Bazen çok kısa bir cümle, meramınızı  karşınızdakilere anlatıverir. M.Akif Ersoy; " Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol. Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol”, diyor. Yani, Allah’a güven, çalış gayret et, takdirine rızâ göster, benim bildiğim yol budur, diyerek içinde bulunduğumuz sıkıntılardan çıkış için harika bir tespit yapıyor... Son dönemde, ülkemiz üzerinde derin oyunlar oynanıyor.  Oyun kurucuları artık net olarak gördük, tezgah belli, hedefleri de ortaya çıktı;  iyi de bize düşen ne? Öncelikli belirtelim, büyük ülke olmak istiyorsak, büyük hedefimiz olmalı ve bu hedef ise faniler üzerine kurulmamalıdır.  Neden?  “ Ağaca dayanma çürür, adama dayanma ölür! Bu konuda bir hadiseyi daha hatırlatmak isterim; “Hz. Muhammed (s.a.v)'in vefatı Müslümanları derin üzüntüye boğmuş. İnsanlar ağlaşıyor tabi ki. Pek çok müslüman, Mescid-i Nebi ve Peygamber Efendimizin evinin çevresine toplanmış. Hz. Ebu Bekir, vefat haberini alır almaz hemen Allah Resulünün evine gelmiş. Yıllardır arkadaşlık ettiği, sürekli yakınında olduğu bu mübarek insanın cansız bedenini görünce ağlamaya başlar. Bir süre sonra kendini toparlayıp dışarı çıkar. Mescid-i Nebi'nin çevresinde toplanan insanlara hitaben kısa bir konuşma yapar. "Kim Muhammed'e tapıyorsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Kim ki Allah'a tapıyorsa bilsin ki Allah daim ve ölümsüzdür."  Onun konuşmasını dinleyen müslümanlar de böylece sakinleşir. Sonrasını bilirsiniz…   ALLAH’A DAYANANLAR GÜÇLÜ OLMALI Şimdi biz  şunu gördük, millet olarak  gereğini yapmaz isek, bu tip saldırı ve hücumlara muhatap olmaya da devam edeceğiz. Çünkü batıl gücü üstün tutar. Farkımız şu onlar derki, silah, para, bilgi bizde, biz güçlüyüz, istediğimiz herşeyi yaparız. Tıpkı ormanlar kralı gibidirler. Biz ise mücadelemizi Allah için yaparız, insan hak ve hürriyetlerine saygı göstererek. Amacımız iyiliği emredip, kötülükten uzaklaştırmak, hakkı tutup kaldırmaktır… Demekki, her zaman puş puşluğuna yapıyor, öyle ise bizim ne yaptığımız daha önemli. Onlardan daha fazla çalışmak,daha bilgili ve daha  güçlü olmak durumundayız. Çünkü onlar güçten alırlar.   BİLGİ GÜÇTÜR Çağımızda güç bilgidedir. Bediüzzaman; “ İlmi elinde tutan, kuvveti de elinde tutar!” demiştir.  Bilmek ve öğrenmek, insanoğlunu diğer canlılardan üstün kılan en büyük farklardan biri olsa gerek. Dünyada gelişmiş ülkelerin hepsi bilime ve teknolojiye önem vermişlerdir. Bu sayede güçlü devletler haline gelmişlerdir. Toplumlar için bu nedenle yetişmiş insan gücü önem arz ediyor. Bununla ilgili diğer bir konu ise okuma alışkanlığı edinmeyişimizdir. Okumuyoruz, araştırmıyoruz, bilgiye ulaşamadığımız içinde, yeterli güce eremiyoruz. Tüm bunlar çalışmadan, gayret etmeden olmuyor. Sahi yeni nesil bu manada nasıl  değerlendiriyorsunuz? Yetiştirdiğimiz gençlik yarınlarımızı emanet edeceğimiz insanlar değil mi? O halde onlara bakın, yarınımızı tahmin edebilirsiniz. Eğitimli toplumlar da gençler, sorumluluklarını bilir, çaba gösterir, okur, araştırır, değerleri önemser, tarihinden ders çıkarır. Sahi bu perspektiften baktığınnızda; “gençlik nasıl? Bakın Bediüzzaman yarım asır önce ne yazmış; "Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz" Başka tespiti olan varsa, buyursun, bu köşeden aktaralım… Hadi kalın sağlıcakla.