Mübarek üç aylar girdi, öncelikli tüm okuyucularımın üç aylarını kutlar, bu günlerin ülkemize huzur ve barış getirmesini Rabbimden dilerim. Kur’an da üç tip insandan bahseder Mevlamız. Müminler, Kafirler ve Münafıklar. Yani Allah’a iman edenler, kesinlikle inanmayanlar bir diğeri de inanmış gibi görünenler. Kendim bu güne kadar kafir olan bir kişi ile muhatap oldum. İsminin gereği yok,yerel bir gazetede yazıyordu, bizden yaşlıydı, uzun uzun konuştuk, Allah’ın varlığına dilim döndüğü kadar anlattım ama ikna olmadı. Mevzuu uzun bana enteresen bir cevap verdi. “Bende biliyorum Allah var, var ama kabul edersem namaz kılacağım, oruç tutacağım, zekat vereceğim, günahlardan kaçınacağım, işin doğrusu bu da işimi gelmiyor” demişti. Öldü gitti, şimdi var mı yok mu orada görüyordur! Bunu yazarken, Hz. Ali(ra) başından geçen bir hadiseyi de size nakledeyim. Ali Efendimizin yanına bir inançsız insan gelir; “ Ya Ali, her gün namaz kılıyorsun, cihada koşuyorsun, sıcaklarda oruç tutuyorsun, Yani Allah’ı(cc) var mı ki, onu gördün mü ki bunları yapıyorsun?”Diye sorar. Hz. Ali biraz düşünür, hafikaten yoksa der(haşa), sonra adama döner ya varsa? Diye sorar. Biz ya varsa demiyoruz. Elhamdürillah, O’na iman ediyoruz. Zaten insan sadece kendisindeki mükemmelliğe kafa yorsa, Allah’ın varlığını ve birliğini anlar. Geçtiğimiz günlerde bu konuda Dr. Ali Taşçı’da güzel bir yazı kaleme aldı. “Necip Fazıl, yakın arkadaşı ressam Abidin Dino’ya: “Abidin, niçin inanmıyorsun? İnansana!” deyince, Abidin Dino’nun verdiği cevap hem çok derin ve hem de yürek paralayıcıdır: “
Necip, inan demek kolay; ama bir inanırsam, başımı ölene dek secdeden kaldıramam! Buna da cesaretim yok!” Eskiden inanmayanların bile cins kafa yapıları vardı ve sizi düşünceye sevk ediyorlardı. Şimdi inkârın da cılkını çıkardılar. İNANMAK İÇİN BİR ÇOK SEBEP VAR İKEN İnsan çok enteresen bir varlık. Hem ağır hem hafif olabiliyor. Bütün zıtlıkları kendinde görülebilir. Hayvandan aşağı olanlar olduğu gibi meleklerden üstün olanlarda var. Biraz tefekkür edenler, Rabbimizin lutfuyla, onun varlığına şahitlik edeceklerdir. Hava, su, bitkiler, gezenler, yağmur, mevsimler özetle herşey onun varlığına delalettir. Koskoca kainat kitabı O’nu anlatır. İnanmayanlara Taşçı şöyle soruyor; “Be yavrum, hangi düşünce evrelerinden geçerek inançsızlığı seçtin? Çilesini çektin mi düşüncenin? Beynin kanar gibi zonkladı mı hiç? Varlığınla baş başa kalıp günlerce, aylarca hatta yıllarca ve belki bir ömür cedelleştin mi, beynini kemiren kezzap yüklü düşüncelerle! Beynindeki kaç kelimeyle inkâr ediyorsun;sözcükleri ateşleyip, sözlükleri tutuşturdun mu? Existansialisme, varoluşçu felsefenin beyni alevlenmiş kurucularından J. Paul Sartre, düşüncenin Everest Tepesi’ne çıkarak “hayat abestir” demişti. Senin sesini ne tepelerden duyabiliyorum, ne vadilerden. Sen çığırtkan bile olamadın; önündeki üç beş nevalenin adını sayabilecek kadar kelimelerin yok. Senden duyduklarım boşluğun sesidir ve o ses yürek paralayıcıdır. Aslında sen düşüncenin değil, günah işlemenin şampiyonluğuna soyunmuşsun. Kolayını seçtin, sana yakışan da zaten buydu; çünkü kanatabilecek bir beyinden de yoksunsun. Senin yaptığını hayvanlar da yapıyor, farkın ne onlardan? Güya özgürlük savaşçısısın! Gülerler adama; senin özgürlük dediğin şey, özünü tıkıyor, onun da farkında değilsin. Notalara karşı çıkıyorsun güya, özgürlük adına, bağlayıcılıktır diye. Sesinin boğuk ve eşek anırmasına benzeyişi bundandır. Bilmem bilir misin, “Seslerin en çirkini eşek sesidir.” Neden mi? Çünkü eşek, işkembesi boşalınca ve şehvete gelince anırır. Evet, notalar sınırlıdır, ama makamlar sınırsız. Her bestenin bir nota dizisi yok mudur? Öyle olmasa idi ona müzik eseri denilebilir miydi? Sen kendine bir bak, kimin bestesisin? Beste olmadığını mı söylüyorsun? Sesin kulakları tırmalıyor, haberin var mı?” Açıkta inanmayanların yanında bir de inanmış gibi görünenler var yani münafıklar. Münafık kafirden daha ehvendir. Çünkü biri açıktan ben buyum diyor, diğeri sizdenmiş gibi davranıyor. Allah inançsızlardan da inanmış gibi görünenlerin şerlerinden bizleri korusun. Kalın sağlıcakla.