Cuma hutbeleri önemli. Hemen yazımın başında ifade edeyim, yerli ve günümüz şartlarını kapsayacak şekilde düzenlenmeli. Bu konuyla ilgili cami hocamızla biraz konuşayım, önerilerimi sunayım dedim.

Tanışma faslından sonra, şöyle bir yazı okudu, ilgimi çektiği için sizinle paylaşayım istedim:

Hayatına bolluk gelsin istiyorsan, elindekileri biriktirmeye değil paylaşmaya bak! Çünkü mal, ilim, rızık ve sevgi ancak paylaşınca artar.

Bereket, gönül zenginliği ve cömertlikle gelir. İsraftan, hırs ve tamahtan, nimete karşı nankörlükten ve cimrilikten uzak dur! Zira bereket, sahip olduklarına esir düşmeden yaşayarak ulaştığın huzurdur.

Ömrümüzün bereketi; iman, ibadet, salih amel ve güzel ahlaktır. Gönlümüzün bereketi Kur’an-ı Kerim’dir. Hanemizin bereketi ülfet, muhabbet ve merhamettir. Malımızın bereketi, zekât, infak ve sadakadır. Ticaretimizin bereketi, dürüstlük, alın teri ve helal kazançtır. Çalışmamızın bereketi, işimizin hakkını vermek ve özverili olmaktır. İlmimizin bereketi, öğrendiğimizle amel etmek ve bilgimizi paylaşmaktır. Zamanımızın bereketi onu heba etmemek, kıymetini bilip değerlendirmektir. Neslimizin bereketi İslam’a ve insanlığa hayırlı evlat yetiştirmektir…” Okuduğu birkaç hafta öncesinin hutbe konusuymuş. Bak işte böyle içeriği önemli mesajlar vermesi gerek dedim.

HUTBELER ÖNEMLİ

Yazdığım gibi vaizler ve hutbeler çok önemli. Milyonlarca insan özellikle mübarek günlerde camileri dolduruyor ve en az yarım saat hoca efendileri dinliyoruz. Bakın yukardaki hutbe ne kadar sade, anlaşılır yazılmış.

Her hutbe zihnimizi, gönlümüzü doldurmalı, nefsimizi ikna etmeli.

Hocalarımız öncelikle zamanın ruhuna uygun,  özellikle gençliği ikna edici hutbeler okumalı, yanın onların sorunlarına ışık tutmalı.

Sonra, ezan okunduğunda konuşmalarını tamamlayıp, sözü müezzine bırakmaları gerekiyor. Uzun uzun ve itham edeci, suçlayıcı bir dil kullanarak, cami cemaatinin yapmadığı şeylerle yargılama malı. Kendisini dinlerken, içimiz açılmalı, huzur bulmalı gönlümüz…

Konuşmacı kendi yapmadığını bizlere anlatmamalı. Konu belirlenirken titiz davranılmalıdır ve yöresel şartlar düşünülmeli. Ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalı.

Konu ile ilgili âyet ve hadisler tespit edilmeli, Müslümanların içinde bulunduğu durumdan çıkış yolları gösterilmeli. Örneğin, toplum olarak okumayı sevmiyoruz. Bu konuda kampanyalar yapılmalı v.s

İçerik bir plan dahilinde zihinde tertip edilmelidir. Anlaşılır ve sade bir dil kullanılmalıdır.

Hutbede mutlaka bir mesaj verilmelidir. Ve tabi ki kısa olmalı, tıpkı asr-ı saadet hutbeleri gibi.

Sonra konuşmacının kılıf-kıyafet çok önemli, özellikle ses sonu çok iyi ayarlanmalı, suçlayıcı dil kullanılmamalı, cemaat takdir edilmeli. Bana göre en önemlisi de konuşmalarda ihlaslı olunmalı. Çünkü, Allah için yapılmayan hiçbir şey, karşınızdakine tesir etmez…

Neden Kabe imamı Kur’an okurken ağlar da, bizim camilerde buna rastlanmaz?

RAHMANIN RIZASI ÖNEMLİ

Şunu söylemek istiyorum. Dediğim gibi bugün Cuma, af günü. Müslümanların bir yönü ile bayramı sayılır. Cenâb-ı Hak, bereketin yegâne kaynağı, yüceler yücesidir. Zü’l- Celâl-i ve’l-İkrâm’dır; azamet sahibidir ve cömerttir. O halde kulluk ve ibadetimizle, dua ve niyazımızla varlığın özüne bereketi yerleştiren Rabbimize yönelelim. Huzur ve mutluluğu çok olanda değil, bereketli olanda arayalım.

Unutmayalım ki biz niyetimizi Rahmanın rızasına bağlarsak, O Kudret Sahibi de bereket kapılarını bize açacaktır.

Sonra sadaka verilmeli, bir fakirin kapısı çalınmalı, yetimin başı okşanmalı…

Rabbim inşallah yapılacak dua ve hayırlardan dolayı ülkemize ve tüm İslam alemine, hatta insanlığa huzur verecektir inşallah!

Kalın sağlıcakla.