Terörün hedefi biliniyor. Umudumuzu bitirmek, bizleri korkutmak, ülkemizi yaşanamaz hale getirmek ve sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ama başaramayacaklar. Çünkü Allah’ın vaadi var! Bu konuda herkesin konuşacağı birşeyler var elbette, çünkü acımız büyük ; bir yandan acı ve gözyaşı, diğer yanda öfke… İstanbul’da hafta sonu Beşiktaş maçından sonra meydana gelen hainlerce gerçekleştirilen kanlı saldırıdan bahsediyorum. Bir de hemşehrimiz şehit oldu. Kahramanmaraş Elmalar Köyünden Ahmet Dokuyucu 39 yaşında evli ve 4 çocuk babasıydı. Mekanı cennet olsun, Allah geride kalanlarına sabrı cemil versin. Düşünün bu ailenin acısını,  bu yuvada artık babasız yaşayacak dört yavrunun yaşam mücadelesini ve bir hanımefendinin zorluklarını! Gerçi devletimiz ve milletimiz onları yalnız bırakmayacaklar ancak ne suçu vardı bu insanların? Sadece ilimizde de değil, bir çok kentte, tam 44 eve ateş ve acı düştü.Öncekileri de unutmamak gerek. Neyi paylaşamıyorsunuz?   ACILAR İÇİNDE Bu acıyı paylaşan herkes kızgın ve öfkeli. Dahası yaralılarımız var, Rabbim onlara acil şifaler ve Sana şafi isminle yalvarıyoruz… Öğrencim, Duygu Okatar Yorulmaz, o yaralılardan birinin yaşadıklarını bir sağlıkçının(Özlem Şeko / Şişli Hamidiye Etfal E. A. Hastanesi) anlatımı ile sosyal medyadan paylaşmış “Dün gece 26 yaşında bacağı ve kaburgaları kırılmış vücudu yanık et ve barut kokan yaralı polisimiz, “Hemşire hanım çok ağrım var, dayanamıyorum bağırıyorum; diğer hastaları çok mu rahatsız ediyorum" diyor. O durumda bile hala kendini değil, diğer insanları düşünüyor. Ara ara arkadaşlarının durumunu ve şehit sayısını soruyor. İsyan etmiyor, özel ilgi istemiyor, söylenenlere harfiyen uyuyor. Yakınları da ortalığı yakıp yıkmıyor üstümüze yürümüyorlar, yoğun bakımın kapısında metanetle bekliyorlar. Sadece o değil dün gece baktığım ve konuşabilecek durumda olan bütün hastaların tutumu böyleydi. Çoğumuz gözyaşlarımızı tutamadan çalıştık bütün gece. Televizyondan izlemek gibi değil orda olmak, çiçeği burnunda gençlerin ellerinizin arasından kayıp gitmelerini izlemek, yaşasalar bile sakat kalacaklarını bilerek yaralarını sarmak… Televizyondaki birer sayıdan ibaret değil onlar, hepsinin bir hikayesi ve ellerinden alınmış bir gelecekleri var. Nasıl kıydınız onlara!!! Nasıl vicdanınız el verdi!!! Nasıl hesabını vereceksiniz bu gencecik vatan evlatlarının!!!"   BİZİ TESLİM ALACAKLARINI ZANNEDİYORLAR Peki neden terör? “Uluslararası sistem Türkiye’yi cezalandırmak istiyor. Ülkemizde yaşanan değişimi kabullenmek istemiyor.  Daha doğrusu Türkiye’yi teslim alarak Almanyalaştırmak, yani Truva atı gibi, sıçrama tahtası yapmak, ucuz asker deposu gibi kullanmak istiyor… Türkiye üzerinden BOP çerçevesinde İslam dünyasının din algısını ve ilk önce de 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidarlarını değiştirmek istiyor. Bunu yaparken yanında Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. FETÖ ve 15 Temmuz aslında bu projenin hayata geçirilme gayretinin ürünü idi. Birileri iddialarından vazgeçmedi ve sistem hâlâ içerideki hainlerle birlikte operasyonlarına devam ediyor…” Abdurrahman Dilipak( 12 Aralık)yazısını şöyle tamamlamış; “Dünya önemli bir kavşak noktasında. Bugünkü kriz aynı zamanda Kapitalizmin ve Siyonizmin krizidir… Dünya hızla yeni bir savaşa doğru sürükleniyor. Hem soğuk, hem sıcak bir savaş bu. Hem psikolojik, hem asimetrik bir savaş. Terör, siyasi ve iktisadi kriz, toplumsal olaylar, siber savaş, bütün savaşların eş zamanlı, iç içe geçtiği asimetrik bir savaş. Mini güdümlü robotlar, patlayıcısız ve mermisiz enerji yoğun bombalar, mini güdümlü bombalar her imkan için kullanılıyor… Halk sokaklarda. 15 Temmuz ruhu hâlâ canlı. Son söz yılmayacağız, özgürleşme ve büyüme mücadelesine devam edeceğiz. Bu savaşın kazananı bu millet olacaktır. Diriliş çoktan başladı bile. Kalın sağlıcakla.