Artık havalar sıcak, hepimiz baharı, denizi, piknik yapmayı, salıncaklara binmeyi, kebap yellemeyi özledik! Özlediğimiz o günlerde geldi, artık sonuna geldik gibi! Geriye dönüp, yaşadıklarımızı düşünüyorum, okuduğum yazı ve videolardan aldığım notlar var, işte bugün neler yaşadığını ve ne yapılmak istendiğini kendimce değerlendirmek istiyorum.
Korona günlerinde, halkın bir şeyleri fark etmediğini düşünenlere tam tersi artık halk her şeyin farkında diyor ve sorguluyoruz. En azından böyle bir kesim var!
Şuurlu olup, perdenin arkasını görmeye çalışan kesim doğru bildiklerini yüksek sesle söylüyor. Gazeteciler Murat Akan, A.Dilipak, Yusuf Kaplan, Hamza Yardıcıoğlu, bilim insanlarından Prof. Ahmet Rasim Küçükusta, Maranki gibi yıllarını tıp araştırmalarına vermiş, insanlara kulak veriyor ve notlar alıyorum. Bunlar takipçilerine, koruyucu hekimliği öğretiyorlar, yani bitkilerle bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz gerektiğini belirtiyorlar. Dünyadaki gelişmeleri belgeleri ila sunuyorlar. Bizlerde vatandaş olarak onlara güveniyoruz, çünkü açıklamalarının tamamı bilimsel ve ikna edici görmekteyiz, en azından ben böyleyim. Sayın Dilipak farklı şeyler savunuyor. Son paylaşımında: “(PCA Cambridge Biyomedikal Araştırma Whitehead Enstitüsü'nden Liguo Zhang tarafından yayınlanan) “PCR testleri covid-19'u doğru şekilde tanımlamaz. Test sonucunda pozitif çıkmanız hasta olduğunuz anlamına gelmez. PCR testleri genetik metaryallar ve DNA kodları bulur.” Diyor, bunlar yanlış ise düzeltin!
Diyeceğim şu ki, oyunu, oyuncuyu, senaryoyu biz yazmasak da gelişmeleri okuyoruz. Çünkü tefekkür ediyoruz ve uyumuyoruz. Artık gıda terörünün de farkındayız GDO ile nüfus azaltıyorlar.
Sonra şu virüs doğal veya üretilmiş ben bilmem ama ortada bir bit yeniği var bunu görüyorum. Hani o virüs ilk çıktığında pat pat düşünler vardı ya! Bu tiyatro bile şüphelenmeme yetiyor.
Şahsen virüs yok demiyorum ancak rakamların PCA testindeki ölçümlerden dolayı hasta sayısı yüksek gösteriliyor. Kaldı ki kendi rakamlarına inansak bile bu her şehirde günde 1.3 kişi öldüğünü gösteriyor, bunun için pandemi ilan edilmez itirazlarını Sabah Gazetesi Yazarı Melih Altunok dillendirdi. Bu verileri de sosyal medya da paylaştım.
GLOBAL İMPARATORLUK KURMAK İSTİYORLAR
Tabi biz bunlarla uğraşılırken, Dijital Dünya İmparatorluğu kurmak isteyenlerin planlarını devam ediyor, kendi dijital paralarının zeminini oluşturuyorlar. IMF ve Dünya Bankasının sahipleri yani Siyonist para baronları kendi dijital paralarını hazırladılar bile. Bu paranın adı da belli, Ekonomist Dergisi kapak da yaptı, ismi GOVCOİNS. Yani dertleri tek başına dünyayı yönetmek…Benim derdim ise geleceğimizi, kişiliğimizi, paramızı, kimliğimizi, bayrağımızı, bağımsızlığımızı bunlara teslim etmemek. YANİ VATANDAŞIMIN BİLİNÇLENMESİ GEREKİYOR, en azından çocuklarımız için.
Bu arada yaşananlar halkı psikolojik ve ekonomik olarak dağıttı.
Sonra bazı aydınlarımız da zokayı yuttular. Halkın arasına karışmıyorlar ve her koşulda devrim iddialarını sürdürmek için halktan ayrı statüde bir deliliği paylaşıyorlar. Bunun için toplumun güven duyduğu bilim insanları halkı bilgilendirmeli ve kaybolan güven tazelenmeli. Neden mi?
Dikkat buyurun, Bilim Kurulu Üyesi Prof. Veysel Bozkurt, Pandemi döneminde toplumun ruh hali ve aile ilişkileri konusunda bir araştırma yapmış, buna göre halkının yarısı uyuyamaz olmuş. Yaşamından memnun olanların oranı yüzde 44. Ölüm korkusu yaşayanların oranı yüzde 42 İnsanların 3’te 2’si sevdiklerini kaybetmekten korkuyor’ Yüzde 40 temel ihtiyaçlarını karşılayamama kaygısı yaşıyor’ En yüksek depresif belirti 25 yaş ve altında gözlemleniyor’ Daha ne yazayım.
Yazdıklarımın tamamı bilimsel verilerle yazılmıştır, bunun için deriz ki elbette sağlık kurallarına uyacağız, beslenme ve sporumuzu yapacağız, dua edeceğiz ve güven duyacağımız bir aşıyı yaptıracağız. Zaten aşı olmayanların tedirginliği ve şüpheleri bundan. Ve en önemlisi şu şeytanilere karşı da tedbirimizi alacağız.
Benim görüşüm bu.