Uzun zamandır bu konuda bir yazı kaleme almak istemiştim ancak erteliyordum. Önceki gün Fırat Görgel evladımızın 4 günlük bebeği Rahmeti Rahman’a kavuşunca, evlat imtihanı konusunu yazmak artık bize‘vacip’ oldu!

Öncelikle Görgel ailesine taziyelerini iletiyorum. Rab’bim sabırlarını artırsın inşallah!

Bilirsiniz Allah Resulü(sav) de biricik oğlu İbrahim’i çok küçük yaşta kaybetti. Cenazesinde ağladı, sordular neden ağladığını, evlat acısı kolay değil, dedi.

Evet evlat açısı hiç kolay değil ve ancak çekenler bilir, çünkü ateş düştüğü yeri yakar ama çevresini de özellikle dostlarını da yakar. Bizde bu vesile ile Fırat kardeşimizin acılarını tekrar tekrar paylaşıyoruz.

Evet anne ve babalık zor! Çünkü evlat tam bir imtihandır. Kur’an da, bu açıkca ifade eden Rab’bimiz: “ Eşlerimizin ve çocuklarımızın birer imtihan vesilesi olduğunu anlatıyor.

Öyle bir imtihan ki, varlığı bir dert, yokluğu da…

Tanıdığım bir arkadaşım, çocukları olmadığı için yarım yaşadığını, bir tarafının kırık olduğunu uzun uzun anlatmıştı. Yani Cenab-ı Allah kimseyi çocuksuzda bırakmasın!

ALLAH ACILARINI GÖSTERMESİN

Evet Rab’bim kimseye evlat acısı vermesin dedik ama imtihan olduğu için de veriyor işte. Örneğin, şehitlerimiz oluyor. Sonra engelli yavruları olanlar var.  Uyuşturucu bağımlısı olanlar hangisini saysam, annelerin yaralarını deşelemiş olurum…

Peki bu imtihanın sırrı nedir?

Önce küçük yavrularımın vefatı konusuna değinmek istiyorum. Efendimiz bir hadisinde şöyle buyururlar: “Bir çocuk ölünce, Allahü teâlâ, bildiği halde, meleklerine sorar:

- Kulumun çocuğunu aldınız, kalbinin meyvesini kopardınız. Peki kulum buna ne dedi?

- Ya Rabbi, hamd edip teslimiyet gösterdi.

- O kuluma Cennette bir ev yapıp, adını da, “Hamd evi” koyun!) [Tirmizi]

Kıyamette Allahü teâlâ, müminlerin çocukları için, (Bunları Cennete götürün) buyurur. Melekler, çocukların Cennete girmesini söylerler. Çocuklar, (Ana-babamız hani?) derler. Melekler, (Onlar sizin gibi günahsız değildir. Görülecek hesapları var) derler. Çocuklar ağlaşır, (Ana-babamızı almadan girmeyiz) derler. Cenab-ı Hak, çocuklara buyurur ki: (Ey yavrular, haydi gidin, ana-babanızı da alıp Cennete girin!) [Nesai]

NEDEN Mİ?

“İnsanlara dert, bela, musibet birkaç bakımdan gelir diyor, alimler. Bunlardan biri işlediğimiz günahlar sebebiyledir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Belaların gelmesine sebep günah işlemektir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Size gelen musibet, işlediğiniz [günahlar] yüzündendir.) [Şura 30]

(Bir millet, kendini bozmadıkça, Allah onların hallerini değiştirmez.) [Rad 11]

Bela, hastalık ve musibetler, günahların kefareti [affolması] için gelir. Dünyada musibetlere maruz kalıp da güzelce sabreden kimse, ahirete günahsız gider.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Her musibet, affedilecek bir günah için gelir.) [Ebu Nuaym]

“Mümine gelen her sıkıntı, günahlarına kefaret olur.” [Buhari]

İnsan kendisine gelen beladan hoşlanmaz. Halbuki günahları affolacak ve güzel sabrederse ahirette büyük nimetlere kavuşacaktır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki: (Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]

Cennette yüksek derecelere kavuşması için mümine musibet gelir. Bunun için Peygamberlere çok bela gelmiştir. Özellikle mü’minlere cenabı Allah bazı imtihanlara tabi tutar ki, kendisini unutmayalım diye! Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: “Nimete kavuşması için insana musibet gelir.” [Buhari]

Demek ki belanın en şiddetlisi, Allahü teâlânın çok sevdiği kimselere geliyor. Belalara sabır, sıddıkların derecesidir. Peygamber efendimiz, kendisine gelecek musibetlere karşı dayanma gücü vermesi için Allahü teâlâya dua ederdi.

Bu vesile ile evlat imtihanı olanlara hep birlikte dua edelim…