, zor olsa Allah(cc) namazı, orucu, haccı, iyilik yapmayı her ne ise bizlere farz kılmazdı.
Binlerce yıl, bu millet bunu başardı, Allah’ın davasını omuzladı, yüceltme adına şehitler verdi, işte son kale Türkiye bunu başarabilir. Buna inanıyor ve iman ediyorum. Allah bizimle beraber olacaktır. Hakim ve Kadir olan; “ Sabır ve namazla benden yardım dileyin!”
İşte devir o devir. Sabır ve secde edeceğiz…
Kalın sağlıcakla.