Nedense bilmem, Hz. İsmail ve Babası İbrahim(as) arasında geçen hikayeyi dinlemek çok hoşuma gider. Hele annesine şeytanın gelip, "Bak kocan oğlunu kurban edecek, biricik yavrunun ölmesine nasıl müsade edersin? Dediğinde Hacer annemizin, bunu Allah mı? İstemiş, eğer O(cc) istemiş ise, oğlumda herşeyimde ona kurban olsun demesi beni hep duygulandırmıştır. İhlaslı biri bu hikaye anlatacak, sizde gözü yaşlı dinleyeceksiniz... Allah Allah ne kadar güzel olur! Hz. İsmail(as) dedimde o mübarek peygamberin hayatını kısaca paylaşmak isterim sizlerle: " Hz.İbrahim ve Hacer’in çocuğu olan Hz.İsmail peygamberdir. Kuran’da çeşitli yerlerde adı geçen İsmail’den babası Hz.İbrahim ve kardeşi Hz.İshak ile birlikte de söz edilir.Aynı zamanda Hz.Muhammed’in kabilesi olan Kurayş kabilesinin de atası sayılır. İsmail,İshak’ın ağabeyidir. Hz. İbrahim daha önce,Sara ile evlidir ancak Sara’nın çocuğu olmamıştır. Mısır’da bulundukları dönemde Hz.İbrahim’e Sare, Hacer adında bir cariye armağan eder. Sara,Hacerden doğma İsmail dünyaya gelince onu kıskanmaya başlar. Bunu İbrahim peygambere söyler O’da İsmail ile annesini çöle bırakır. Hacca gidenler bilir, şimdiki Zemzem Kuyusunun olduğu yerdir burası… Hz.İbrahim Hacer’e sadece bir testi su ve bir ekmek verir. Zemzem suyunun çıkışının hikayesini bildiğiniz için uzatmayacağım. Çölden çıkan zemzem suyu sayesinde hayatını devam ettirebilen İsmail ve annesi, sonra babasıyla yeniden buluşur ve birlikte Kabe’yi yaparlar… Babasının ardından İsmail’e de peygamberlik verilir ve İbrahim’in dinini insanlara anlatmakla görevlendirir. İsmail Kabe yakınlarındaki Curhum kabilesinden bir kızla evlenir ancak bir süre sonra boşanırlar ve aynı kabileden başka bir kızla evlenir. İkinci evliliğinden 12 oğlu olur. İsmail,Adnan’ın soyundan gelen kabilelerin ve Araplaşan kavimlerin atası olarak görülür. Kurban olayında da büyük rolü vardır. KURBAN, ŞEYTAN VE İSMAİL Rabbim nasip etti, bu olayların geçtiği yerleri gördük. Allah’ım(cc) görmeyenlere de defalarca nasip etsin, defalarca diyorum o mübarek beldelere doyum olmuyor. Bunu ancak orasının tadını alanlar bilir. Zaten bu nedenle insanlar her yıl o kutsal topraklara gitmek ister. Şu anda Kabe tıktım tıklım dolu. İnsanlar Kabe İmam’ının namazda “Allah-u Ekber” demesiyle topluca secdeyi gidiyor, topluca selam veriyor. Ancak, şimdiki müslümanlar, İsmail gibi Allah’a kurban olma ihlası ve samimiyetinde olmadıkları için, kafir, Ortadoğu’daki müslümanları kullanarak gelip içimize hançer sokuyor. Milyonlarca müslüman topraklarını terk etmiş, fitnenin kurbanı olmuşlardır. Biz müslümanlar ise şu Kurban Bayramını kutlarken, bu bayramın anlam ve önemini tefekkür ederek, birlik ruhunda birleşmediğimiz için acılar ve gözyaşı içinde bayram yapmaya hazırlanıyoruz. Acaba bu bayram bizim hakkımız mı? Çok ama çok düşünmemiz gerek! CANIM KURBAN OLSUN SENİN YOLUNA Müslümanlar, Canım Kurban Olsun Senin yoluna derken acaba gerçekten Allah yolunda kurban olmaya hazır mı? Elbette hazır olanlar vardır, ancak kaçımız bu ihlasa sahibiz. Diyeceğim şu ki, toplum olarak. Allah yolunda hepimiz bir İsmail olabilmeliyiz. İsmail olmak, Kur’an yolunda, Efendimizin(sav)izinde bir hayat yaşamakla mümkün olacaktır. Ahmet Doğan İlbey kardeşim, bu bağlamda ele aldığı yazısının girişinde der ki; “Herkes İsmail olmalı bugün. Her çocuk İsmail karakteriyle büyümeli. Kalpsiz ve kirli dünyayı İsmail’den nesiller arındırmalı bir daha… Böyle bir İsmail sevdasındandır ki, şair Kadir Turan gibi yüreğinden kopup gelen bir aşkla “Ben İsmail doğmuşum, bana İbrahim sensin” diyenleri arıyorum. Hz. İbrahim’e itaat edecek, soğumuş imanımızı ateşleyecek ve ruhumuzu şahlandıracak İsmaillerin doğmasını bekliyorum…” Evet, şu Kurban Bayramı arfesinde becerebilir miyiz bilmiyorum, dilimizden düşürmediğimiz “Kurban olayım!” sözünü kalbimize atmayı, gerçekten İsmail gibi, Allah istemişse kurban olmaya hazırım” diyebilmeyi. “ Yarabbi bizlere gerçek Kurban Bayramlarını nasip et!” “Yarabbi, yaşamım da, ölümümde, senin için diyebilmeyi” Amin, amin, amin Kalın sağlıcakla.