İnsan dostunu ve düşmanını iyi tanımak durumundadır. Bu nedenle istihbarat çalışmalarını devletler önemser…

Pazar günü TRT Belgeseli izliyordum, Engin Altan Düzyatan’ın, sunumuyla hazırlanan ve hayvanlar dünyasının hayatını konu alan dizide Aslanları anlatırken, dikkat buyurun buraya: “ Bir aslan ormanlar kralı almak için, diğer aslanlarla savaşmak zorundadır. Bunu yaparken, ya rakibinin belini kırar ya da erkeklik organına saldırıp, koparır!” diyor yerliler…

Yerlinin bu tespiti, bu günkü yazımın konusunu da seçmiş oldu.

Bakalım ne yazacak klavyem.

Haydı başlayalım.

Bismillahirrahmanirrahim.

Peki insan kral olmak istediğinde(güçlü ve iktidar sahibi ya da zengin olması) ne yapmalı? Hayvanların yolunu seçmek de bir düşüncedir. Ancak, bu durumda hayvandan farkı olmayacaktır değil mi?

Evet hayvanlar birbirlerinin yaralarına basarak ya da belini kırarak iktidar olurken, insanlar da aynı yolumu seçmeli diyoruz.

Çünkü insan olduğunu iddia ediyorsan, düşmanını ezerek değil, adaletle hükmederek bunu başarman gerekiyor.

EMPERYALİST DÜŞÜNCE

Emperyalizm bir devletin kendi sınırları dışındaki başka halklar ve onların toprakları üzerinde onların rızası olmadan egemenlik kurma yönündeki politikası. Dar anlamda emperyalizm ise Avrupalı büyük devletlerin XIX. yüzyılın ikinci yarısında öteki kıtalar üzerinde genişlemelerine verilen addır.

Emperyalizmin nedenleri ve ne anlama geldiği konusunda çok çeşitli tartışmalar vardır. Bunları esas olarak dört grupta toplayabiliriz. Birinci grup görüşler emperyalizmin ekonomik yanını ön plana çıkartır. Biriken sermayeye yatırım olanak ve alanları bulma, makineleşme sonucu ortaya çıkan üretim fazlası için pazar yaratma, nüfus fazlası için yerleşim alanı bulma zorunluluğu ve üretim için gerekli hammaddeleri elde etme isteklerinin devletleri emperyalist politikalara zorladığı iddia edilir. Bu tezlere karşı çıkan Adam Smith, Rickardo, Hobson gibi ekonomistler emperyalizmden sadece ufak bir grubun yarar sağladığına işaret ederler. Marksist kuramcılara göre kapitalizmin en son aşaması olan emperyalizm, ekonomi tekelci bir durum aldığı ve diğer kapitalizmin en son aşaması olan emperyalizm, ekonomi tekelci bir durum aldığı ve diğer kapitalist devletler ile rekabet halinde yeni pazarlar bulmaya çalıştığı zaman ortaya çıkar. Bu görüşe karşı çıkanlar, bu görüşün tarihsel kanıtlarca yeterince desteklenmediği ve kapitalizmden önceki emperyalizme açıklama getiremediğini öne sürerler.

 YARALI TOPLUMLARI SEVERLER

Emperyalizmle ilgili ikinci grup görüşler ise emperyalizm ile insanın ve devlet gibi insan topluluklarının doğası arasında bir ilişki kurarlar. Farklı bakış açılarına sahip, Machiavelli, Bacon ve Hitler gibi kişiler bu yolla benzer sonuçlara varmışlardır. Bunlara göre emperyalizm var olabilmek için sürdürülen doğal mücadelenin bir parçasıdır. Güçlü olanların diğerlerine egemen olmaları doğanın kanunudur.

Üçüncü grup görüşler strateji ve güvenlik üzerinedir. Bu görüşe göre devletler güvenliklerini sağlamak amacıyla stratejik noktalar, önemli kaynaklar tampon devletler ve "doğal" sınırlar ile ulaşım ve haberleşme yollarının denetimini ele geçirmek veya buraları başka devletlerin ele geçirmelerini önlemek zorundadırlar.

Son grup görüşler ise ahlakla ilgilidir. Buna göre emperyalizm halkları zorba yönetimlerden kurtaran ya da daha üstün bir uygarlığın nimetlerini sağlayan bir araçtır. ..”(Kay. Türkçe Bilgi)

Konu uzun ancak bu gün batı ve ABD kesinlikle emperyalizmin öncülüğünü yapıyorlar. Yani, toplumları zayıfllatarak, yaşamlarını sürdürüyorlar. Tıpkı sülükler gibi. Bunları niye yazıdım? Toplum olarak, yaralarımızı kendimiz tedavi edip, düşmana fırsıt vermemiz gerekiyor. İşte Suriyenin durumu…

Devam edeceğim bu konuya, şimdilik sağlıcakla kalın.