Dün şehit yüzbaşımızın cenaze törenini izliyordum, babasının şehit oğlunun tabutuna sarılmasını ve küçük oğlunun babasının ardından bakışı karşısında yine yüreğimizi yandı. Sonra Diyarbakır’daki bombalı saldırı… Türkiye'de özellikle son iki yıldır artan kanlı saldırılarında yüzlerce asker ve polisimizin, hatta sivil vatandaşlarımızın şehit olmasına sebep oldu. PKK'yı kınamaktan bile imtina eden Avrupa ülkeleri, ABD terörün sözcülüğünü üstlenen siyasi ayağını savunmaya ve kol kanat germeye devam ediyor. 30 yılı aşkın bir süredir terör örgütü PKK ile mücadele eden Türkiye'nin net bir şekilde yanında olması gereken Avrupa ülkeleri, terörle bağlantısı olanlara yapılan operasyondan rahatsızlık duyduğunu açıkladı. PKK karargahına dönen Belçika’da ki Brüksel Mahkemesi PKK’nın üst düzey yöneticilerinin faaliyetlerini “terör eylemi” olarak görmediğini, “silahlı mücadele, terör suçlaması kapsamında değildir” diyerek rezalet bir açıklama yaptı. İngilizler ise yine ellerindeki diğer piyonu devreye soktu. İngiliz Reuters haber ajansına göre hain saldırıyı DAEŞ üstlendi. Ajans, habere kaynak olarak DAEŞ'e yakınlığı ile bilinen bir internet sitesini göstererek, hedef saptırdı… Terörle mücadeleyi küresel siyasi söyleme dönüştüren, hemen bütün ülkelerin güvenlik tanımlamalarını bu öğretiye göre yeniden şekillendirenler aslında terörün patronlarıydı. Terör örgütleri kuruyor, eğitiyor, silahlandırıyor, onları hedef bölgelere gönderiyorlar, oralardan eleman devşiriyorlar, onların öfkelerini kullanıyorlardı. Net görüntü şu;
Türkiye, terör örgütleri ile iyice köşeye sıkıştırılıp, bölünüp parçalanmaya çalışılıyor. Bunun öncülüğünü de ne acıdır ki Türkiye’ye çok yakın Amerika ve Almanya elele vererek birlikte yapıyorlar. Oysa yıllarca bize batıyı dost, müttefik diye göstermişlerdi!
15 TEMMUZ GÖZÜMÜZÜ AÇTI “15 Temmuz'da ABD adına, Avrupa adına çalışan terör mensupları harekete geçirildi. 15 Temmuz öncesi PKK ile güneyden işgal planları yapanlar o akşam da FETÖ ile harekete geçti. PKK'yı, PYD'yi, FETÖ'yü Türkiye'yi parçalamak için kullananlar, bu örgütler üzerinden “Türkiye cephesi”ni açanlar artık terör ortaklıklarını gizlemeye bile tenezzül etmiyor. Açık savaş, açık ortaklık dönemi başladı. Bizim gözümüzü açan da bu oldu. DHKP-C'yi Almanya, Avusturya, Belçika istihbaratları yönetirken, FETÖ ve PKK'yı ABD istihbaratı yönetirken, aynı ülkeler terör konusunda Türkiye ile ortaklıklarını fiilen askıya almakta tereddüt bile etmedi. 15 Temmuz saldırısı başarısız olunca ABD istihbaratı FETÖ örgütünü, istihbarat mensuplarını topladı ve korumaya aldı. Medyada, iş dünyasında ABD ve Avrupa ülkelerine çalışan istihbarat aparatlarının tamamı Batı'ya kaçtı. Her şey ortada değil mi?
Coğrafyanın sorunu Batılı terör örgütleridir Bugüne kadarki sinsi ortaklıkları cephe ortaklıklarına dönüştürdüler. Özellikle ABD'nin Türkiye'ye karşı bir terör örgütüyle ortaklık kurması, Almanya'nın terör örgütlerini korumaya alması, çok derin bir ayrışmanın ilk işaretleridir. Artık bölgede bu ülkelerle Türkiye'nin çıkarları tamamen ayrışmıştır. Artık
Türkiye, kendi elleriyle kendi geleceğini kuracak, mücadelesini Batılı terör örgütlerine hatta bu ülkelere karşı yürütecektir.
HEDEF TÜRKİYE Teröre karşı savaşın aslında terörü koruma ve terör üzerinden ülkeleri parçalama planı olduğu artık zihinlerimize kazındı. Onların demokrasi ve özgürlük söylemlerinin birer güvenlik stratejisi olduğu, coğrafyamıza yönelen yeni harita taslakları olduğu hafızamıza yerleşti. En ciddi ayrışma, en büyük güven bunalımı … İşte bu yüzden 15 Temmuz'da başlayan şey, yeni milli mücadele, yeni İstiklal Mücadelesidir. Bu mücadele hem içeride hem sınırlarımızın dışında yapılmaktadır, yapılacaktır.
Batı, terör örgütleriyle oynaşırken biz onurlu mücadelemize devam edeceğiz, coğrafyamızdaki milletlerle ortak bir gelecek kurmanın hesaplarını yapacağız. Bu tarihi bir ayrışmadır. Bu, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en ciddi kırılmadır. Türkiye ile Batı arasındaki güvenin silinip gitmesidir. İşte bu yüzden onlar bizim kahramanlarımıza asla saygı göstermeyecek. Onlar bizim özgürlük ve değer mücadelemize saygı duymayacak. 15 Temmuz gecesinden hiçbir fotoğraf karesi onların zihinlerinde yer almayacak. (ibrahim Karagül-Yeni Şafak) Konuyu toparlayayım. İnanın bu mücadele hak batıl veya haçlı- hilal mücadelesi, siz adını ne koyarsanız koyun ama doğruyu görmek gerek. Üst akıl( siyonizm), kadim medeniyetini bu topraklarda arıyor, büyük maşaları ABD-İngiltere-Almanyı petrol peşinde, küçük maşaları PKK-FETÖ vb ile bizi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Gözümüz açılmasını istemiyorlar. Korkuyorlar tarih tekerrür edecek diye. Bu aşamada aynı gemide olanlar dikkatli olmalı.
Hedef Türkiye Gerisi Teferruattır; Çözümde Birliktir. Kalın sağlıcakla.