Cenab-ı hak kâinatı yaratıp düzene koyduktan sonra Merkezinde hayatı yaratmıştır. Her şeyi hayatın etrafında toplamıştır. Bunların içerisin de şuur sahibi olmayan bitki Ve hayvanatı ayrı bir canlı gurubu olarak tanzim etmiştir. Esas şuur sahibi olan canlı ise insandır. Allah canlılar içerisinde insanı kendine muhatap yapmıştır. Muhatap yapmakla kalmamış onu Yeryüzünün halifesi olarak görevlendirmiştir. Daha sonra nebatat ve hayvanatı hizmetkâr olarak İnsanın emrine vermiştir. Dünyanın dönmesi kışın yazın meydana gelmesi, Güneşin ısı ve ışık vermesi düşünerek incelendiğinde Bunların tamamının insan için olduğu bedahet derecesinde anlaşılır. Akılsız ağaçların başında tatlı konserve Tulumbacıkları, keçi, koyun ve inek gibi Hayvanların birer sür çeşmesi haline gelmesi insan için olduğu Açıkça anlaşılmaktadır. Bura da Allah-ın insana ne Kadar değer verdiği ve merhamet ettiği görülmektedir. Zehirli böceğin eliyle en tatlı ve şifalı balı Bizler ikram etmesi yine El zir bir böceğin Eliyle en yumuşak libası elbiseyi insana ikram etmesi Allah-ın merhametinin ne kadar geniş olduğunu gözler önüne sermektedir. Peki, bu kadar ithamla beslediği insandan acaba yüce Allah Karşılık olarak bizlerden neyi talep etmektedir. Bizlerden üç tane zahmetsiz fakat mükâfatı Büyük kulluk görevi istemektedir. Yemeğe başladığımız da başlarken zikir, ortada fikir ve s Sonun da şükür etmemizi istemektedir. Bunu biraz açacak olursak başta besmele ile zikir, Ortada nimeti vereni düşünmek fikir Fikir bir bakıma Tefekkür anlamındadır. Hadis-i Şerifte bir saat Tefekkürün bir yıllık ibadetten daha Hayırlı olduğu bildirilmektedir. Sonunda Elhamdülillah demek şükürdür. Aynı zamanda şükür nimeti ziyadeleştirmektedir. Demek ki nimetleri yerken en azından bir Teşekkür borcu olarak nimeti vereni düşünerek Yemeye özen göstermek bir kulluk borcu Olduğunu unutmamamız gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım. Nimeti insan gibi yemeye özen gösterelim. Afiyet olması dileğiyle…