Okumak, insana doğru bakış açısı kazandırıyor, bilgieksikliğinizi gideriyorsunuz, doğru bilgiler birikiyor, sonra bu birikimler iletoplumu doğruya yönlendirebiliyorsunuz….
Tabi okuyacağınız eseri ve yazarı doğru seçmenizgerekiyor. Çünkü her kitap yazarı kendi perspektifinden olaylara yaklaşır.Kiminin derinliği vardır, kimisi beş para etmez bilgilerle sizi meşgul eder.
Bu durum konferans, film, tiyatro gibi kültürel faaliyetleriçinde geçerlidir. Bu güne kadar binlerce konferans dinledim. Bir kısmının içiboştu. İnanın iki saat dinleyip, tek haberlik bir tespit bulamadığımkonuşmacılar gördüm.
Sıkılıyorsunuz da….
Ancak kitabını ya da makalesini başladığınızda elinizdendüşürmek istemediğiniz yazarlar da var. İşte bugün, sizi Mehmet Doğan, kardeşimizin son dönemgençlerine yönelik yaptığı bir tespiti yazarak yazım gelişme bölümü ile başbaşa bırakmak istiyorum. Der ki: “ Hedefsiz, yorgun, bitkin, seküler, maddideğerler etrafında birleşen insan yığını oluştu. Başta televizyon ve kitleiletişim araçları bu “arsız, edepsiz ve ahlâksız savaşın” sürdürücüleridurumundalar. Gün geçmiyor ki görsel ve yazılı basına yansıyan en az beş altıtaciz, tecavüz ve aldatma sebebiyle kadın ya da erkek hayatını kaybetmişolmasın. Ne zaman iman, edep, hayâ ve ahlâktan bahsetseniz, hemen karşınızaçıkıp; “Dekolteme dokunma”, “Çıplaklığım seni ilgilendirmez”, “kürtajımakarışma” , “kıyafetime, şortuma, hayat tarzıma, tercihlerime karışma.” Ne zamanyakışıksız bir durum olsa atılan sloganlar bunlar.
MANEVİYATTAN UZAK
Mehmet ağabey devam ediyor: “Allah’ı, Kuran’ı vePeygamber’ini dışlayan, ilimle, irfan ve ahlâkın arasını açan bir paradigma,Freud ve Darvin’e dost oldu. Hadi bakalım özgürce, çırılçıplak sahnelerde,sokaklarda, podyumlarda rahatça koşturun. Birbirinize rahatça saldırın…
İçki, kumar, bonzai ve âlemlerde sınır tanımayın.Özgürleşiyorum derken köleleşen beyinler. Kendilerini hayvanlar gibi yaşamayaadamış bir ömür. Sabahleyin yolda yürürken en az dört beş kişi iki büklüm birağaç veya duvarın dibine sızmış gencecik yavrular…
İşte yılların birikimi olan düzensizliğin,niteliksizliğin, disiplinsizliğin ve ahlâksızlığın çocuklarımızı sürükleyipgetirdiği manzara bu. ..(29.12.2017 İstikamet Üzere Olmak)
NEDEN?
Evet, bu kardeşimiz bir tespit yapmış. Aslında, bize görenegatif bir yaşam süren insanların hayatının fotoğrafını çekmiş bu kardeşimiz.
Bu yazıyı kaleme alırken, yine aynı tarihte TRT Haber’deCoşkun Aral ve Fuat Kozluklu’yla, Haberciler Mutfağa girerse programınısunuyordu.
Sohbet öyle koyulaşmıştı ki, tecrübeli programcı; “ Bugün öyle bir hale geldik ki, at etini askerimize satan ahlaksızlar var.Korkarım bunlar çoğalırsa, bize insan eti bile satarlar!” şeklinde acı birkonuşma yaptı.
Diyeceğim şu ki, Türkiye evet eskiye göre maddi birgelişme gösterdi ancak maneviyat boşluğumuz gidere artıyor.
Gençlik yanlış yöne koşuyor, istikameti yok. Bilinçsiz veşuursuz…
Sebep ortada, sistem yanlış mamul üretiyor. …
Bu konuya defalarca yazdım, bir fabrika sahibi ürettiğimallar özürlü çıksa ne yapar, derhal sistemi değiştirir.
Bu sistem değişmeli.
İnsan iki kanatlı kuş misali, maddi ilimler ve maneviilimlerle birlikte donatılmaz ise, yukarıdaki acı tablo ile karşılaşırız.
Ancak ben umutsuz değilim, çünkü diğer yanda da ahlaklıbir nesil yetişiyor. Fakta terazi, negatifi gösteriyor.
Bunu nereden anlıyoruz, hastaneler ve hapishanelerçoğalıyor, suç oranları artıyor….
Bilmem meseleyi anlatabildim mi? Dost acı söyler ancakdoğru söyler.
Kalın sağlıcakla.