Geçmişten bu yana dünyada ve bölgemizdeki İslam ülkelerinin çoğunda oynanan oyunları görmekte ve mütalaa etmekteyiz, peki nedir bundaki hikmet, kimin ne hesabı olabilir bu coğrafyadan, Gelin şimdi bunu biraz irdeleyelim. Ecdadın 400 sene huzur ve sükûnet ile yönettiği bu coğrafya 1900 lü yılların başlarında emperyaller tarafından adeta cetvel ile çizilip paylaşılarak uhdeden kopartılmıştır.1916 yılında İngiliz ve Fransızlar tarafından gizli bir şekilde Sykes-Picot adı altında yapılan anlaşma neticesinde bölgede yaşayan kabileler kışkırtılarak birçok devlet kurdurulmuş ve kendi amaçlarına hizmet ettirilmeye çalışılmış nihayetinde de çoğunlukla başarılı olunmuştur. Skkes-Picot uzunca bir süre amaca hizmet etmiş ama bölgedeki değişiklikler özellikle de Türkiye’de ki değişim yeni bir planın gereksinimini elzem kılmıştır. Nitekim 7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan bir makalede bu bölgede var olan 22 adet ülkenin sınırları tekrar dizayn edilerek yeniden dönüştürülmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) projesi bu sebeple gündeme getirilmiş ve konferanslarda, panellerde yoğun olarak tartışmaya açılmıştır. Afganistan, Irak bu amaçla işgal edilmiş, Sudan, Somali, Nijerya, Orta Afrika’da iç kargaşalıklar bu nedenle çıkarılmıştır. İşte bu çerçevede kimi ülkelerde iç kargaşalıklar çıkarılmış, kimilerinde darbeler, kimilerinde ise işgaller gerçekleştirilmiştir. 17 Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan, Mısır, Libya ve Yemen sıçrayıp devam eden Arap Baharı, diğer ülkelerde ve özellikle de Suriye’de iç savaşa dönüş(türül)me nedeni de Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesidir. Peki Neden? Bilindiği üzere günümüzde en büyük sermaye ABD dir., Ama geldiği bu noktada sabit kalmak bulunduğu noktaya gelmekten daha zordur, ve bunun farkındadır. Amerika’nın kısa tarihinde bu cihetle birçok işgal görmekteyiz. Maalesef ki bu işgallerin başını da orta doğu çekmektedir. Nedeni ise dünya petrol rezervinin 3/2 sinin bu bölgede olmasıdır. Şimdi bölge devletlerini incelediğimizde belli devletlerin yansıra ufak ama katma değeri yüksek olan ülkeleri de görmekteyiz bunlar Kuveyt, Katar, Bae, Bahreyn, gibi bunun sebebi ise İngiliz emperyalizminin bölgedeki petrolü paylaştırmasıdır. Bilindiği üzere zihniyet saklı kalmakla birlikte 1945 ten sonra İngilizler bayrağı ABD ye devretmiştir. Opec (Petrol ihraç eden ülkeler birliği ) rakamlarına göre dünya petrollerinin %23 ü Sudi Arabistan’ın %12 si İran ın %10 u Irak ve %13 de bölgedeki diğer ülkelerde olmak üzere bölgede yaklaşık 500 milyar varil rezerv mevcuttur. ABD nin yıllık tüketimi yaklaşık 8 milyar varil olduğunu düşünürsek, kendilerinin de ifade ettiği gibi 1 damla petrol 1 damla orta doğulu(Müslümanın) kanından daha kıymetli hale gelmektedir. Aslında ABD nin istediği petrol piyasalarının denetiminde önceden beri gelen liderliğini sürdürmeyi ve egemen olmak isteyişidir. Hatırlanırsa Saddam Hüseyin rejiminin yıkıldığı son işgalde ABD kitlesel silahların yayılması ve denetimi ayrıca demokrasi vaadiyle halkıda yanına alma isteği ile BM silah denetçilerinin ülkede silah yok demesine rağmen milyarlarca dolar masraf ederek işgali gerçekleştirmiştir. ABD nin Irak’ a demokrasi getirmesi için işgali kargaların bile güleceği bir durumdur. Asıl olan ebetteki %10 luk rezervdir. ABD 200 kadar dev şirketin