Kahve kültürünü bilirim, son yıllarda oynanıyor mu bilmiyorum, eskiden kahvehanelerde kumar oynatırlardı, remi, poker v.s Kumar oynayan kimi insanlar, büyük oynarlar, uzatmazlar, kısa yoldan ‘ya harro, ya marro’(ne demekse bilmiyorum) atar zarı ya kazanır, ya kaybeder. Bunlar kazandığı zaman sevinirken, kaybettekleri zaman morarırlar ama belli etmemeye çalışırlar. Kimi kumarbazlar ise başkalarının yerine oynarlar, onlar rahattırlar, bazen de satarlar dostlarını… Eskiden mahalle kabadayıları da vardı, birbirlerine bıçak çekerler, bununla övünürlerdi, hapishaneye düşmek bir ayrıcalıkta, övünürlerd, şu kadar içerde kaldım, şu kadar adam öldürdüm v.s ! Ne akıl değil mi? Bir dostum anlatmıştı, kabadayıların kimisi yiğit olur, kimisi çakal. Yiğit olanlar bıçak attı mı, övünmez, yediği zamanda morarmazlar, karşısındakinin elini sıkarlarmış. Neyse Son yıllarda da bazı ülkeler de tıpkı bu kabadayılar gibi  kumar oynuyorlar, rest çekiyorlar, göz dağı veriyor, aba altından sopa gösteriyorlar. Topraklar paylaşıyorlar, savaşlar çıkartıyorlar, silah satıyorlar, iktidarlar deviriyorlar.. Ne adalet değil mi? Birde bu dönemde dünyanın kumarbazları,  kabadayıları, şeytanları siz ne derseniz deyin,  birbirleri ile restleşiyorlar, çakal olanları ise kendi aralarında petrol ve diğer kaynakları bölüşüp, büyük oynuyorlar, ses çıkartan olursa da şeytanın aklına gelmeyecek renklere boyanıyorlar. Bazen yeşil olan, bazen kızıl olabiliyor! FARKINDA OLMAK Önceki gün Tamer Korkmaz’ın bu bağlamda bir yazısı vardı. İyi okuyucularımdan biri olan bir kardeşim, yazıyı okumamı tavsiye etti. O da benim gibi, büyük şeytanların takipçisi, daha doğrusu küresel dünyada neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor. İşte Korkmazın yasısından bir bölüm; “ 11 Eylül patladığında ABD'deki uçuş yasağı sadece Bin Ladin ailesinin fertleri için geçerli olmamıştı! Birçok Ladin soyadlı kişinin “FBI'ın bilgisi dâhilinde” denizaşırı seyahate çıkmış oldukları gerçeğinin belgelenmesi işten bile değildir! 11 Eylül 2001'deki 'Kurgusal' Saldırılara sadece beş ay kala yani Nisan 2001'de Üsame Bin Ladin'in Dubai'deki Amerikan Hastanesi'nde CIA'in istasyon şefi tarafından ziyaret edildiği gerçeği, bir başka deyişle “bu ziyarete dair derin belge” bugünkü Washington yönetimini güç durumda bırakabilir! Bu ve benzerleri bile kâfi gelir de; çok daha fazlası da var mı? Perde arkasında Amerikan derin devletinin yer aldığı 11 Eylül Saldırıları'ndan birkaç ay sonrasında; dönemin ABD Başkanı İkinci Dabılyu Bush, Oval Ofis'te “sıra dışı bir telefon konuşması” yapmış olabilir mi? KAYBEDEN KÜRESEL ŞEYTANLAR OLACAK El Cevap…Şu Haçlı Kralı Dabılyu'nun “ahbap çavuş muhabbeti” içinde konuştuğu, telefonun öbür ucundaki 'dünya çapında tanınmış' kişi; küresel çaptaki “Wanted” ilanlarıyla peşine düşüldüğü sanılan, “harıl harıl arandığı” konusunda kuşku duyulmayan Üsame Bin Ladin'den başkası değildir! Oğul Bush, 'Kurgusal' 11 Eylül Saldırılarından hemen sonra “Haçlı Seferleri” diyerek, gayrı meşru Afganistan ve Irak operasyonlarının kapağını açmıştı! Afganistan'da üç buçuk milyon, Irak'ta ise bir milyondan fazla Müslüman'ın kanları taammüden döküldü! “Çağdaş!” Haçlı Seferleri ile Gaddar ve Zalim ABD'nin “demokrasi götürdüğü!” her iki ülkedeki siviller, masumlar, kadınlar, erkekler, çocuklar, bebekler kasten bombalandı, öldürüldü! Kanla beslenen ABD, ne zaman “Demokrasi”den söz etse; ardından savaşlar, bombalar, katliamlar geliyor! Haçlı Siyonist İttifakı'nın lokomotifi ABD'nin derindeki amacı sistematik olarak Müslümanların kanlarını dökmek, İslam dünyasını yok etmektir...! O yüzden şu anda “adı konulmamış” bir dünya savaşı yaşanıyor! Finalde kaybeden tarafın Haçlı olacağından şüphem yok!” Şimdi biraz tefekkür edelim, yakın ve uzak çevremizde olan olayları süzgeçten geçirin, sonra dönüp ülkemiz üzerinde oynanan oyunları birbirine bağlayın. Siz bu ortamda, ipi sağlam ellerde tutmanız gerekmez mi? İşte son günlerde kafalarınızdaki soruları böyle cevaplamış olayım. Çünkü, küfrün şapkası düştü, keli göründü. Kalın sağlıcakla.