İzin isteme adabı, büyük ve küçüğün görevidir. İslam'da bunun özel bir yeri bulunmaktadır.
Kur'an-ı Kerim çocuğu izin istemeye alıştırmış, ana babanın bunu çocuğuna öğretmesini emretmiş, bu konuda aşamalı ve pedagojik bir yol izlemiştir.
Ergenlik döneminden önce çocuk, ana babanın evlilik hayatındaki üç uygunsuz vakitte kapıyı çalarak izin ister.
Bu vakitler, ana babanın (gecelik veya pijama gibi) özel kıyafetiyle bulunduğu uyku vakitleri; şafak öncesi, öğle vakti ve yatsı sonrasıdır.
Ergenlik öncesi izin adabı
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve hizmetçileriniz) ve sizden henüz buluğa ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler.
Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir.
Bunların dışında ne sizin için, ne de onlar için bir günah yoktur.
Yanınızda dolaşırlar, birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz.
Allah ayetleri size işte böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Ergenlik döneminde izin adabı
"Nihayet çocuk ergenliğe erişip mükellefiyet çağına girince, artık her zaman evde ve evin dışında kapalı bulduğu kapıyı çalarak izin istemekle emrolunur." Şu ayet bu noktaya işaret eder: "Çocuklarınız ergenliğe erdikleri zaman, kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler.
İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Efendimiz nasıl izin isterdi?
Resûlullah (sav) nasıl izin isterdi? Kapıyı çalan insanın aldığı vaziyet nasıl olmalıdır?
Kapıya yüzünü mü, sırtını mı yoksa sağ veya sol yanını mı çevirmelidir?
Bu soruya cevap vermek için şu hadisi zikredebiliriz.
Abdullah bin Büsr'un rivayetine göre Resûlullah (sav) izin istemek üzere kapıya geldiği zaman, yüzünü kapıya çevirmezdi. Sağ veya sol yanını çevirirdi.
Kendisine izin verilirse girer, aksi halde geri dönerdi.
Örnek peygamber çocuklardan izin istiyor:
Şüphesiz hak haktır; büyük küçük ayrımı yapmaz. Vasıf, statü ve unvanları ne olursa olsun, sünnete uymak herkesin görevidir. İşte ümmetin komutanı ve öğretmeni Peygamber (sav)...
Büyüklerin ve küçüklerin içinde, çocuğun hakkım bahis mevzu ederek onları irşat etmektedir.
Sehl bin Sâd (ra) anlatıyor: "Resulullah'a bir içecek getirilmişti, O da ondan içti.
Sağında bir çocuk, solunda da yaşlılar bulunuyordu.
Resulullah (sav) çocuğa: 'Bunlara vermeme bana müsaade eder misin?' dedi.
Çocuk: 'Hayır, vallahi ya Resulullah! Senden gelen nasibime hiçbir kimseyi tercih edemem!' dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) suyu ona verdi.
Komşuluk adabı
İslam şeriatında komşunun büyük hukuku vardır. Bu hukuk, İslam toplumunun bağlarını güçlendirmek için ortaya konulmuştur. Şüphesiz çocuğun, komşu çocuklarına karşı tatbik etmesi gereken adap ölçüleri bulunmaktadır.
Peygamber (sav), çocuklarını bunlara alıştırmaları için babalara tavsiyede bulunmuş, komşunun acı ve sıkıntılarına ilgi gösterilmesini ve herhangi bir şekilde ona eziyet edilmemesini öğütlemiştir. Söz konusu adap ölçülerinin başında çocuğun, yemek üzere eline bir yiyecek veya bir meyve alarak sokağa çıkmaması gelir.
Çünkü böyle yapmakla o, onu satın alamayabilecek veya maddi sıkıntı yüzünden o an için satın alma gücü olmayan komşunun çocuğunu öfkelendirmiş olmaktadır.
Böylece çocuk, sokakta değil evde yemeyi alışkanlık haline getirir.
Ayrıca bu davranış, çocuğun genel adap ve görgü kurallarına sarılmasına da katkıda bulunur.
Çocuğa hediye ver!
Amr bin Şuayb, Resûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Eğer bir meyve satın alırsan, (sokakta gördüğün) çocuğa (ondan) hediye olarak ver.
Şayet bunu yapmazsan gizlice onu eve götür. Çocuğun onu eline alarak komşu çocuğunu öfkelendirmek için dışarı çıkmasın!"
Müslümanların sarılarak uygulamaları halinde şu İslam adabı gerçekten ne kadar büyüktür! Allah bizi ve sizleri onu uygulamaya muvaffak kılsın!
Kalın Sağlıcakla…