Kur’an da Bakara Suresinde, İsrailoğullarından bahsedilirken Firavun ve Hz. Musa  arasında geçen hadiseler olmuş.  O dönemde İsrail oğullarının erkek olanlarının can emniyeti yoktur. Hz. Musa’ın doğumu öncesi, kahinlerin haber vermesi üzerine, Firavun erkek çocuklarını öldürtüyor, kadınlarını ise hayatta bırakıyor, çünkü onlardan faydalanmak istektedir... Hz. Musa’ın doğumu, büyümesi ve Firavunla mücadelesini hepimiz biliriz, sonunda Firavun İsrailoğularını Kızıldeniz’e kadar kovalar, deniz yarılır Hz. Musa ve yanındaki yetmiş kişi karşıya geçer,  Firavun hanedanı  onlara yakalamak isterken suda boğulur ve ölürler. Musta İslamoğlu bu hadiseyi anlatırken, suda değil, bataklıkta boğulduklarını söyler. Doğrusunu Allah bilir. Biz yazımıza devam edelim. Bakara 57’den başlayıp, 61 ayete kadar bu hadiseler anlatılır.  Firavun o dönemin Mısır kralıdır. Bunların  çoğunluğu halkına zulüm yaptığı için iyi anılmamış. Biz bu nedenle halk arasında zulüm yapan oldu mu, firavunlaşma deriz… Burada bir dönemin hatırlatmasını yaptık, ne dedik? Bir halk ezilirken, Rabbim Firavunun karşısına Hz. Musa’yı çıkartmış.  . İsrailoğullarına Rabbimiz Furkan(hak ile batılı ayıran emirler) ve Kitabı(Tevratı) göndermiş, onlar ise yinenin Kur’anın ifadesi ile nefislerine zulüm ederek, buzağı  ilah edinmişler. Her mucizeyi görmelerine rağmen Hz. Musa aralarından ayrılınca yine batıla kaymışlar… Hz. Musa ile beraber olanlar Allah’ı görmeden inanmayız! demişler. (Aslında, bütün insanlarda bu istek vardır. Ancak bizim fiziki yapımız buna uygun yaratılmamıştır. Bir temsil vereyim, insan güneşin ışığına ve ısısına dayanamazken, nasıl olurda Allah’ı(cc) nuruna dayanabilir!) Haddini aşan bu insanlar Allah’ı açıktan görmek isteyince, heryer yıldırımlarla dolar ve ölüm onları yakalar ve oracıkda can verirler. Şöyle bu yetmiş kişi ölünce, Hz. Musa Rabbine yalvarır, kavmime bu olanları anlatmada zorlanırım! Bana yardımcı ol!” Deyince  sonunda bu insanlara Allah(cc) tekrar can verir. Ardından da kudret helvası ve bıldırcın eti gönderilir, buna rağmen bu insanlar yine taşkınlık yaparlar. Başka yemekler isterler.  İşte insan bu!   HADİSENİN BUGÜNE BAKAN YÜZÜ Prof.Dr. Şadi Eren bu ayetleri açıklarken şöyle diyor; “ Rivayete göre Allahu Teâlâ Hz. Musaya İsrailoğullarını Mısırdan çıkarmasını istedi. O da onları çıkardı. Sabah olup durum anlaşılınca Firavun ve askerleri onların peşine takıldı. Deniz kenarında onlara rastladılar. Allahu Teâlâ Hz. Musaya asasını denize vurmasını emretti. Hz. Musa emredileni yaptığında deniz içinde kupkuru oniki yol açıldı, onlar da yürüdüler. Dediler ki, “ya Musa, bazımız boğulsa fark edememekten korkuyoruz.” Derken Allah o yollarda delikler açtı, birbirlerini gördüler, seslerini duydular, böylece denizi geçtiler. Sonra Firavun gelip denizi yarılmış görünce, o ve ordusu da aynı yollara girdi, ama deniz üzerlerine kapandı, hepsi boğulup gitti. Bil ki, bu olay Allahu Teâlânın onlara en büyük nimetlerindendir ve Sani-i Hakîmin varlığına ve Hz. Musanın tasdikine sevkeden en büyük ayetlerdendir. Ama onlar, bu olaydan sonra buzağıyı ilah edindiler, “Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayacağız” (Bakara, 55) ve benzeri şeyleri dediler…” Bu hadisenin sonunda da bu yetmiş kişiyi yukarda ifade edildiği gibi yıldırım çarpar, ölürler ve tekrar diriltilir.   İNSANLIK MESİH VE MEHDİ’Yİ BEKLİYOR Konu uzun,  gelelim işin özüne o zaman Rabbimiz Firavun zulmüne karşı Hz. Musa(as)yı, diğer yandan Nemrut’un karşısına Hz. İbrahim’i, Ebu Cehil veya Ebu Leheplerin karşısına da Alemlerin Efendisi Sevgililer Sevgilisi, Hz. Muhammed(sav) göndermiş. Gelecekte de insanlık asrımızın Firavunlarına karşı, Rabbimiz mazlum insanları sahipsiz bırakmayacaktır. İnanıyoruz ki, insanlık gelecek asrı saadet asrı olarak yaşayacak. Artık insanlar Mehdi ve Mesihi(as) bekliyor , bu gün yaşadığımız hadiseler karşısında 3. Dünya Savaşı örtülü de olsa başlamıştır , hatta bu savaşın maşalar aracılığı ile devam ettirildiğini görmekteyiz.   Sonuç, her asırda Firavunlar olmuş, karşısında ise Musalar konmuştur. Bu konuda çok şey yazılmış, hadisler de var. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzele eyler!  Hadi kalın sağlıcakla.