Sahi sizin imtihanınız hangisi? Şimdiden duyar gibi oluyorum. Eşim, evladım, servetim, sağlığım, arkadaşım… Bir sınavınız var da siz bunu kazasız, belasız, isyansız atlatmış iseniz mezuniyetiniz hayırlı olsun deyip, yazıma başlıyorum. Hafta içerisinde uzun süredir görmediğim dostları ziyaret ettim. Klasik sorularımız vardı? Nasılsın, ne var, ne yok? Anlatıyorsunuz, halinizi, genelde şükür ederiz, şikayetçi olmayız ama bazen sıkıntılar içinde sıkışıp kalırsınız, bir dert yoldaşı bulsanız! İçinizi boşaltmak istersiniz. Neyse arkadaşım başladı sıkıntılarını anlatmaya, imtihanı maldan olan iflas etmiş, borçlarını ödeyememiş, ne yapacağını şaşırmış, itibar meselesi diyoruz ya! Bir diğeri, ameliyat olmuş, şifa bekliyor Yaratan’dan, ama benzi sararmış solmuş, 3 dakika konuşamadı ki, olduğu yere oturmak zorunda kaldı… Sonra bir diğer dostuma uğradım, o da evlatlarının mezuniyeti için kutlama yapıyor, akıllı evlat vermiş Rabbim, o da mutlaka imtihan olacak… Son ziyaret yerim, evladı ile imtihan olan bir kardeşimiz oldu, Allah(cc) yar ve yardımcısı olsun. Burada sırlarını paylaşmak istemem… Galiba imtihanların en ağırı evlatla sınananlar. EYYÜP PEYGAMBER Diyeceğim şu ki, bu dünya imtihan dünyası ve en büyük sıkıntıları da Rabbim peygamberlerine vermiş. Örneğin, Eyyüp Peygamber. Ne zaman sıkıntıya düşsem onu hatırlarım: Hikayesi şöyle; “Geçmiş zamanların birinde bağlarıyla ünlü Suriye topraklarında Eyüp adında zengin ve iyi ahlaklı biri yaşardı. ‘Para insanı saptırır’ derler ya, onunkisi öyle değildi; malı gün geçtikçe çoğalıyor, o da gün geçtikçe daha çok hayırsever biri oluyordu. Malın mülkün Allah vergisi olduğunu, onların bir gün hesabını vereceğini aklından çıkarmaz, dilinden şükrünü, malından sadakasını eksik etmezdi. Bir insan hem varlıklı hem ahlaklı olunca, onu çekemeyenler de elbette olacak… Bazıları şöyle diyordu: “–İnsan bu kadar varlıklı olduktan sonra elbette herkese dağıtır… Malı nasıl olsa çok..! Dağıt, dağıt bitmez ki...! Bu kadar refah içinde olan biri tabi ki iyi ahlaklı olur; ona sataşan yok, çatışan yok… Herkes ona nasıl olsa saygılı davranıyor…” Oysa Allah, kulu Eyüp’ün samimiyetini ve Hakk’a bağlılığını biliyordu. Bunu diğer insanlara da göstermek istedi. Hem böylece Eyüp gelmiş geçmiş herkese sabrın simgesi olacaktı. Hz. Eyüp’ün tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu. İnsanlar O’nun bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak: “–Nedir bu başına gelenler…!” diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından ödün vermeksizin: “-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi?” diyordu. Eyüp Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Belalar geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm çocukları göçük altında kalmıştı. Yıkıntıdan sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla doldu; ama ‘sabır’ dedi. Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Sıkıntılar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Acı ve ıstıraplar içindeydi… Allah’a dua etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı. Bir insanın başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o, tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti. Hz. Eyüp imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.”(Dr. Ali Kuzudişli) Eyüp Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi. Hastalığının şiddetlendiği bir anda:“Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…” Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu. Sağlığını kazanan Hz. Eyüp, servetini de yeniden kazandı. Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi. Böylece Eyüp aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti. Evet Allah(cc) celal ve ikram sahibi olarak, müminleri sınar. Sabırlı olanlara ne mutlu. Kalın sağlıcakla.