Rabbim müsaade ettikçe, içmediğim sigaraların parasınıbiriktiriyor, bu parayla umreye gitmeyi amaçlıyorum. Nasip olursa bu aratatilde de yine umreye gitmeyi niyet etmiş bulunuyorum.
Geçtiğimiz günlerde, sosyal medya da bu niyetimipaylaştım, dostlarla gitmek istediğimi yazdım, bekledim ki, hocam birliktegidelim desinler, ancak beklediğim tepkiyi alamadım…
Tabi bu konu tamemen kısmet işi olduğu için yapacağımızfazla bir şey yok, ancak davet ediyoruz, davet de gelirse gidiyoruz o kadar.
Peki neden? Bu soruyu kendi kendime çok sormuşumdur. Bakbirkaç defa gittim, bu defa gitmesen? Yani Kabe’yi burada yaşasan… O parayla dabir hayır yapsan! Sonra, Suud bak bize tavır koyuyor, sen de gitme onlarıprotesto et…
Bu ve benzer sorular kafamda geçiyor. Sonra, buyolculuğun kendim ve ailem üzerindeki olumlu yönlerini düşünüyorum!
Sonra, kararsız kalıyorum. Kendi kendime, “Sen bu sorularla boşuna kafanıağrıtıyorsun, ev sahibi seni çağırırsa, şartlar oluşur ve inşallah gidersin.O,(cc) çağırmamışsa bir yere gidemezsin diyor konuyu kendimce bağlıyorum….
MANEVİ BAĞLARINIZ ARTAR
Bu yıl kendim umreye yalnız gitmeye niyet ettim, sizdeniyet edin, hem de eş ve dostlarla olsun isteyin. Çünkü insan arınmayada ihtiyaç duyuyor. Ne kadar dikkat de etsek, sıçrıyor üstümüzekirler ve günahlar! Bakın bu konuda, Leyla İpekçi(Yeni Şafak) Salı günü harikabir yazı kaleme aldı. Diyor ki: “Yıllarönce kayınvalidem ve kocamla hacca gittiğimde her ikisiyle de bir tür ‘ahiret kardeşi’ olduğumu ancak o fizikive manevi ibadetlerin yoğunluğu içinde idrak edebilmiştim. Aramızdaki ezberlenmiş roller önceyıkıldı. Çünkü nefsimizin zaafları vardı ve onlar da tavaf ediyordu. Önce bukusurlarda eşitlendik(…)
İşte aile eğer soy taassubu üzerine değil deher an yenilenen celali cemali bir aradaki sevgi üzere devam ediyorsa bütünaile üyeleri o en güzel amelle muamele görüyoruz demekti.
Bu süreç banaailenin maneviyatı konusunda çok büyük ibretler kazandırdı. Kocamı sadece bir erkek olarak değil,ruhumun yansıması olarak ya da nasıl diyeyim kendimden bir suret / birdevamlılık olarak sevdim. Onunla hemhal oldum. Farklılıklarımızı bütünledim.
Kayınvalidem de ‘ben’ idi. Kocam da. İşte o birlik /tevhid anında onlarla bağımın evlilik yasalarının çok ötesinde olduğunu farkettim. Kalpten kalbe geçişlerimiziçtenlikle gerçekleşti ve evlilik yoluyla edindiğim bu iki kişilik aileüyeleriyle hakikatte de aile oldum.
Her birimize nefsimizin geldiği merhaleden baktığımızâlemde kendi gerçeğimizin suretleriydi yansıyan. Kabe’yi tavaf eden milyonlarcakişiden biriydik. Ama biriciktik. (…)
BİR TÜR AHİRET KARDEŞİ OLUYORSUNUZ
Değerli dostlar, eşinizle birlikte mübarek topraklaragiderseniz, onunla gerçek manada eş oluyor ve iki cihan arkadaşı daoluyorsunuz.
Sevgi ve saygı artıyor, dönüşte daha çok Mekke ve Medine yollarındageçen hatıraları konuşuyor, bir ve beraber olma, yani gerçek aile olmayıbeceriyorsunuz.
Sonra Umre ve Hac için harcadığınız para Allah içinolduğu için bereketleniyor. Paranız,hastalık, bela ve musibetlerden uzak kalıyor.
Sonra bir hata veya günah işleyeceğiniz zaman, o mübarekbeldelerin kokusu ve herşeyten önemlisi Rab’binizi hatırlıyorsunuz.Utanıyorsunuz, bu yanlış bana yakışmıyor diyorsunuz…
Bir de Suud’atepki gösterelim, Umre ya da Hac’ca gitmeyelim diye düşünenler oluyor. Kabe’ye gitmeme gibi bir yanlış yapılmamalı.Çünkü Hac farz,Umre ise sünnet ama ne sünnet. İnsan doymuyor. Rahmet yağıyor, nasıl doyarsınızki! Yani oraya Suuda para yedirmeye de gitmiyoruz, ibadet amaçlı gidiyoruz.Arınmaya ve temizlenmeye, af dilemeye, huzur bulmaya…
Neyse, herkes istediği gibi düşünme hakkına sahip. Şahsen,dostlarla bir umre daha arzuluyorum. Birlikteağlamak, birlikte zikir etmek üzere, Yarap(cc) seni isteyenlerekapılarını aç, gitmeyenlere öncelik ver ama bizi de unutma. Seni seviyoruz,inanıyoruz, evinde olmak istiyoruz.
Kalın sağlıcakla.