Türk Medeni Kanunu 93. Yılı münasebetiyle Kahramanmaraş Baro Başkanlığı ve Türk Kadınlar Birliği tarafından, Kahramanmaraş Baro Başkanlığı Konferans Salonunda düzenlenen programa Kahramanmaraş Baro Başkanı. Sayın Av.Muhammed Burak Gül… Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı. Sayın Av. Sema Kendirci Uğurman. Kahramanmaraş Türk Kadınlar Birliği Şube Başkanı Sayın Nevhiz Erayman. Türk Kadınlar Birliği Birinci Delegesi. Sayın. Av. Fatoş Kaptanoğlu Esertaş. Kahramanmaraş Barosu Kadın Hakları Komisyon Başkanı. Sayın. Av. Nazlı Şeyma Kokulu. Dr. Öğretim üyesi. KSÜKAM Müdürü. Sayın Yekta Gezginç. Kıymetli katılımcıların iştirakleriyle gerçekleşti.
Katılımcılar üst düzey ve bilgi donanımlı olunca Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye’nin 2019 yılında Dünya’da ne konumda olduğu ve Türkiye’ de Kadının Yerinin ne konumda olduğu gözler önüne serildi. Türkiye’de kadın olmanın ne demek olduğunu ve panoramasını ortaya koyan nitelikte bir etkinlikti. Özellikle Sayın Av. Sema Kendirci Uğurman Hanımefendinin hukukçularımızın titiz çalışmaları ve Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk’ün kadına Seçme ve Seçilme hakkının verilmesi için Büyük Millet Meclisi’nde verdiği mücadele ve erkek hegemonyasının o aşamada nasıl karşı çıktığı, Cumhuriyet’in kadınlara hangi hakları kazandırdığı, kanunlarda kadın hakları ile ilgili yapılan düzenlemeleri ve özeti, istatistiki sonuçlar ve Türk kadının geldiği konum… Hukuki kazanımlar. Yüzünde gülümseme eksik olmayan Sayın Av.Fatoş Kaptanoğlu Esertaş Hanımefendinin Kanunlarda yapılan değişiklikleri kıymetli hukukçularımızın cansiperane çalışmaları ve engin tecrübeleri ile anlatması, etkinliğe katılan bütün katılımcıların özverili çalışmaları… Kahramanmaraş Türk Kadınlar Birliği Şube başkanı Sayın Nevhiz Erayman Hanımefendinin yoğun çalışmalarının yanı sıra bütün konuklar ile ilgilenmesi ve alakadar olması… O an! Türkiye’nin böyle güzel hukukçuları böyle güzel insanları yetiştirdiği için toplum içinde herhangi sıradan yaşayan bir birey olarak ülkem adına gururlandım. Bizim böyle güzel yetişmiş insanlarımız olduktan sonra inanınız bu ülkeyi dize getiremezler. Yüreğinize, gönlünüze sağlık… Ve…
Toplum ne demek? Tarihsel gelişme içinde, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir uygarlığı olan, yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını geliştirmek için işbirliği yapan insanların tümü… Bir arada yaşayan bireylerin oluşturduğu canlılar topluluğu.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi kadın –erkek ayrımı yapılmaksızın canlılar topluluğu deniliyor. Demek ki şu yeryüzünde yaşayan insan dediğimiz mahlûkatın, toplum nezdinde adı canlılar topluluğu… O zaman neden cinsiyet ayrımı yapılmaya devam ediliyor? Burada sadece erkek hegemonyası diye söylensek bile sadece ve sadece erkekleri suçlayarak, işin içinden çıkamayız. Erkekler, kadınlar üstünde nüfuzlarını kullanırken, haklarından haberdar olmayan kadınlar neden hiçbir şey yapmıyor? Kadın haklarını erkekler mi savunmak zorunda? Ben böyle söyleyince “kadın hakları için inanılmaz mücadele eden kadınlar var” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklısınız tabi ki var. Ama… Fakat… Lakin… Sayıları o kadar az ki… Kahramanmaraş Baro Başkanlığında