Doğduğumuz gündün bu yana hep darbe sesi ile uyandık. Rahmetli Menderesin idamını çocuk olduğum içini hatırlamam ancak babam ve çevrem sürekli o acı günleri anlatırlardı. Sonra her on yılda bir darbe girişimi ve darbeler oldu ve bu günlere geldik… 15 Temmuz’da ise bir darbe girişimi ile daha karşı karşıya kaldık. Peki neden? Evet, neden Türkiye hep hedefe konan ülke oluyor? İşte bu soruların cevabını aradık ömrümüz boyunca… Araştırmalarımız bizi üst akıl denen, emperyalizmin para babaları siyonizme götürdü. Belli ki dünyayı idare eden, ismi var ama görünmeyen bir güç var ve adı bana göre küfürdür. Daha basit şekli ile kötülerdir, kandan beslenirler, silah ve uyuşturucu baronlarıdır bunlar. Ahtapot gibiler, kolları her yere ulaşır bu bağlamda iyi teşkilatlanmışlardır; bazen medya, bazen sermaye, bazen sivil toplum kimi zamanda siyasetçi olarak karşımıza çıkarlar… KÜRESEL SAVAŞ VE EMPERYAL EMELLER Hafta sonu Kahramanmaraş Türk Ocağının tertip ettiği bir konferansa gittim. Dernek Başkanı Av. Kemal Yavuz, Türkiye’nin içerden ve dışardan kuşatılmaya çalışıldığına dikkat çekti. Artık savaşların düzenli ordularla değil, maşalar aracılığı ile yapıldığını belirterek; bu savaşı planlayanlar“Zihin ve algı yönetimlerini” ön plana çıkartıyorlar” tespiti bana göre konuşmasının en belirleyici bölümü oldu. Doç. Ramazan Kurtoğlu hocamı ulusal kanallardan tanırsınız, Atatürk’e hayranlığının yanı sıra Efendimize(sav) muhabbeti olan bir Anadolu çocuğu, kendi ifadesine göre yörük. Konuşmasının hemen başında, islam alemi olarak az okuduğumuza dikkat çekti ve konuşmasının sonunda da yine islam aleminin ‘ikra’ ayetinin şifrelerini çözerse, kurtulacağını söyledi. Yani bilgi toplumu olmamız gerektiğini vurguladı. Önce tarihi haçlı savaşlarını hatırlatan Kurtoğlu’na konuşması boyunca küresel sermaye oyunlarını bir bir anlattı. Moda ifadesi ile üst akıl dediğmiz güçlerin oyunlarından daha çok, islam aleminin ne yaptığının önemli olduğunu belirtten Kurtoğluna göre üç eksiğimiz var: Birincisi, yukarda ifade ettiğim gibi millet olarak okumayışımız, dolayısı ile bilimsel paralelde teknoloji üretemeyişimiz. İkincisi kadını ihmal etmemiz ki, kadınsız bir medeniyet kurulamaz diyor hocam. Bu konuda en az yüz makelesi olan bir yazar olarak, hocamı bu iki konuda destekliyorum. Üçüncüsü ise finans ayağımız zayıf, hatta faizsiz finans konusunda aldatılıyoruz! EMPERYALİZM BOŞ DURMUYOR Türkiyenin hedefe konulmasının üç nedeni olduğunu belirten Dç. Kurtoğlu; Bir Türkiye’nin jeo-politik konumu, neredeyse dünyanın merkezindeyiz diyor v.s İkincisi yer altı zenginliklerimiz çok, Türkiye’de petrol var diyor, özellikle bor madeni dahil, bunlara emperyalistler göz dikmiş diye haykırıyor neredeyse… Üçüncüsü ise dini konumumuz, çünkü Türkiye İslam’ın yıllarca bayraklarlığını yapmış, hilafetin merkezi olarak görülmekte, bu nedenle yeni haçlı saldırıları ile karşıkarşıyayız… Konu tabi geniş, bunların her biri ayrı bir kitap konusu ki kendisi de zaten bu konuları kitaplaştırmış. Neyse hocam, sohbetini bir saat gibi kısa bir zamana sığdırdı, sonra soru faslına geçildi. Kendisini dört yüzelli civarında bir insan dikkatlice dinledi. Hepimiz bu konferansın daha büyük kitlelere yapılması gerektiğini konuştuk. Hocam derinliği ilan bir insan, fırsat buldukça eski programlarını da dinliyorum. Kürsel sermayenin tezgahlarını iyi biliyor. İlmize geldi, hoş geldi. Türkocağına teşekkür ediyoruz, yanlış hatırlamıyorsam ilk defa bu denli geniş bir kitleye açıldılar. Birkaç toplantılarına İbrahim Gülsu kardeşim beni götürmüştü. Genelde, on-onbeş kişilik dar sohpetler yapılıyordu. Umarım bundan sonra buna benzer konferans ve paneller yaparlar. Çünkü okumayan bir toplumdan belki dinleyen bir toplum çıkartabiliriz. Yazımın sonunda ait olduğumuz toplumu okumaya davet ediyorum. Suriye’den ders çıkartmak gerek. Devlet ve millet için fedakarlık yapmak gerek. Kalın sağlıcakla.