Yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün milletlerde, genelde iki türlü insan misyonunun çatışmasına şahitlik edilmiştir. Bir gurup ben güçlüyüm, istediğimi yaparım. Benim karşımda duramazsın, koparırım boynunun. Gelirsem yanına…. Gibi düşünce yapısı içinde olanlar, hep gücü savunmuşlar. Diğer gurupta, ben hakkı hakim kılmak için yeryüzünde cihad ederim, doğru neyse onun yanında yer alırım, benim için insan hakları herşeyin üstündedir. Önemli olan hak ve hukuktur, adalet şaşmaz. Hak gelir, batıl gider! Diyerek daima adaleti ve hakkı savunmuşlardır. Bugün de aynı zihniyetler vardır. ‘Ben’ diyenler bir yanda ki onlar için adalet, hukuk, insan hakları kendileri için geçerlidir, diğer toplumlar onlar için yok hükmündedir. İkinci gurup ise, adalet mülkün temelidir diyerek, herkes için hak, adalet, eşitlik ister. İşte bu ikinci gurubun hakim olduğu toplumlarda huzur vardır. Kalkınma vardır, eşit paylaşım söz konusudur v.s. Burada şunu da belirterek yazıma devam edeyim; " Bilgiyi elinde tutan kuvveti de tutar, bu nedenle Müslümanlar mutlaka Takva Medeniyetini kurmak zorundadır!" GÜCÜ ELİME GEÇİRDİM ARTIK İSTEDİĞİMİ YAPARIM DİYENLER Evet dünyada bir üst akıl var, özellikle para ve silah gücünü elinde tutuyorlar ve bunlar batılı ülkeleri parmaklarında oynatıyorlar. Bunlar bölgemezin öz kaynaklarını sömürmek adına, proje üstüne proje geliştiriyorlar. 15 Temmuz darbe girişimi bunun en net örneğidir. Bu gücü eline geçirenler ise geçmişte olduğu gibi istedikleri her şeyi yapamıyorlar artık, çünkü devir değişti. Dedik ya hak gelirse, batıl gider. Şuurlu ve bilinçi bir topluma kimse bir şey yapamaz, Allah’ın(cc) izniyle…
Nitekim ülkemiz; son bir yıldır gerçekleşen müdahalelere rağmen ayakta ve yeni binyıla, yeni bir yükselişle ilerliyor. Dünya kendi içinde kaosla uğraşırken, Türkiye atması gereken adımları atıyor, hem yeni problemlere karşı önlem alıyor, hem de yürüyüşüne ivme kazandırıyor. Problemler yok değil, bu büyük sorunlar ise yine elbirliği ile çözülür, yeterki Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım. Tabi onlarda boş durmayacak ama sonuçta doğrular kazanacak, Rabbimizin vaadi var! ŞU KÜRESEL GÜÇLER BOŞ DURMAZ Küresel güçlerin PKK'dan umudu kesmiş görünüyor, onlardan vaz geçiş PYD'ye yöneldiğini net olarak görebiliyoruz. Sahadaki hakimiyetini ve hareket kabiliyetini kaybeden PKK terör örgütünden artık bir yarar sağlayamayacaklarını değerlendiren küresel güçler, bundan sonra yeni taşeronları PYD/YPG terör örgütü üzerinden Türk milletinin önünü kesmek için uğraşlarını sürdürecek. Türk Devleti, PKK ve PYD arasında fark olmadığını dünya kamuoyuna sık sık anlatıyor. Onlar ise yani gücü savunan küresel oyun kurucular, PYD terör örgütünü dünya kamuoyuna DEAŞ ile mücadele eden yerel güçler olarak servis ediyor. Savaş Eğilmez geçtğimiz hafta içerisinde yazdığı bir makalede; “ Türk Devleti, sahada hiç taviz vermeden terör örgütleri ile mücadele etmeye devam etmenin yanında, dünya kamuoyuna da PYD'nin DEAŞ terör örgütü ile uyuşturucu, silah ve insan ticareti yapan, masum sivilleri öldüren, kanlı bir terör örgütü olduğunu anlatmalıdır. PYD terör örgütünün, yok olma yolunda hızla ilerleyen PKK'nın devamı olduğu ülke ülke anlatılmalıdır…” demişti. Demek ki Aklın yolu bir, hepimiz aynı ülkü içerisinde olmalı. Düşmanı iyi tanımalı, dostlarla bağlarımızı sıklaştırmalıyız. Aslında bunları çoğumuz biliyoruz ancak doğru tavır alamıyoruz. Hala içerde milli birlik ve beraberliğimizi tam sağlamış değiliz. Toplum olarak, aynı yöne bakmayı becermeliyiz. Herbirimiz bir emniyet mensubu gibi terörle mücadele etmeli, çocuklarımızın eğitimine yatırım yapmalıyız. Devletten beklentilerimizi de ilgililere ulaştırmalıyız. İnanın zafer sonunda doğruların olacaktır. Üzülmeyin, tedirgin olmayın, inanıyorsanız, güçlüsünüz mealindeki ayet bunun en büyük delilidir. Kalın sağlıcakla.