Dost acı söyler ama doğru söylermiş. Dost yerigeldiğinde, dost bildiklerini karşısına alıp, yanlış yolda olduğunu çekinmedenanlatır, dinleyende eyvallah! Dermiş.

Hatırlayın, bizim çocukluğumuzda komşunun çocuklarınıkendi çocuğumuz gibi korurduk.

Şimdi ki zamanda mi? Hiç o konuya girmeyelim, çünküfarklı değerlendirilir..

Gerçi çağımız da dostuklar azaldı, dostlar da değişti.

Şimdiki‘dostlar’ sanal, dolayısı ile dostluklarda naylon oldu…

Kimse kimsenin elinden tutmaz oldu, kapı komşumuzunhalini soramaz olduk…

Akraba ziyaretleri azaldı!

Haset diz boyu.

Ameller güdük.

Çokları şimdiden ‘nefsi nefsi ‘ diyor.

İkramlar, hep bana hep bana…

Dedim ya dahasına girmeyeyim…

 

ANNE VE BABALAR

Eskiden anneler çocuklarını kaşları gözleriyle eğitir, babalaroğullarına yaşayışları ile rehberlik eder, model olur, öğüt verir, yerigeldiğinde hatalı iseniz kulak çekilirdi, doğru şu, yanlış şu denilirdi. Onlarilk öğretmenlerimiz olup, bize model olurlardı. Bu nedenle de atalarımız: “KızAnadan Öğrenir Sofra düzmeyi, Oğlan Babadan Öğrenir Sohbet Gezmeyi veya"Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofradonatmasını!"derlerdi.

Şimdi çocuklarherşeyi sosyal medya ya da televizyonlardaki dizi kahramanlarından öğreniyor.Çünkü, ‘terbiye’ ve güzel ahlak gibi değerlere puan ya da not verilmeyen birçağda yaşıyoruz.

Sonra diğer büyükler ve akrabalarda çocukların biryanlışını görse, düzeltmek için gayret gösterirdi. Şimdi kimse bir diğerininçocuğuna karışmıyor, karıştırılmıyor…

Hani derler ya ‘er dayıya, kız bibiye çekermiş’. İşte tümbu atasözlerinin bir karşılığı olduğu için böyle denirmiş.

Dedim ya dahasına girmeyeyim.

Ama girmek vesusmamak gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü bir Müslüman’ın ilk göreviiyiliği(doğruları) emretmek, yanlışlıklar karşısında susmamak ve direnmek veinsanları o yanlıştan döndürmesi sağlamaktır

 

DEĞERLERİMİZE DÖNMEK GEREK

Yapabilir miyiz? Biraz zor görünüyor ama tekrar kendikültürel ve dini değerlerimize dönmemiz kaçınılmaz görünüyor.

Çünkü toplum bir yandan hızla bozuluyor, bir kesimde isediriliş sancıları yaşanıyor. Tabi bozulmuş(kendi değerleriyle kavgalı)toplumların tekrar aslına dönüşü zor!

Nereden başlasak? Hep yazarım, bizi kültürümüzlevurdular. Batılı değerlere yönlendirdiler, bilerek ve isteyerek.

Batının güzel değerlerine karşı değilim, doğru da olmaz.Batının güzelliklerini(bize uyan) alabiliriz ama biz böyle yapmadık. BilgiMüslümanın yitiğidir, bilgi topluma olmamız gerekirken, tüketim çılgını olduk.Oysa onlar gibi kitap okuyup, kendi değerlerimizle yücelebilirdik. Avrupalıürettir, biz tükettik!

Dedim ya dahasına girmeyeyim.

İşin özü şu; her toplum kendi kültürel değerleri ileyaşamlarını sürdürürler, taklit ile bir yere varılmaz. Derler ya ‘Aslı hu,nesli hu!

Kardeşim bizler batılı ya da doğulu gibi olmak zorundadeğiliz, kendimiz gibi olalım.

Dedem Oğuz, Türkmeniz elhamdürillah hem de Müslümanız.  Asırlarca cihan imparatorluğu kurmuşuz, alemeadalet dağıtmışız.

Öyleyse biz aslımıza rücu etmeli, kendi kültüreldeğerlerimize yeniden sarılmalıyız.

Daha da özeti Efendimiz(sav) gibi bir hayat yaşamalayız,en azından gayreti içinde olmalıyız. Bu nedenle de iğneyi kendimize, çuvaldızıbaşkalarına batırmamız gerekiyor.

Peki kalın sağlıcakla.