“Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmazsın” demiş Konfüçyus… Doğru da demiş. Bunu kendimden biliyorum. Dünyaya milyon kez gelsem yine “gazetecilik” mesleğini seçerdim. Bu mesleği yapıp da memnun olan sayısı da çok azdır aslında. Hiç kimse çocuğunu bu mesleğe yönlendirmiyor. Çevremdeki meslektaşlarıma bakıyorum bir tanesi yok ki kendi mesleğini seçtirsin. Hem seçtirmedikleri gibi bana da “Kızını da mı bulaştırdın bu işe” diye eleştiri getirenler de çok fazla.
Ben öylesine sevdim ki bu mesleği kızıma da rol model olmuşum. Çocukluğunda ben evden acil haber için çıkmam gerektiğinde arkamdan ağlardı, ben de uygun yer ise yanımda götürürdüm. Yaptığım röportajları can kulağı ile dinlerdi. Bütün çocukluğu gazete ofislerinde geçti. O kokuyu soludu. Çocukluktan kanına işledi bu meslek. Lise yıllarında da fikri netleşti ve ilk tercihini kazandı. Allah herkese nasip etsin.
Meslek seçimi insanın hayatında tıpkı hayat arkadaşını seçtiği kadar önemli bir konudur. Kendi kişiliğine, kişisel becerilerine uygun meslek seçenler yaptıkları işten daha fazla hazır alırlar ve bu haz da onlara başarı getirir. Kişi öyle bir meslek seçmeli ki “Dünyaya bir daha gelsem yine bu işi yapardım” demeli… Aksi takdirde mutsuz bir insan olur.
Kişi mesleğini seçmekle yaşayacağı çevreyi, bir anlamda ekonomik durumunu ve ilişkide bulunacağı insanları da seçmiş olur. Bir de meslek seçiminde sadece istemek yetmiyor, seçtiği mesleği başarı ile sürdürebilecek beceriye sahip olması gerekiyor. Mesela asosyal, içine kapanık bir insan istese de gazeteci olamaz. Gazetecilik için halk tabiri ile “ cevval, tuttuğunu koparan” olmak gerekiyor.
Hal beyle iken; üniversite tercih maratonunun yaşandığı şu günlerde, yaptığım gözlemler beni hayrete düşürüyor. Birçok aile çocuğunun seçmek istediği mesleği değil de yaşadığı ilde hangi üniversiteyi kazanırsa oraya göndermeye meraklı. Tabi bunun haklı gerekçeleri olabilir. Mesela şehir dışında okumanın maliyeti gibi etkenler böyle düşündürebilir. Ancak, eğer ailenin imkânı varsa çocuğun seçmek istediği mesleğe öncelik vermeli. Eğer istemediği mesleği seçerse okulu yarıda bırakması bile sürpriz olmaz. Bu yüzden ince eleyip, sık dokumak gerekir diye düşünüyorum.
Çoğu insan, aslında başka bir meslekte çok yaratıcı işler yapacak yeteneklere sahip olmasına rağmen bilinçsizce seçtiği fakülteden edindiği mesleği sevmeden yapmaya devam ediyor. Sonuçta da o kişi için çalışma hayatı işkenceden farksız olur. Oysa insan sevdiği işi hobisi gibi yapar. Bu yüzden şu günlerde tercih yapacak öğrenciler bir değil bin kez düşünmeli…..
Bir şey daha var, kişi hangi mesleği seçerse seçkin en iyisi olmalı. Bugün sayısız diplomalı işsiz var. Ancak, idealist olan, iyi işler çıkaran, işini severek yapan kazanıyor. Yani alınan diploma da her şey değil. Eğer “en iyisi” olmazsanız bir anlam ifade etmiyor. Ben her zaman derim, “ayakkabı boyacısı” da olsanız işini en iyi yapan para kazanır.
Tam yazımı bitirmiştim ki bir telefon geldi. Arayan Samsun’dan bir gazeteci arkadaşımın referansı ile arayan kişiydi. Bana eşinin iş aradığını söyledi. Alışveriş merkezinde kasiyerlik ya da satış temsilciliği olabileceğini bildirdi. Ben de CV atarsa ihtiyacı olanlara iletebileceğimizi bildirdim. CV’ye baktım. Mesleği Bilgisayar Mühendisi. Bir zamanlar oldukça popüler olan bu mesleğe o kadar çok rağbet oldu ki insanlar şimdi bu meslek dalında
iş bulamıyor. Çok üzüldüm. Fakülte oku ama iş bulama. Bu değerli arkadaşımız gibi işsiz onca insan var ki, üzülmemek mümkün değil. Bu yüzden gençlerimize diyorum ki “Tercihinizi çok doğru yapın”… Ailelere de diyorum ki “Çocuklarınızın meslek seçimine müdahale etmeyin. Bırakın hangi mesleği seviyorlarsa o hedeflerinin peşine koşsunlar”
Sağlıcakla kalın
Saygılarımla
Dilek AKIN
Görüş, öneri ve eleştirileriniz bizim için değerlidir.