Tarih deyip geçmemek lazım. Güçlü bir tarihi bilgiye sahipseniz, hafızanız yerinde, dost-düşmanı tanıyorsunuz; geleceğininizi doğru yönlendireceksiniz anlamına gelir!!!
Bize tarihimizin doğru öğretilmediği ya da tarihten ders çıkartmanın pek faydaları öğretilmedi; bu nedenle de düşman saldırıları arttıkça gerçek tarihi araştırıyor ve doğruları bulabiliyoruz!
Tarihi konuları hep merak etmişimdir. Özellikle büyüklerimizin anlattıkları hatta yaşadıkları Kurtuluş Savaşı hikayelerini çok dinlemişimdir. Özellikle Yalçın Özal, Mehmet Özbaş gibi yerli tarihçi yazarların eserlerini okumuşumdur. Allah onlardan razı olsun. Şimdi de yeni nesil tarihçilerin yazılarını okuyorum.
Bugünlerde konu Zeytin İsyanı, biliyorsunuz haftaya yerel sivil toplum örgütlerimiz isyanda öldürülen şehitlerimizi anacaklar. Neyse uzatmadan başlayalım yazımıza.
“Günümüzdeki ismi Süleymanlı olan Zeytun, Maraş’ın kuzeybatısında, Ceyhan Nehri ile Göksun Çayı arasında 3014 m. yükseklikteki sarp ve ormanlık Berit Dağı’nın eteğinde dar bir vadi içindeki Zeytun Çayı üzerinde kurulmuş eski bir yerleşim merkezi idi. Zeytun’un bulunduğu bölge, suyu bol şiddetli akışa sahip pek çok dereler ile kesildiği için çok girintili ve çıkıntılı bir hâldedir. Dağların her tarafında bol miktarda zeytin ağacı bulunduğundan buraya “Zeytun” denilmiştir (Ahmet Cevdet Paşa, 1991, 120-121). Halep Vilayeti’nin, Maraş Sancağı’na bağlı olan Zeytun Kazası Türk-Ermeni ilişkilerinin gelişimi açısından büyük önem taşıyan bir yerdir. Zeytun Ermenileri, yaşadıkları arazinin sarp ve dağlık bir bölgede olması nedeniyle devletin oraya ulaşmasının güçlüğünü kullanarak vergi vermemeyi alışkanlık hâline getirdiler. Zeytun Ermenilerinin bir kısmının eşkıyalığı bir geçim kaynağı olarak görmesinden dolayı bu bölgede öteden beri isyanlar çıkmıştır. Genellikle görünürde vergi ödememek için çıkarılan bu isyanların sayısında XVIII. yüzyılın son çeyreğinden itibaren artış gözlendi (Günay, 2007, s. 228-230).
SÜREKLİ İSYAN EDEN ERMENİLER
Zeytun’da yaşayan Ermenilerin sürekli isyan hâlinde olmaları, Anadolu’da faaliyet gösteren misyonerlerin de dikkatini çekmekteydi. 1832 yılında İstanbul’da toplanarak Maraş’ın da aralarında olduğu 10 şehirdeki Ermeni kiliselerinin yenilenmesi çalışmalarını yapan “American Board of Commisioners for Foreign Missions”a bağlı misyonerler bu şehirlerde yaşayan ve aynı zamanda kendilerinin hedef kitlesi olan Ermenilerle bağ kurdular. Bu şekilde yabancıların desteğini alan Zeytun Ermenileri, bölgede yaşayan Müslüman köylere saldırdı. Bunun üzerine Bayezidoğlu Süleyman Paşa, Zeytun’u muhasara altına aldı. Bu muhasara oldukça etkili olsa da şiddetli bir kış mevsimi yaşanmasından dolayı tam sonuç alınamadan kaldırıldı. Zeytun Ermenileri, 1836, 1840 ve 1842 yıllarında da olaylar çıkardı. Hükümet, Zeytun Ermenilerinin neden bu kadar çok karışıklık çıkardığını merak ederek bunu araştırmak üzere bölgeye bir heyet gönderdi. Bölgede yapılan araştırma sonucunda hazırlanan ve Meclisi Vâlâ’da okunan raporlardan artık Zeytun’da meydana gelen isyanların vergi meselesinden ibaret olmadığı ve konunun siyasi boyutunun bulunduğu ortaya çıktı (Günay, 2007, s. 230-231).
BAYEZİD VE DULKADİRLİLER ARASINDAKİ AYRIŞMAYI FIRSAT BİLDİLER
Zeytun Ermenilerinin devlet otoritesini tanımayan davranışları 1853 ve 1854 yıllarında da devam etti. 1854 yılında Bayezid ve Dulkadır aileleri arasında yaşanan anlaşmazlığın da etkisiyle başlayan olaylar, Maraş halkının 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı’nın getirdiği düzenlemelere karşı çıkmasının da tesiriyle bir türlü bastırılamadı. Hükümetin Mayıs ayında başlayan karışıklıkları bastırmak için aldığı tedbirler arasında bölgeye ilave askerî birlikler gönderilmesi (A. MKT. UM, 236/15) ve Maraş ile Zeytun nahiyesinde yaşayan halkın elindeki silahların toplanması vardı (A. MKT. UM, 240/14). 1857 yılında, çok sayıda Çerkez ve Kafkasyalı muhacirin Maraş’a yerleştirilmesinin planlanmasına ve bazı muhacirlerin Elbistan’da misafir edilmesine Zeytun Ermenileri tepki gösterdi (MVL, 628/37). Ermenilerin muhacirlere yönelik saldırılarını artırması üzerine Hurşit Paşa, 1860 yılında vergi vermeyen ve Maraş’a baskın yapan Zeytun Ermenileri üzerine yürüdü. Hurşit Paşa harekâtında başarılı olamadı ve yerine Aziz Paşa tayin edildi (Aghassi, 1897, p. 112-113).
Islahat Fermanı’nın ilân edilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin farklı bölgelerinde karışıklıklar yaşandı.” (Kaynak Zeytun İsyanlar Doç. Dr. Nejla Günay/Devam edecek)