Gönül güzelşeyler yazmak istiyor. Ülkemiz ve alem-i İslam da her gün ortaya çıkan güzelşeyleri aktarmak istiyorum okurlarıma. Lakin son iki yüz yıllık yıkım ve kaossüreci artarak devam ediyor. Üstümüze üstümüze geliyorlar. Biraz başımızıkaldırsak, biraz çevremizle özellikle mazlum ve mağdur İslam beldeleriyleilgilensek tekerimize taş koyuyorlar.

Son günlerdeSuriye meselesi tam bir keşmekeşe doğru gitmeye başladı. Birkaç aydır Rusya veİran’la sağlanan mutabakat sayesinde birazcık nefes almıştık ki onlarda yançizdiler son İran zirvesinde. Yüz yıl önce yedi düvelle mücadele etmiştik,şimdi o yedi yetmiş oldu. Sürüsüne bereket.

Niçin böylebir giriş yaptığımı, buradan nereye gitmek istediğimi elbette izaha çalışacağım.Son döviz krizi nedeniyle ortaya çıkan gerçekler gösterdi ki bizim asılderdimiz düşmanımızın artan sayısından ziyade, kendi içimizdeki her fırsattaortaya çıkan hainler. Bu hainlerin bir kısmı kırk yıldır ayrılıkçı terörle, birkısmı 15 Temmuzda olduğu gibi Emperyalistlere uşaklık ederek ülkeyi işgal etmegirişimiyle, bir kısmı da son döviz krizinde olduğu gibi ülkeden likit çıkışınakatkı sunmak için ellerindeki her türlü imkanı kullanarak kaynaklarını dövizeçevirerek hainliklerini ortaya koyuyorlar.

Pekibunlarla nasıl mücadele edeceğiz, bunları nasıl etkisizleştireceğiz. Kısavadede şu an itibarıyla terörle etkin mücadeleye aynen devam etmeli, uzunvadede ise Eğitimde yeni bir yol bulmalıyız.

Yeni bireğitim yılı başlarken  derdimizin dermanıeğitim ile alakalı birkaç kelam etmek gerekiyor diye düşündüm.

Dahahomojen, birbirini anlayan, birbirini seven, daha az hain oluşumuna katkısunacak, hayalleri bile kısmen örtüşen, vatan, millet, bayrak ve Allah sevgisiile yoğrulmuş zihinlere sahip nesiller yetiştirmeliyiz. Ayrışmak değil ,birlikte adımlar atabileceğimiz bir toplum olmak için eğitmeliyiz yeninesilleri.

Geçmişegidip çok fazla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Cumhurbaşkanımızın yaklaşıkiki yıl önceki bir açıklamasından bir alıntı.”Eğitim ve kültürde başarısızolduk”.

Niçinbaşarısız olduk, çünkü eğitimi yeteri kadar ciddiye almadık. Kültürde nedir kicanım olmasa da olur dedik. Eğitime bakan dayanmadı. Son on altı yıllık AKParti iktidarları döneminde kaç bakan geldi geçti unuttum. Unutamadığım genç vegüzel bir avukatın bu ülkede uzun yıllar Milli Eğitim Bakanı olarak görevyapması. Hele sondan bir önceki İsmet Yılmaz vakası tam bir trajedi. Uzunyıllar Milli Savunma bakanı olarak görev yapan beyefendi ne hikmetse ülkemizinmilli eğitiminin başına getiriliverdi. Şöyle bir izahta bulunayım. Biz hiç bugüne kadar diyanet işleri başkanı olarak İslami ilimler hususunda birikimiolmayan birisini göreve getirdik mi? Peki diyanette gösterdiğimiz buhassasiyeti niçin milli eğitimde de göstermiyoruz.

Neyse siz nedemek istediğimi anlamışsınızdır. Daha fazla uzatmanın kimseye bir faydası yok.Gelelim şu ana.

Yeni millieğitim bakanımız ilginç bir porte gibi duruyor. Farklı şeyler söylüyor. Kendisisöylüyor, birilerinin dikte ettiğini aktarmıyor. Kıyameti koparmalıyız diyor.Bu böyle gitmez diyor. Yakın bir zamanda Türkiye’nin yeni eğitim politikasınınana prensiplerini belirleyip kamuoyu ile paylaşacağını söylüyor.

Sayınbakanımız açıklamadan ben neler söyleyeceğine ilişkin ön sezilerime dayanarak bazışeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Kıyametikoparmak gerek diye ifade ettiğine göre bugün mevcut eğitim prensiplerininartık bir anlam ifade etmediğini, yeni bir başlangıç gerektiğini anlatmayaçalışıyor sanırım.

Önceliklezorunlu eğitimden vazgeçip, gönüllü eğitimle yola devam etmek gerekirdiyecektir sanırım.

Diplomaveren, ezberci, niteliksiz, amaçsız, sevgisiz ve içi boş  eğitimden vazgeçip, kişinin yeteneğini,hayallerini, ülkenin ihtiyaçlarını bir potada eriten, bu coğrafyada var olmanınancak güçlü olmaktan geçtiğini özümsemiş, güçlü olmak için ise birlik veberaberlik içinde olmanın şart olduğunu anlamış ve kavramış nesilleri en kısazamanda yetiştirmek zorunda olduğumuzu açıklayacaktır.

Ne çoksayıda üniversite ve milyonlarca üniversiteli, ne otuz öğrenci ilesınırlandırılmış, her derse ayrı öğretmen varlığı, ne çocuklarımızın en güzelkıyafetleri, ne öğretmenlerimizin son model arabaları, ne öğrenci veöğretmenlerin ellerindeki bilgi aktaran son model cihazlar, ne klimatizeedilmiş sınıflar ve akıllı tahtalar derdimize derman olmadı. Bunun için halakendimizi eğitimde başarısız buluyor, kıyameti kopartmamız gerektiğinihaykırıyoruz.

Elli atmışyıl öncesine gidip, her türlü yokluk içerisinde, birleştirilmiş sınıflardaeğitim görüp, hayalleri peşinden koşarak nice engelleri aşıp vatan ve milletaşkı ile dolu nesilleri gözümüzün önüne getirdiğimizde aslında biraz samimiyet,biraz ihlas, biraz özveri ile çok şeylerin başarılabileceğini herhalde hepimiztakdir ederiz.

Yazımızı yüzyıllar öncesinden bizlere ilke gönderen Derviş Yunus’tan bir alıntı ilesonlandıralım.

“İlim ilimbilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmez isen, o nice okumaktır”

Görüşünceyekadar sağlık ve afiyette olun inşallah.