düzenlenen bu Konferansta gönlüm isterdi ki salon tamamen dolu olsun. Bu sadece Kahramanmaraş’ta mı böyle? Hayır. Türkiye’nin birçok şehrinde böyle… Bir avuç kadın Türkiye’de Türk Kadınlarının haklarını savunmak için cansiperane bir şekilde emek harcıyorlar. Diğer kadınlar nerde? Haksızlığa uğrayan kadınların haklarını savunan bu fedakâr insanlar, her platformda kadın sorunlarını dile getiriyorlar. Üniversitelerimizde görev alan kadın sayısında eskiye oranla bir hayli artış olmuş. Fakat hâlâ 189 Üniversite de kadın Rektör oranı %5. miş. Bu demek oluyor ki üniversitelerimizden mezun olan kız çocuklarımız, zaman içerisinde Doçent, Profesör, olabiliyorlar ama rektör olamıyorlar. Demek ki biz hâlâ kadınlarımızı yönetici konumunda görmek istemiyoruz. Bu durum aklıma şöyle bir düşünceyi getiriyor. “Acaba biz kadınlarımıza güvenmiyor muyuz? Kadından iyi bir yönetici olamaz” diye mi, düşünüyoruz… O zaman da şöyle bir düşünce ortaya çıkıyor. Kadınlar üniversite okusunlar, doçent olsunlar, profesör olsunlar ama rektör olmasınlar. Asıl sorun Rektör olup olmamakta değil… Asıl sorun kadınlardan üst düzey yönetici konumunda insan olup olamayacağı düşüncesi... Şayet hâlâ bu düşünce yapısına sahipsek vay halimize…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Ey kahraman TÜRK kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklerde yükselmeye layıksın.” Açıkçası kadınları geride bırakan bir toplum çağdaşlaşamaz, uygarlaşamaz… Atatürk’ün bir sözünde ısrarla belirttiği gibi muasır medeniyet seviyesine de ulaşamaz. Ne zaman ki Türk Kadını, Türk erkeği ile cinsiyet ayrımı yapmaksızın birlikte hareket etmeye başlar, işte o zaman Türkiye, Atatürk’ün hayal ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşır. Kadınları yok sayan, kadınları aşağılayan ve küçük gören toplumlar baştan kaybeden toplumlardır.
Ve… Kadın denilince aklımıza ilk önce merhamet gelir. Neden? Çünkü Kadın merhametlidir de ondan. Neden merhametlidir? Anne olduğu için. O zaman merhametsiz erkeklere şöyle diyoruz. “Merhamet etmeyene merhamet edilmez…” Ve… Kadınlar konusunda dikkatli olun. Zülm etmeyin. Aşağılamayın. Küçük ve hakir görmeyin. Öldürmeyin… Saçı uzun aklı kısa demeyin diyoruz. Yok hâlâ biz kadınlar için “Saçı uzun aklı kısa demeye devam edeceğiz” diyorsanız inanınız tek başıma bir “KADIN HAREKETİ” başlatırım altından kalkamazsınız. Bunu yapabilirim. Ve… Hz. Hatice… İş hayatında en yüksek mertebeye gelmiş bir kadındı. Türk Kadını her türlü sorumluluğun üstesinden gelebilecek karaktere ve kişiliğe sahiptir. Kadınlar en alt makamlarda görev yapabileceği gibi en üst düzey makamlarda da görev alabilir ve yapabilirler. İnanınız Türk Kadının buna gücü yeter… Yazıyı Hz. Muhammed (s.a.v.) bir cümlesi ile bitiriyorum. “Utanmıyorsanız dilediğinizi yapabilirsiniz.” Ve… Hz. Muhammed. Veda Hutbesinden bir cümle… “Kadınlar konusunda sakınınız. Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız.” Benim bildiğim emanete hıyanet edilmez… Cinsiyet ayrımına HAYIR… Cinsiyetçiliğe HAYIR… Ayrıca kadınları incitmeyen ayrımcılık yapmayan erkekleri de tenzih ediyorum… Hak yenilmesin… Ne dersiniz! Günüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız.
Ve… En kısa zamanda dünyada yaşayan bütün kadınlar için “KADIN HAREKETİ Manifestosu” yazacağım.