Temizlik insana yakışır, burada bahsettiğim temizlik tabiki sadece bedensel temizlik değil, aynı zamanda kalp temizliğidir. Peki,insanın kalbini bilmemiz mümkün olmadığına göre, kalbi temiz insanları neredenanlarız. Bence edepli oluşundan ve muamelesinin düzgün oluşundandır…

“Osmanlı gerileme devrinden önce dergâhlar edepmektepleri, medreseler üniversite idi. Bu eğitim kurumlarında hangi kademedeolunursa olunsun her dersin vazgeçilmez ilk maddesi edep diye anlatırlar. Dergâhlarınkapısında kocaman bir levha olur, üzerinde ‘ Edep Yahu ‘ yazarmış.

Okumuşsunuzdur,  ŞairNâbî, Sultan 4. Mehmed döneminde hacca gitmek üzere bir kısım devlet erkânıylabirlikte yola çıkar. Kafile Medine-i Münevvere’ye yaklaşmıştır.

Vakit gecedir. Resûlullah (sas) Efendimiz’e bir an önceulaşma özlemiyle Nâbî’nin gözüne uyku girmemiştir. Fakat kafiledeki bir paşa,hem de ayaklarını kıbleye doğru uzatmış, uyumaktadır.

Hz. Peygamber’in (sas) beldesinde, edebe aykırı böyle birgaflet hâlini bir türlü hazmedemeyen ve çok üzülen Nâbî, içinden gelen birilhamla kasidesini bir anda irticalen söyleyiverir. Kafile şafak vakti Medine-iMünevvere’ye girmektedir.

Ravza-i Mutahhara’nın minarelerinden sabah ezanıokunmaktadır. Müezzin, ezanın ardından Türkçe bir kaside okumaya başlar. Nâbî,dikkat eder, okunan kendi şiiridir. Hemen minarenin kapısına koşar. Müezzine,“Allah aşkına, okuduğun bu kasideyi nereden öğrendin?” der. Müezzin şöyle cevapverir: “Bu gece rüyamda Efendimiz’i (sas) gördüm, bana dedi ki: ‘Ya müezzinkalk yatma. Benim ümmetimden bana âşık bir zât benim kabrimi ziyarete geliyor.Muhabbetinden benim için şu kasideyi söylemiştir. İşte bu cümlelerle minaredenonu istikbal et.’ dedi.

Ben de hemen kalktım. Abdest aldım. Peygamberimiziniltifatına mazhar olan âşık acaba kimdir diye düşünerek minareye koştum.Öğretildiği gibi okudum.”

Nâbî, “Ümmetimden mi dedi?” diyerek sevincinden oracığabayılıp düşer.

İşte o kaside;

Sakın terk-iedebden kûy-ı Mahbûb-i Hudâ’dır bu

Nazargâh-i ilâhidir, Makam-ı Mustafâ’dır bu

Felekde mâh-i nev, Bâbüsselâm’ın sîne-çâkıdır

Bunun kandili Cevzâ, matla’-i ziyâdır

Habib-i Kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette

Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.

Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil

Amâdan açdı mevcûdât düş çeşmin tûtiyâdır bu.

Muraât-ı edep şartıyla gir Nâbî bu dergâha

Metâf-ı Kudsiyandır cilvegâh-ı enbiyâdır bu

Yani der ki: Burası Allah’ın sevgilisinin beldesidir.Cenâb-ı Hakk’ın nazar buyurduğu, Ravza-i Nebî’dir. Bu gökteki yeni ay,Bâbüsselâm kapısının yüreği yanık âşığıdır. Ayın kandili Cevzâ yıldızı bileışığının nurunu ondan almaktadır. Burası, Allah (cc)’ın sevgilisinin ebedîistirahatgâhının, türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ıHakk’ın arşının bile üstündedir. Bu toprağın ziyâsından, yokluğun karanlıklarıortadan kalktı. Bütün yaratılmışların görmeyen gözleri açıldı, çünkü bu toprak,gözlere şifa veren sürmedir. Bu dergâhaedep ölçülerini gözeterek gir; çünkü burası meleklerin tavaf ettiği vepeygamberlerin tecelli ettiği bir yerdir.

EDEP, İMANDANDIR

Evet, edep imandandır. Kim ki, bir şey yapacağı zamanRabbini düşünüp, bu davranışımı Allah nasıl karşılar ya da toplum bu konuda nedüşünür diyerek doğru davranışlar yaparsa, bilin ki edeplidir.

Çünkü Hak ve halk katındaki yerimiz çok önemlidir. Bunedenle, cenaze namazlarından sonra, merhumu nasıl bilirdiniz? Diye sorar imamhatip. Halkın iyi bildiğini, Hak’da iyi bilirmiş. Diyeceğim şu ki, edep başataç edilmeli. Edilmeli de bu gün sokakların hali hiç de iç açmıyor, plajdanfarkı yok caddelerimizin.

Tabi insan önce kendinin sorumlu, sonra ailesinden veçevresinden; toplum olarak gördüğümüz her türlü edepsizliğe müdahale etmekdurumundayız. Tabi bunu yaparken de edepli olmalıyız. Yani iyiliği emredip,insanları kötülüklerden uzak tutmamız gerekiyor. Zira kötülük virüs gibi çabukyayılırken, iyilik öyle kolay yayılmıyor.

Rabbim, içinizden bir topluluk, daima iyiliği emretsin,ayeti bundan olsa gerek…

Kalın sağlıcakla.