İnsanlar geçinmeye çalışıyor.
Dünyanın kanunu böyle.
Herkes bir iş tutar, bir yoldan gider geçinmek için.
Yeter ki kazancı helal olsun, işin mahiyetinin hiçbir önemi yok.
Büyük şehrin işlek caddelerinden birinde, akşam saatlerinde yine trafik tıkanmıştı.
En sağ şeritte üç tekerlekli, bisiklete benzeyen ve insan gücü ile çekilerek kullanılan bir araç trafiğe daha da engel oluyor, sürücülere sıkıntı veriyordu.
Bu bekleyiş esnasında lüks arabasının camını açan bir beyefendi öfkeli tavırlarla homurdanarak şunları söylüyordu:
– “Bir siz eksiktiniz ha! Pislik Kurtları!..”
Adamın kılık kıyafetine bakıldığında etkili-yetkili birisi olduğu izlenimini veriyordu.
Bu sert seslenişler karşısında, çöp atığı topladıkları vesaiti panik içerisinde iyice kaldırıma yanaştıran genç kadın ve yeni yetme oğlu daha da korkarak, karıştırmakta oldukları çöp bidonlarının başını apar topar terk etmek zorunda kaldılar.
Çünkü adamın azarlayan, aşağılayan sözlerine ilaveten trafikte beklemekte olan diğer araçlardan da protesto mahiyetinde, harplerdeki hücum borusu gibi korna sesleri yükseliyordu.
Ben de bir minibüste yolculuk yapmaktaydım.
Hızla uzaklaşmaya çalışan anne-oğulun arkasından acıyarak baktım kaldım.
Kime ne zararı vardı bu insanların?
Onların da bu toplumda bir yeri vardı ve birtakım kolaycı insanlara helalinden nasıl yaşanılabileceği hususunda örnek olarak da gösterilebilirlerdi.
Çöp Toplayanlar
Diğer yandan bu tür insanlar, toplumun tüketim çılgınlığı utancını temizliyor yani tüketim artıklarını yeniden üretime kazandırmaya aracılık ediyorlardı.
Kağıt atıklar, pet şişeler, naylon atıklar, cam şişeler, alüminyum içecek kutuları vesaire hepsi cinsi cinsine belli bir tasnif ve düzen içerinde el arabasına yerleştirilmiş, çöp olmaktan kurtarılmışlardı!
O anda onlar trafiğin biraz daha aksamasına sebep olsalar da içimden şu soruları sormaktan kendimi alamadım: Bu genç kadın tebdili kıyafet eyleyip fuhuş yapsaydı ve bu delikanlı çocuğu da hırsız olarak yetiştirseydi daha mı iyi olurdu?
Ya da muhtemelen evde bıraktığı daha küçük bebesini sırtlayıp eskiler-püsküler giyerek veya ölümcül hasta numarası yaparak caddelerde dilense miydi?
Çünkü onların toplumun bazı önyargılarından dolayı iş bulma olanakları son derece sınırlıydı.
O halde onların bu davranışlarını kınamak değil, işlerini kolaylaştırmak lazımdı.
Fakat bazı insanlarda yaşı tahsili ne olursa olsun şu empatik anlayıştan bir nebzecik olsun bulunmuyor. Hiç başkalarının duygularını anlayıp önemsemiyorlar.
Merhametten maraz hasıl olur deyip geçiştiriyorlar.
Pazarın Ak Elleri
Minibüsten indikten sonra kalabalık duraklar boyunca yürürken, yere çömelmiş köylü kadınlar dikkatimi çekti. Çeşitli otlar, yeşillik toplayıp getirmişler, satabilmek için akşam saatlerine değin umutla bekleşiyorlar.
Hem fasulye domates konuşuyorlar, hem dertleşiyorlar. Bazen gözleri, önlerinden tık tık havalı adımlarla geçmekte olan fantezi bayan ayakkabılarına takılıyor. Ne düşünüyorlar kim bilir.
Hele içlerinde birisi var ki onu sık sık görürüm. Hiç boş durmaz.
Havaların ısınıp yazın geldiğinden haberi yokmuşçasına, kış boyunca yaptığı gibi hâlâ kendi el emeği ile örmüş olduğu patikleri, süslükleri satmaya çalışıyor.
Bir yandan da örüyor. Akdenizin ayazı sıcağı yıllar boyunca elini yüzünü kasıp kavurmuş, cildi susuz topraklar gibi çatlamış. Yaşlılık kolay değil. O da bu devirde kimseye yük olmama düşüncesiyle helalinden rızkını aramaya gelmiş.
Bazen onu üzüyorlar. İki üç gün emek vererek ihtiyar gözleriyle, titreyen elleriyle ördüğü çetik için 5 lira istese, 4 liraya olmaz mı diyerek pazarlık yapmak isteyenler bulunuyor.
Ne yazık! Yine de onların hatırını kırmıyor, ucuza veriveriyor.
Kimi zaman zabıtalarla da başı zorda kalıyor ama yaşına hürmeten idare ediliyor.
Helal rızık peşinde olmak dinimizin temellerinden biri.
Bunu bilmeyen, doğru kabul etmeyen kimse yok. Söylemek bile yersiz oluyor.
“Müslümanım elhamdülillah” dedikten sonra ne yeyip-içtiğimize, neyi nasıl kazandığımıza
şöyle bir göz gezdirmek lazım. Kazancımız çöpten kazanılan nafaka kadar temiz mi acaba?
Vicdanlar şöyle bir yoklansa neler neler çıkar, ki bunlar inanan insanların kalbini içten içe kemirir durur. Allah bilir!
Kalın Sağlıcakla…