tekelinde, içyapısı aslında karmaşık bir devlettir. Fark edersiniz ki millet bilincini ülkede ve dünya da oluşturmak için Hollywood milyarlarca dolar para harcanmaktadır. Senaryo hep aynıdır Algıyı açacak ekstrem kahramanlar kullanılır. Kaptan Amerika, Rambo , Racky vs. ve birçok filmde birlik beraberlik duygusu aşılanır bizlerde hipnotize olmuş şekilde diğer serisinin çıkmasını bekleriz , dikkat edecek olursanız gişe yapan filmlerin çoğunda bu bilinç aşılanmaya çalışılır. Çünkü milliyetçilik bilincinin ana teması millettir ama ABD birleşik devletlerin bulunduğu ve bu bilincin pekişecek kadar uzun tarihi olmayan bir ülkedir. Söz ettiğimiz şirketler petrol ve silah sanayinde dünya liderleridirler ayrıca bunların en büyükleri Siyonistlerdir ve bu bölgeyi de çok iyi bilmektedirler. Aslında bu sistem dünyada egemen olan bir sistemdir. Japonya da günümüzde aynı sistem üzerine kurulmuştur orada ise zaibatsu denilen geçmişten bu güne gelmiş aileler vardır. (Toyota, Mutsubishi, Fujita Kawasaki,Daihatsu Gibi) Bunlar imparator Meiji zamanından beri (1868) kraliyet tarafından desteklenmiş ailelerdir. Kısacası Japonya’yı zaibatsular ABD yi Siyonist (Yahudi) aileler yönetir. Ama bunların hizmet şekilleri farklıdır nasıl mı? Japonya da zaibatsular Japon halkı, İmparator ve kendi milleti için gayret gösterirken bu meşhur ABD li Siyonist ailelerin( Rothschıld, Rockefeller, Warburg, Walton, Vanderbilt, Habsburg-Lothringen, Von Bismarck, Schroder, Lazard vs.) Hizmet adresi bellidir. Aslında ABD bu işgalleri yapmak zorundadır nedeni ise bu şirketlerin silah satması, petrol taleplerini sağlaması gerekmektedir. Gelecekteki senaryolar ne olabilire gelince; aslında, bir kaç yıl önce bayağı gündem oluştursa da İran’a yapılacak askeri operasyonu düşünebilirdik. Gerekçe yine aynıdır kitle imha silahlarıdır. Amaç yine bellidir ‘Petrol’ . O kadar manidar ki İsrail in elindeki nükleer silahlar sanki çatapat gibidir, kitle imhaya yönelik tehdit oluşturmamaktadır İsrail bölgede nükleer güce sahip tek ülkedir. Ayrıca Hindistan ve Pakistan’daki nükleer silahları bizzat ABD ’nin mütalaası sonucunda bu ülkeler uhdelerinde bulundurmaktadır. İran’ın şu anda izlediği politikaları dikkatle izlemekteyiz. Şu an ambargoları kalktı İsviçre’de el konulan 100 milyar doları ABD, İngiltere, Fransa, Almanya arasında pay edilerek dünyaya açılmasına yol verildi ABD göz diktiği İran petrolünden istediği payı alabilecek mi İran’ın ne gibi politikaları olacak bunu bize zaman gösterecek. Eğer ki geçen zaman da alternatif enerji buluşu gerçekleşmez ise sıra da hazar petrolleri olabilir. Sevgili dostlar görüldüğü üzere dünyanın kalbi burada atmaktadır. Allaha çok şükür ki satranç tahtasında hamlelerimizi yetkin bir şekilde yapan bir siyasi iradeye sahibiz, hele ki son 15 yılı bölgemiz açısından düşünecek olursak yetkinliğe sahip olmayan eski koalisyon hükümetleri gibi bir iradeye sahip olsaydık içinde bulunacağımız durumu düşünmek bile istemiyorum. Gelecek dönem bölge için taşların yerine oturacağı bir dönem olacaktır. İnşallah devletimiz ve milletimiz bu sahnede en ön safta yer alıp sykes-picot öncesi olduğu gibi bölgenin tek gücü haline gelmesi bizim kaçınılmaz kaderimiz olmalıdır. Allah’ın izniyle bu irade olduğu sürece buna kimse mani olamayacaktır. Rabbim izin verirse gelecek hafta islamafobiyi irdelemek isteriz. Selam ve saygıyla… Abdullah MARAŞLIGİL