Öncelikli yol arkadaşım İbrahim Gülsu kardeşimi, Kök-Der Bir Başkanlığı için kutlamak istiyorum. İnşallah ilimizin eğitimi adına, bir sivil toplum örgütünün üzerine düşeni yapar. Bu arada Fatih Erdoğan ağabeyimize de, bu güne kadar yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum…
Bu gün konumuz yine eğitim. Eğitimin bugüne kadar bir çok tanımı yapıldı, ezberletilen tanım ise; “ Kişide istendik davranış değişikliğiydi!”
Günümüz dünyası, çok hızlı bir değişim ve dönüşümün olduğu, bilginin üretilmesi, kullanılması ve aktarılmasına yönelik her alanda değişmelerin yaşandığı bir dönem içerisindedir. Bu dönemin özelliği, sosyal hayatımızdaki genel değişmelere temel olan eğitim alanında da birçok değişmeleri zorunlu hale getirmesidir. Çünkü bilgi toplumuna ulaşmadaki süreçte bilgi tabanlı değişim hareketleri bireylerin eğitimden beklentilerini de değiştirmiştir. Bu bağlamda eğitime yeni bir tanım getirilmiş ve eğitim, “kişide kendi öğrenme profili hakkında farkındalık yaratılması yoluyla, daha üst zihinsel yeteneklerini ortaya çıkarıp geliştirmesi ve bu arada da değişen çevresel koşullara uyum gösterebileceği bilgi, beceri ve davranışları sürekli olarak güncelleyebilmesi için uygun öğrenme ortamlarının oluşturulması süreci.” olarak görülmeye başlanmıştır.
ÇAĞ DEĞİŞTİ, VİZYON DA DEĞİŞTİ
Aslında vizyon kelimesini isteyerek kullanmıyorum, çünkü dilimize Fransızca’dan geçmiştir. İleri görüş, geniş görüş desek ne olurdu ki? Neyse konumuza devam edelim…
Bulunduğumuz çağda ve dünyadaki bu değişimler karşısında ülkemiz 2023, 2053 ve 2071 vizyonunu ortaya koymuş, yönetim anlayışımız başta olmak üzere birçok alanda yeniden bir yapılanmaya girilmiş, eğitim alanında da zaman zaman değişikliğe gidilmiştir.
- PISA, TIMSS ve PIRLS gibi faydalanılabilecek araştırmalarla bizim gibi yüzlerce yıllık geleneği olan ülkelerin bile kendisine yeniden çeki düzen verdiği bir dönemde ülkemizde gelecekte var olma adına büyük düşünmek zorundadır. Küresel güçlerin terör ve finans tehdidi altındaki bir Türkiye’nin durumu gerçekten zordur. Bizim işin felsefesinden başlayarak insan ve medeniyet tasavvurumuzu tüm kuramsal ve kurumsal alt yapısıyla ortaya koyma zamanımız gelmiş ve geçmektedir.
ÖZDER-BİR, bu görüşü savunan sivil toplum örgütleri arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, yeni eğitim vizyonumuz bağlamında bir basın açıklaması yapmış, bu açıklamada şu değerlendirme ve kararlar alınmıştı.
KALBİN TERBİYESİ ÖNEMSENMELİ
Yapılan açıklamadan bir bölüm sizlere aktarmak istiyorum: “İnsanın kalbinin terbiyesiyle başlayan aklın terbiyesiyle devam eden ve insanlığın yararına bilimi esas alan anlayışla birlikte vicdanla bütünleştirilmiş, maneviyatını ve milli değerlerini bilen yeni bir eğitim sistemine ve buna göre oluşan bir dünya düzenine ihtiyaç vardır.
Çevremize ve dünyaya baktığımızda birey olma, sosyal sorumluluk, hukuk, insan hakları ve özgürlükler açısından yol kat etmiş ülkelerin genellikle eğitim açısından gelişmiş ülkeler olduğunu görmekteyiz. Zikrettiğimiz bu kavramların tamamının şekillendiği iki yer vardır: aile ve eğitim sistemi. Eğitim sisteminin temel öğesi ise öğretmendir. Müfredat programı ne kadar mükemmel olursa olsun sitemin uygulayıcısı öğretmenlerdir. Okullar ise ne kadar gelişmiş donanıma sahip olursa olsun, okul sistemleri nasıl kurulmuş olursa olsun, bunları uygulayacak ve kullanacak olan öğretmen “ çok iyi” yetişmemişse istenilen sonuca ulaşmak mümkün olmayacaktır.
Şunu ifade etmek istiyorum. Yeni eğitim anlayışımızda bireylere bilgiler öğretme, öğrettiği bilgileri kullanma, bunları yaşama aktarma ve yeni durumlara uyum sağlayarak bilgiyi üretime dönüştürmek hedef olarak ele alınmalıdır.
Mevcut eğitim anlayışımız ve ortaya koyduğumuz vizyonumuzla her alanda gelişmiş, üreten ve dünyada söz sahibi olan ilk on ülke arasında yer alabilmemiz için biz neden beklentimiz oranında başarılı olamıyoruz sorusunu bir an önce kendimize sormamız gerekmektedir.
Evet şimdi bu sorunun cevabı aranıyor. İsterseniz bu konuyu da bir sonraki yazım da ele alayım, şimdi kalın sağlıcakla.