İnsanya göründüğü gibi olmalı ya da olduğu gibi görünmeli!  Böyle öğrendik ama, önü yeşil arkası kızılolanlar var. Eşeğini boyayıp satanlar hiç de azınlıkta değil. İşte piyasalarındurumu, zam zam..

Haksızlıkkarşısında susanlar var yalakalar, yalancılar, rantçılar vb. Sizinanlayacağınız etiket anarşisi sürüyor….

Şunuhemen yazımın başında ifade etmek istiyorum. İki yanlıştan, bir doğru çıkartmaya çalışanlar boşuna çaba sarfediyorlar. Er veya geç mutlaka yanlışta ısrar edenler, yanlışın peşindekoşanlar yanıldıklarını mutlaka göreceklerdir!  Mazlumun ahı yerde kalmaz ve  haramınbinası da olmaz,

Evet,evet yanlışların birleşip, doğru elde edildiği görülmüş şey değildir, bir insandoğru işler yaptığında, doğru sonuçlar elde eder. Pisliğin içerisinde veyayanındaysa mutlaka o pislikten üzerine sıçrar veya içinde boğulur. Su testisi de su yolunda kırılır!Bu konuya niye girdim? Açayım.

Hepimizneyin doğru, neyin yanlış olduğunu biliriz. Biliriz ama emrolunduğumuz gibidost doğru olmak yerine,(iman zafiyetinden olsa gerekolmadık hileler peşindekoşarız.

Birincigurup cahiller, ikinci gurup ise bilerek rant peşinde koşanlar, Birinci kısımiçin ‘cahildir’ der uzak durup kurtuluruz; öğrenirse sorun çözülür deyip birtarafa çıkarız ama bilerek yanlışta ısrar edenlere çok tehlikelidirler. İşte bugünkü yazımızda bu tipleri ele almak istiyorum

 

DOĞRULAR

İnsanlariçin, Cenabı Allah kitaplar ve peygamberler göndermiş. Başta kutsal kitabımızKur’an-i Kerim ve Efendimiz bizlere neyin doğru, neyin yanlış olduğunu teorikve pratik olarak anlatmış. Bu manada İslam orta yol anlamına da gelir…

Örnekverelim, yalan söylemek, aşırıya gitmek, zamanı boşa harcamak, zina yapmak,israf etmek, tembellik v.s bizim dinimizde yasaklanmışlar.  Çalışmak, adil olmak,kötülüklerle mücadeleetmek, iyilerden olmak, sabırlı olmak v.s zorunlu kılınmıştır. Yapanlara sevapverilmiş.(ahiret haşlığı)

Pekibütün bu doğrular ve yanlışları bilmemize rağmen niye yapmakta ısrar ederiz? Elcevap. Birinci kesim yani cahil olanlar, kendi dininin emir ve yasaklarını.Yasalarda yazılı olan kanunları bilmedikleri için yanlış yapabilirler. Amabunlar masum da değildir. Çünkü herkes ait olduğu toplumun kurallarını ve dinikuralları bilmek zorundadır. 

Diğerbir  kesim ise çok tehlikelidir, herşeybeklenir bu tiplerden.  Cenabı-ı Allahbunların tanımını yaparken; “Onlar üzerlerinde kitap yüklü eşekler gibidir!”benzetmesi yapar.

Budurumu ilahiyatçılar açıklarken, cahillik ve nefisle mücadele etmemeye bağlar,bir de şeytan ve arkadaşlarını yazar çizerler…

Birazdaha açalım bu konuyu.

 

ŞEYTANBUNUN NERESİNDE?

Pazargünü sosyal medya da bir paylaşım dikkatimi çekti, bende paylaştım. DirilişPostası yazarlarından Fatih Duman: “Birşeyler eksik bu kadar cami var, bir o kadar iman, vaiz ve ilahiyatçı. Sonrasayısız İmam Hatip, binlerece öğretmen, vakıflar…

Ama sokaklar Avrupa, beyinleroryantalist, ahlakımız haram-ucuz, helal zor. Müslümanlar garip, velhasılbirşeyler eksik!” diyor. O paylaşıma şöyle bir katkı yaptım.

“OKUDUĞUMUZ KUR'ANI ANLAMIYORUZ, ANLATMIYORLAR,ANLAYANLAR İSE YAŞAMIYOR, YAŞAYANLAR İSE ALLAH İÇİN YAPMIYOR,(Yapanları tenzihediyorum)

MESELE ÇÖZÜMSÜZ DEĞİL, YENİDEN KUR'AN İLEARAMIZDAKİ DUVARLARI YIKMALIYIZ. (Ne olur, kıldığmız namazdaki sureleri imamlarkısaca açıklasalar. Olmuyorsa cami girişine yazsalar)Yanidin görevlileri ile biz öğretmenler bu işte büyük vebal sahibiyiz. Bu konuyudefalarca yazdım, yazmaya da devam edeceğim.

Bilmek gerek  şeytan ile nefsimiz bu meselenin neresinde?

El cevap. “Şeytan fazla mesaiyapmaktan hoşlanır. Nefsimize bir taht kurmuş, baş köşesinden ayrılmaz!

Peki vicdanımız ne yapar?

Yoksa, duvara mı astık adaleti vesağduyuyu?

Kendimize iğneyi batırmak gerekmiyor mu?

Pekikalın sağlıcakla.