Merhabadeğerli dostlarım,
Evliliğe gidensürecin yeniden tanımlanması başlıklı sohbetimize bir haftalık aradan sonrakaldığımız yerden devam ediyoruz. Aslında öylesine önemli bir konu ki, ailede oluşan erozyonu, gördüğümüz her türlü olumsuzluklailişkilendirmek mümkündür. İşte bu nedenle Aile Koruma Bakanlığı bu konuda atılacaken önemli adımdır. Yani amacımız, kadını ya da çocuğu korumak yerine bütünolarak aileyi korumak olmalıdır. Bizim millet olarak en önemli gücümüzkendimize has olan aile yapımızdır. Yanidedelerin, ninelerin torunlarla birlikte olduğu, gelinlerin kaynananın yanındakurs gördüğü ve ustalaşıp daha sonra kendi kanatları ile uçacak hale gelinceayrı bir eve taşındıkları bir sistem. Bu ülke üzerinde projeler üreten, bizikendi halimize bırakmayıp uydu bir devlet halinde olmamızı isteyenlerin enöncelikli hedefi aile kurumumuz olmuştur. Şehirleşme ile beraber önce genişaileden çekirdek aileye dönüştürdüler. Kendi kararlarını alan bireyler olmamızıöğütleyerek büyükleri dinlememeyi bir marifetmiş gibi hayatımıza adapteettiler. Halbuki atalarımız” Yaya gözüyleat, bekar gözüyle avrat alınmaz” demişler.
Son yıllardayaşadığımız şeyler bizim bağımsız bir devlet olmamızın yolunun milli olmaktangeçtiğini göstermiştir. Dışarıdan alınan ve sosyal hayatımıza entegre edilmek istenenhiçbir çalışmanın bize asla yarar getirmediğini, tam aksine zarar getirdiğinigöstermiştir.
Şimdi bukadar malumattan sonra milli bir aile kurumunu yeniden teşekkül ettirmeningerektiği aşikârdır. Peki bu nasılolacak?
Ülkemizin enönemli sıkıntısı demokrasi denen yönetim şeklinin bizdeki tezahürünün keyfilik,başıboşluk olarak tecelli etmesidir. Bundan kırk elli yıl öncesine kadartoplumun çeşitli şekillerde evliliği kontrol ettiğini görebiliyoruz. Bugün iseevliliğin bahsettiğimiz yıllara kadar olan kısımdan farklı olarak anlam ve kapsamaçısından çok farklı zeminlere kaydığını görmekteyiz. 70’li yıllara kadar çoğunluğu kırsalda yaşayan insanlarımızın evlilikle ilgilibeklenti ve hayalleri ile bugünün şehirli bireylerinin evlilikle ilgilibeklenti ve hayalleri birbirinden öylesine farklı iken hala aynı yol veyöntemlerle aile kurumunu teşekkül ettirmenin ve mutlu ve huzurlu bir aileyapısını devamı hayalden ötedir. Zaten sonuçları da bunun ispatıniteliğindedir.
Bu nedenleöncelikle daha önceki yazılarımda bahsettiğim zorunlu eğitimin ilk sekiz yılıprogramı tamamen değiştirilmeli, doğru birey yetiştirme, bir başka ifadeylebeyefendi ve hanımefendi adaylarını yetiştirmeye ayrılmalıdır. İstediğinizkadar ilim sahibi olun, isterseniz ordinaryüs profesör olun edepten yoksunolarak yetiştiyseniz nafile. Mevlana bir sohbetinde şöyle diyor: CenabıMevla’nın azametini keşif için çıktığım yolculukta önümde bir ayak izinerastladım, sordum; dediler ki: O ayak izleri Yunus’ aittir. İşte o Yunus birbeytinde bakın ne diyor?
“İlimmeclislerine vardım eyledim ilim talep
İlim geridekaldı, illa edep illa edep”
Nasıl edepliinsan yetiştirilir konusuna gelirsek. Bunun usül ve esasları bellidir. Hem örfihem de dini kültür bahçemiz bunun nasıl yapılacağını belirlemiştir. Yeter ki biz bu işin ehemmiyetinikavrayalım ve adım atmaya karar verelim.
Yukarıdazikretmiştim, Aileyi Koruma Bakanlığı ihdas edilmeli, Bu bakanlığa gelecek kişimuhakkak erkek olmalı, Ülkemizin ve toplumumuzun bekası için bu kadar önemlibir bakanlık bir kadın eliyle idare edilemez. Bu göreve gelecek erkek özelbirisi olmalı. Bir çok alanda ilim ve irfan sahibi olmalı. Kur’an ve sünnetinışığında Dört büyük imamı, vedahi Abdülkadir Geylani, İmam Gazali, Mevlana,İmam Rabbani ve bu toprakları Türk veİslam yurdu haline getiren nice gönül insanını bilmeli, içselleştirmiş olmalı, günümüz pozitif ilimlerinde bir çok alandakendini yetiştirmiş, iyi bir baba, iyi bir eş, sosyoloji, psikoloji ve tarih alanında zihniarka planı dolu olmalı. Bu bakanlık teşkilatı yukarıdan aşağıya doğru buliyakat esasları ile teşkilatlanmalı, Aileyi Koruma Vakfı adı altında bir vakıfkurulmalı. Aile hekimlikleri bünyesinde aile danışmanları istihdam edilmeli.
Bu haftadaburada noktalayalım. Biraz daha tafsilat gerekiyor. Onu da haftaya inşallah
Hoşçakalın.