Yerel veya Ulusal Medya kuruluşlarından duyduğumuz haberler gerçekten insanı çok üzüyor! Bazen üzülmenin de ötesinde sinirleniyor hatta kahroluyorsunuz. Yani insanlık bu halde nereye kadar gider? Rahatlık galiba insanoğluna batıyor! Paylaşmak yerine, dövüşmek; yok saymak,  kendisi dışındakileri ikinci sınıf insan olarak görüp öteleşetirmek v.b bunlar insanlığa yakışmıyor. Açayım.

3. Dünya Savaş üzerine genç kuşakla ilgili araştırma yapılmış, (tüm dünyada) Dünya Savaşı’nın çıkacağına inanan gençlerin sayısı neredeyse %50’ye varmış.

Bu durum da gençlik nasıl ümit var olsun ki, nereye baksa savaş, açlık, yokluk, işsizlik, huzursuzluk görüyor. Böyle olunca çoğu evlenmek de istemiyor, çocuk yapmak da.

Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti haberi duymayalım, işte bu ve benzer haberler gençler üzerinde olumsuz etki yapıyor, gelecek adına ümitleri yok ediyor!

Tabi bu hadiselerin en büyük nedenleri başında gelir dağılımındaki adaletsiz ve işsizlik geliyor. Zengin ile fakir arasındaki uçurum o kadar açılıyor ki, bu durum devam ederse elbette bir gün çatışma kaçınılmaz olacaktır. Allah göstermesin. Sonra kimse kimseye yardım elini uzatmıyor, böyle olur mu? Olmaz dememiz için de hiç olmazsa biz Müslümanların zekat ve sadaka gibi ibadetlerimize önem vermemiz gerekiyor.

İŞSİZLİK ÇÖZÜLMELİ

Kur krizi ile beraber yüzde 14 seviyelerine yükselen işsizlik oranını yine medya da her gün dillendiriliyor. Peki Türkiye işsizlikle mücadelede ve istihdam politikalarında neler yapabilir? Haber 7’de yer alın bir haber doğrusu dikkat çekici olduğu için köşeme taşıdım. Konu ile ilgili bir kitapta yazan SETA Ekonomi Araştırmacısı ve İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer'den işsizlikle mücadele için dikkat çeken bir öneri geldi.

”İstihdam Paylaşmak” isimli kitabında da konuya geniş yer veren Tatlıyer der ki: “Türkiye’de işsizlik oranı yüksek çünkü Türkiye’de aşırı çalışma var çünkü Türkiye’de yarı zamanlı çalışma yok. 5 kişinin yapması gereken işi Türkiye’de 3-4 kişi yapıyor. Kitabın ana tezi genel olarak bu. Türkiye’de insanlar aşırı çalışıyor. Çalışma saatleri çok uzun ve işsizlik oranı da bu yüzen yüksek…”

GEREKÇESİNİ BİLMEK GEREK

Fiili çalışma süresini indirelim diyen Tatlıyer şöyle bir gerekçe öne sürüyor: “Dünyada fiili ortalama çalışma süresinin 40 saat olduğunu görüyoruz. Tam olarak da 39,8 saat ve bizdeyse bu rakam 46 saat ve tarımda çalışan ücretsiz aile işçilerini bir kenara bırakırsak 48 saate çıkıyor. Dünya ortalamasından çok daha fazla çalışma bir düzeyine sahibiz Türkiye’de ve işin diğer bir tarafına gelelim. Aşırı bir çalışma düzeyi…aşırı çalışma rakamlarına baktığımızda erkelerde yüzde 40’lar civarında kadınlarda yüzde 30’lar civarında görüyoruz. Ve bu 48+ saat çalışma. Haftada 48 saatten fazla çalışma aşırı çalışma olarak adlandırılıyor.

Kadınlarda yüzde 6’lar erkekler’de yüzde 16’lar düzeyinde. Türkiye’de kadınların aşırı çalışma düzeyi Avrupa’daki erkeklerin iki katı düzeyinde ve kadınlar arasına baktığımızda 5 katı düzeyinde. Erkekler arasında da baktığımızda yaklaşık 2,5-3 katı düzeyinde olduğunu görüyoruz. Dünya’da aşırı çalışmanın en yoğun olduğu 5.ülke  Türkiye’dir.(Ne güzel!) İlk dört ülkeyse, Myammar, Vietnam, Bangladeş, Afganistan var. Brezilya, Arjantin gibi ülkelerde bile baktığımızda haftalık fiili çalışma süresinin 40 saatin altında olduğunu görüyoruz. Bizde 48 onlarda 37-38 saat…”

 Bu da bir görüş ama zor ve uygulanması mümkün değil! Yani diyor ki arkadaş, insanlar 8 saat çalışacağına(örnek) 6 saat çalışsın, kalan zamanı da işsizlere paylaştıralım. Ben şahsen katılmıyorum bu görüşüne. Çünkü, işsizlik böyle önlenmez.

Bir başta görüşte olanlar ise kadınları iş hayatından çekersek, işsizlik önlenir diyor. Bu düşünceler dediğim gibi uygulanabilir değil! Teklif ve önerilerin ayağı yere basmalı, gerçekçi olmalı diye düşünüyorum…

Peki işsizliğe çözüm ne? Bana göre öncelikle planlama, sonra meslek liselerine dönüştür. Çıraklık sistemini de yeniden düşünmeleyiz. Tabi konu uzun ama biz bugünlük burada bırakalım. Ancak gençlere de bir kelam etmek istiyorum. Aslana ümitsiz olmayın, gelecek sizindir…

Peki kalın sağlıcakla.