En fazla 100 yıl sonra şu an yaşayan hiç kimse bu dünyada olmayacak. Ve büyük çoğunluğumuz hatırlanmayacak bile. İşte bu yüzdendir ki; hayatta neyi başarıp neyi başarmadığın ne giydiğin ne giymediğin, nerelerde gezdiğin hiç de önemli değil. Önemli olan tek bir şey varsa, o da; dünyayı paylaştığın diğer canlıların hayatına ne kadar iyilik, mutluluk ve huzur yayabildiğin, kaç tane gerçek dostun olduğudur. Ne kadar gülümsediğin ve ne kadar gülümsetebildiğin önemlidir. Sevdiğin, sevildiğin ve kalbindeki güzellikleri büyütebildiğin kadarsın.

Zira, bu yalancı dünyadan giderken, gerçek dünyaya herkes eşit şartlarda gidiyor. Şükürler olsun ki bu eşitlik var. Yine şükürler olsun ki bu dünyada ölüm var. Ölüm olmasaydı ne olurdu diye düşünüyorum bazen. İnsanlar hırsları için, para için daha neler yaparlardı diye düşünürüm hep. Mezarlıklarda yazar “Her nefis ölümü tadacak”….. Öyle değil mi….

Değerli okurlarım;  yazımın başındaki başlığı görenler belki şunu diyecektir; “En büyük güç nedir? Soruma belki para diyeceklerdir. Çünkü kimilerine göre paranın satın alamayacağı şey yoktur. Paranın örtemeyeceği kötülükler de yoktur” … ama ben buna katılmıyorum. Paranın satın alamayacağı tek şey dostluktur, sevgidir. Bir insana para ile her şeyi yaptırabilirsiniz belki ama önüne servet yığsanız “beni gönülden sev” diyebilir misiniz? İşte buna paranın gücü yetmez. Bu yüzdendir ki ‘en büyük güç dostluktur’ derim ben.

Görevim nedeniyle birçok il geziyorum. İnsan profilleri genelde her kentte birbirine benziyor. Nasıl ki ‘eşler zamanla birbirlerine benzer’ derler ya, onun gibi. Kentlerin insanları da istisnalar hariç olmakla birlikte genel karakter yapısıyla benzerlik gösteriyor.

İş gereği tanıdığım bu kentlerde öyle insanlar gördüm ki “İşte benim en büyük kazancım” demişimdir. Bazı insanlar için kazanç denildiğinde akla para gelse de benim aklıma hep dostluk gelir. İyi bir dostunuz varsa terapi için para harcamıza gerek yok. Gerçek dost; dostunun üzüntüsü ile üzülen, sevinci ile sevinen, onunla ağlayan, onunla gülendir.  Yani; dost tıpkı bir hayat arkadaşı gibidir “iyi günde, kötü günde” yanında olandır. Bazen eşinize, ailenize anlatamadıklarınızı bir dostunuzla rahatça paylaşabilirsiniz. Bu yüzdendir ki gerçek bir dostu bulduğunuzda ona sıkı sıkı sarılın…..

Anlatmaya çalıştıklarıma ilişkin bir rivayet ile sözlerimi tamamlamak istiyorum;

Kanuni Sultan Süleyman ölmeden önce oğluna iki tane mektup bırakmış. Demiş ki “Birin ben ölünce açacaksın, diğerini de beni mezara gömdükten sonra açacaksın”…. Gün gelmiş padişah ölmüş. Oğlu vasiyeti gereği öldükten sonra okuması gereken mektubu açmış. Mektupta şöyle yazıyormuş “Beni çoraplarımla göm”…..  Evlat şaşırmış, hemen din adamlarına söylemiş. Babamın vasiyeti var, gömerken çorapları da olacak. Din adamları karşı çıkmış. Olmaz böyle şey, dinimizce caiz değildir…… Evlat ne yaptıysa bunu başaramamış. Eve dönmüş ve babasının “beni gömdükten sonra aç” dediği mektubu açmış. Padişah mektubunda şöyle diyormuş “Ya bak evlat, giderken bir çift çorap bile götüremedim” ….

Sağlıcakla kalın

Saygılarımla

Dilek Akın