Mehmet Akif Ersoy Safahat’taki bir şiirinde, “Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak.
Hani Ashab-ı Kiram ayrılalım derlerken, mutlaka sure-i ve’l Asr’ı okurmuş, bu neden?” diye sorar.
Tekrar da cevap verir: “Çünkü meknun o büyük surede esrar-ı felah.
Başta iman-ı hakiki geliyor sonra salah.
Sonra hak sonra sebat: İşte kuzum insanlık.
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsran artık(s.419)” der.
Bilirsiniz bu surede Cenab-ı Allah mealen buyurur ki; “ Asra yemin ederim ki, İnsanlar gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” Buyrulur.
Diyanete ait olan Türkçe Meal ve Tefsir kitabının 5. Ciltinde bu sure detaylandırılır ve şöyle bir değerlendirme yapılır: “ Ayetteki hakkı ve sabrı tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının ne olması gerektiğine de ışık tukmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyetleri sonuçta tavsiye yani nasihat ve irşaddır.Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise insanlara inançta, bilgide ve ahlakta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak; bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddi ve manevi zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişe sabır ve dayanıklılık aşılamaktır.
Hakkı ve sabrı tavsiye toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlaki görevleri içine alan geniş kapsamlı bir görevdir.
Ayrıca hak, adaletle de yakından ilişkilidir. Bu açıdan ayette insanların adil olmaları ve adalet düzeninin, yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkı da bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır.
Sonuçta kul, surede sıralanan dört ilkedin iman ve salih amel sayesinde. Allah’ın hakkını, hakkı ve sabri taviseye ile de kulların hakkını ödemiş olur…”(s.683)
ALLAH(CC) VE KUL HAKKI
Kur’an-ı Kerim’i baştan sona okuduğunuzda karşınıza iki hak çıkıyor. Birincisi kul hakkı, ikincisi ise Allah(cc) hakkı.
Kul hakkı gıybetten tutunda, aldatmaya varana kadar geniş bir alana kapsar, çok önemlidir, çünkü kul hakkı ödenmeden, cennete girilemeyecek(Tabi yine de Allah bilir, affeder mi, eder kendisi bilir)
Allah hakkı ise, tüm Kur’anı kapsar, namazdan, tefekküre kadar da uzanır gider.
Dolayası ile bir insan sadece benim kalbim temiz diyerek kurtulamaz, evet kalp temizliği önemli ama kul hakkı ile Allah hakkı da unutulmamalı.
Toparlayalım, insanın kurtuluşu Asr Suresinde ortaya konmuş, kişilerin sabırla hakkı tavsiye etmesi ve hakkı hakim kılmak için çaba göstermesi gerektiği anlatılmış. Bununla birlikte ibadetlerimize de ihmal etmememiz söylenir.
Bizlerde her türlü musibet ve sevinçli haber karşısında birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek durumundayız. Bunu bu ümmet yapmaz ise, Rabbil alemin bizim yerimize bir başka ümmeti getirebilir.
HAK’KI TAVSİYE ETMEK GEREK
Burada hemen şunu da belirtelim, Asr-ı Saaddet yıllarında, sahabe efendilerimiz birbirlerini gördüklerinde önce selam verir, ayrılırken de mutlaka bu sureyi birbirlerine okurlarmış…
Bu duygularla, sabırlı olalım, birbirimizi gördüğümüzde veya bir araya gelip çay yudumladıktan sonra mutlaka Asr suresini okuyarak vedalaşalım.
Ashab-ı Kiramı bu manada model alalım diyorum.
Neden mi? Çünkü bu asrın insanında en çok sabırsızlık var ve birbirlerimize Hak’kı tavsiye noktasında eksiklerimizi oluyor.
En küçük bir hatada, kızıveriyoruz karşımızdakine, oysa biraz hadiseyi anlamaya çalışsak, sonra ibadette de devamlılık yani sabır gerekiyor.Konu üzerinde bir kitap yazılsa yeri vardır…
Peki Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Kalın sağlıcakla.