Bir dostum Prof. Dr. Ekrem Demirli’nin dün ile bugünün kıyaslanması ile ilgili bir değerlendirmesini dinlemiş, notlar almış, bu konuda neler düşünüyorsun diye de sormuş. İsterseniz önce Prof. Demirli’nin o kısa değerlendirmesini paylaşalım, sonra da “Dünün Müslümanlığı ile Günümüz Müslümanlığının bir kıyaslamasını yapalım.”

Hocamız şöyle demiş: “Her çağın şartları farklıdır. Müslümanlığın mukayesesi yoktur. Müslümanlıkta mukayese kişinin kendi kendisi ile yapılır. Geçmişin sopasıyla bugünü dövüyoruz. Sürekli geçmişi yüceltiyoruz. Bugün, yani modern zamanda Müslümanlık sanki yaşanılmazmış gibi gösteriyoruz. Oysa ki İslam evrensel ve her zamana hitap eder. Zaman seçecek olsaydım dünü değil, bugünü, yani modern zamanı seçerdim…” Eyvallah! Bir fikir katılırsınız veya katılmazsınız ama bunu biraz açayım istedim. Şunu da vurgulayalım. Ahir zamandayız...

Ben umuttan, hakkın hakim olacağına inananların tarafındayım, umutsuzluk da zaten bize yakışmaz. Müslümanların da şu anda öyle çok huzurlu olmadığını da görüyorum ama çırpınıyoruz; çünkü Rabbim nurunu tamamlayacak, biz biraz daha Kur’an ile yaşamayı öğrenmeli, günahlardan uzak durmaya gayret etmeliyiz. Tarafım dedim.

Taraf olmak elbette yanlış değildir ancak adil olmamak, çamur atmak, algı operasyonu yaparak halkı bir tarafa kanalize etmek, tarihi olayları çarpıtmak, haktan yana değil, güçlüden yana olmak gerçekten yanlıştır ve vebali vardır.

Köşe yazarları, hatipler, öğretmenler, ustalar yani tüm öncüler için de bu geçerlidir. Aynı şey şu pandemi sürecinde bilim insanları için de söylenebilir. Bazıları bundan dolayı halk arasında oldukça tepki görürken, bir kısmı dışlandı. Çünkü bir gün önce söyledikleri ile on gün sonra söyledikleri çelişkili...

Yani konuya girmeden önce böyle bir giriş yapayım istedim, belki uzun oldu ama şahsen ben öyle olmadığımı düşünüyorum. Yani bana göre doğru bir tanedir, buna rağmen her kesimin görüşlerini alır, elbette kendi bilgi birikimlerim, değerlerimle kıyaslar öyle yazarım. Gelelim konumuza. Yani dünün ve bugünün Müslümanlığını kıyaslamaya.

GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKIŞ

Allah’ım kabul etsin hayatım da ilk defa bu yıl sabah namazları öncesi camide mukabeleye gittim. Hocamız Kuranı okurken dinliyor, gözümle mealini okuyor, aklımla da hızlarına yetişebilirsem tefekkür ediyorumdum. Daha önce de kendi kendime meal ve tefsirler okumuştum ama bu yıl daha maneviyatı bol geldi.  Evet Cenab-ı Allah Kuranda geçmiş milletlerden bahsediyor, Nuh, Lut, Şuayip, İbrahim, Musa, İsa(as)dönemlerinde de insanlar azıp sapmış, bugün de var aynısı. Yani eskiden insanoğlu hangi günahları işlemiş ise, bugünde aynısı var. Demek ki eskiden beri hak ve batıl mücadelesi eskiden devam ediyor. 

Elbette peygamberler dönemlerinde sahabeler, havariler bizden çok daha ihlaslılardı ama ben hocama katılıyorum, şu an ki Müslümanları, (en azından son elli yılımızı baz alırsak) düşündüğümüzde eskilere göre daha bilgili olduklarını belirtebilirim. Bence günümüz Müslümanlarının sorunu bilgi değil eylem eksikliğidir.  Diyeceğim şu ki, dedemizin ve babamızın dönemine göre şu anda Müslümanlar bilgiye daha rahat ulaşıyor, ancak model Müslümanların sayısı az. Bilgi var, eyleme dönüşmüyor. Bu da normal, çünkü bir fikrin ya da dinin emirlerinin eyleme dönüşmesi, kişinin ruhunun olgunlaşması neticesinde gerçekleşir. Ben kendimden biliyorum ki her şeyin bir mevsimi vardır. Yunus der ya; “Hamdım, piştim!” Tıpkı öyle, son üç yüz yıldır, binbir oyunla karşı karşıya kalmıştır Müslümanlar, devam da ediyor. Ben Müslümanlık bundan sonra olgunlaşacağına inanıyorum.  Ama bunun tersini iddia edenler de olacaktır, bu da normaldir. İddiam şu ki, hak gelirse batıl zail olur. Hak da gelecek, Allah nurunu tamamlayacaktır, vaadi var değil mi?

Peki kalın sağlıcakla.