Değerli dostlar, evliliğe gidensürecin yeniden düzenlenmesi hususundaki sohbetimize bu haftada devam ediyoruz.Eski ve yeni evliliklerle ilgili iki noktayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.Çok değil seksenli yıllara kadar karı koca ilişkileri bugünden çok farklı idi.Bayramlarda ya da erkek herhangi bir nedenle evden uzun bir süreliğineayrılacağı zaman kadın kocasını yolcu ederken erkeğin eli öpülür, erkektekarısının alnından öperek vedalaşırlardı. Şimdiki gibi dudak dudağa öpüşerekvedalaşmazlardı. Elbet eskiden de karı koca dudak dudağa öpüşürdü ama, her zaman ve her mekanda değil, onun yeri ayrıydı, uluorta dudak dudağa öpüşmek edebe aykırı görülürdü.

Bugün ise daha evliliğe giden sürecinbaşlangıcında evlilik teklifi yapılırken erkeğin kadının önünde diz çökerekevlenme teklif ettiğini dizilerde, filmlerde ya da evlenme programlarındagörüyoruz. Bunlar kendiliğinden spontane gelişen hareketler değildir. Birileribizim sosyal yapımızı kökünden sarsmak için bulduğu her imkânı kullanıyor.İnsanın kötüye meyli vardır. Kötünün yayılma kabiliyeti iyiden beş kat dahafazladır. Yapılan araştırmalarda her hangi bir kurumda iyi muamele gören birisibunu beş kişiye anlatırken, kötü muamele gören birisi gördüğü muameleyi yirmibeş kişiye anlatıyormuş.

Bir diğer önemli konu ise çoğunluklaiki farklı nikah işlemi ile evlendiğimizdir. Devletin şart koştuğu resmi nikahile inancımız gereği adına dini nikah dediğimiz işlem. Resmi nikah devletinbelirlediği görevliler ve iki şahit ( şahitlerin kim oldukları, gelin ve damadıtanıyıp tanımadıkları sorulmaz, çünkü önemli değildir) huzurunda taraflarınimzaları ile akdedilen bir nikahtır. Yani bir tür yazılı akit söz konusudur.Dini nikâhta ise işler çok farklıdır. Defter yoktur, imza yoktur. Nikâh işlemisözlü akit üzerinedir. Şahitlerin kim oldukları çok önemlidir. Şahitlerdenbirisi erkek, diğeri kadın tarafından olmalıdır. Şahitler nikâha şahitlikederken aslında kadın ve erkeğin dini kurallar açısından evlenmelerine bir maniolmadığına da şahitlik ederler. Örneğin, kadın boşanmış ve iddet süresidolmamış olabilir, bunu da en iyi kadını bilen bir şahit bilebilir. İddetidolmayan bir kadının nikâhı caiz değildir. Ya da nikâhlanmak isteyen erkekzaten dinin izin verdiği dört eşe sahiptir, birisini boşamadan yeni bir nikâhcaiz olmaz. Bunu da en iyi erkeği tanıyan şahit bilebilir.

Bir diğer husus ise resmi ve dini nikâhıngetirdiği sorumluluklar.  Mahkeme kararıolmadan resmen boşanamazsınız, ancak inancınız gereği akdettiğimiz sözlü nikâh,  bilerek veya bilmeyerek yaptığınız davranışya da söylediğiniz sözler nedeniyle dinen boşanmış ve herhangi bir şekildeteması haram olan kişiler haline gelebilirsiniz. Kâğıt üzerinde evli ancakAllah nazarında boşsunuzdur. Bu nasıl oluyor diye merak edenler bir tane İslamİlmihali alıp okusunlar bir zahmet. Bunu şunun için söylüyorum, günümüz insanıdin işlerine çok fazla önem atfetmez. Bu nedenle dini açıdan birçok detayasahip olan nikâhın sorumluluklarından da bihaberdir.

Velhasıl toplumun en temel kurumuolan aile bu ve benzeri birçok sorun nedeniyle her geçen gün yıpranmakta,yıpratılmakta. Tüm bu olumsuzlukları gidermek için evlilik öncesi evlilik anıve sonrasının günümüz sosyal ihtiyaçları göz önüne alınarak yeniden tanzimigerekmektedir.

Eskiden beri toplumun ihtiyaçları ikibaşlık altında toplanagelmiş. Eski dille içtimai ve iktisadi, yeni dilde isesosyal ve ekonomik ihtiyaçlar diye dile getirilir. Bu bağlamda sosyalihtiyaçların karşılanması için çeşitli bakanlıklar ihdas edilmiş, bunlardanbiriside Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığıdır. Bu bakanlığınfaaliyetlerindeki en önemli öncelik evliliklerde kadına şiddeti önleme, şiddetmağduru kadınları koruma altına alma ve boşanma sonucu ortada kalan çocuklarınçocuk esirgeme kurumlarında barındırılması ile sınırlıdır. Eylemleri sonuçüzerine olduğundan sosyal hayatımızın en önemli kurumu olan ailede oluşanyıpranmayı önleyici her hangi bir çabası yoktur. Maalesef en önemli görevikadınları cesaretlendirip boşanma için mahkeme kapılarına yönlendirmeleridir.Bize göre öncelikle bu bakanlığın ismi değişmeli. Çok geniş bir faaliyet alanıolan sosyal politikalar ayrı bir bakanlık olmalı, yerine kurulacak bakanlığınen önemli misyonu aileyi koruma olmalı, yani bakanlığın yeni adı Aileyi KorumaBakanlığı olmalı. Hani bilirsiniz tıpta koruyucu hekimlik vardır. İnsanlarınhasta olmaması için ihdas olunmuştur. İşte bizim de maksadımız bu. Sonuçlarüzerinden değil, tedbirleri daha baştan alıp aile kurumunu korumak .

Haftaya konuyu detaylandıracağız.

Allaha emanet olun,