Eskilere   göre    şu anda  ki   toplum   çok   bolluk   ve rahat   içerisinde    yaşamaktadır.  Şunu  da   peşinen   söyleyelim ;  Nimet   şükür  görmezse   elden   geri  gider. Bir  vatandaş  anlatıyor.  Ailede  dört  kişiyiz,  hepsi  de  çalışıyor.  Ayrı   ayrı   dördümüzün  de   arabası  var. Kız  kardeşimin  kişisel  bakımı ,  yazlık   ve  kışlık  evi  var.  Her  birimizin   daveti ,   tatili  ayrı.  Giyim  kuşam   masrafları,  araba   bakım  masrafları   falan  derken   bir  türlü   para   arttırıp   bir  birikim   yapamıyoruz.   Sanki   hepimiz   birer  tüketim   robotu  haline  geldik. Bereket  denilen  o  sihirli   kavaranı   bilmiyoruz,  çoktan   unuttuk. Annem   huzur  evinde   yaşadığı  halde ,  verdiğine   şükür   Allah’ım     demesi   sanki  bize  garip   geliyor. Niye dünkü   insanlar  bu günkü   insanlardan  daha  zor  şartlarda   yaşarken,  daha   mutlu  ve  huzurluydu  acaba  diye düşünmeden  edemiyorum.  Geleneklerimizde  ki   anne  tipi ,  çocuğuna  annelik  yapan , evin  işlerini  toparlayan ,  komşu  hanımları  ile  samimi  ilişkilerini  sürdüren,  akşama  kendi  zevkine  göre  yemek   hazırlayan,  evin  babası  da  sabahleyin  Allah  ısmarladık   deyip  evden   çıkan ,  akşam  eve  dönerken   evin  ihtiyaçlarını  alıp  getiren  yiğit  babalar   nerede  acaba  diye  düşünmeden  de  edemiyorum. Eskiden   çocuklar  dadı  veya  bakım  evinde   büyümüyordu.  Ailede  beraber  yaşayan  büyük  anne   ve  büyük   baba   yük  olmazdı. Üstelik   çocukların   bakım  ve  terbiyesi   de  onlara  aitti.  Böylece  çocuklar   kreş   ve  hazır  yiyeceklerden  de  uzak   oluyordu. Daha  saymakla  bitmeyen  masraflara    gerek   duyulmuyordu. Eve   dört   maaş   giriyor  ama,  bazen   cepte  beş  para  olmuyor. Komşuluk   ilişkileri  zaten   dibe  vurmuş. Aynı   apartmanda   oturanlar   bir   birini   tanımıyor. Konu böyle  uzayıp  gidiyor. Bende   diyorum  acaba  biz  sosyalleşiyormuyuz  yoksa  ilkelleşiyormuyuz? Eski  akraba  ilişkileri  yok,  komşu  ilişkileri  yok ,  komşunun  derdi  ile  dertlenme  zaten  unutulmuş. Hastalansa  kimsenin  haberi  yok. Hatta   ölse  bile    duyan  yok. Bize  ne  oldu   da   böyle  vurdum  duymaz  hale  geldik. Zaten  ölüme  bile   kanıksadık. Acımayı, üzülmeyi  unuttuk  o  da  normal   bir  hal  aldı.  Nerdeyse   ölüme   sevinecek   hale  geldik. Eskiden   bir  komşumuz  hasta   olsa  etrafında   dört  döner, acaba  ona  nasıl  bir  yardımımız   dokur  diye   telaşlanırdık.  Şimdi   ise  ölüme   bile  üzülmez   olduk. Ölümü  de  kanıksadık. Acaba  bu  bolluk   ortamı   başımızı  mı  döndürdü. Kendimizden   başkasını   göremez  olduk. Netice de  biz  eski   biz  değiliz. Ona  buna  özenti  bizi   bizden  aldı  başka  yerlere   savurdu. İnşallah  Rabbim  bizi  bir  musibetle  değil  de ,  aklımızı   başımıza  alıp  bir nasihatle   kendimize  gelmeyi  kısmet   eyleye. Ey  yolcu   nereye   bu yolculuk ?  Sonu  uçurum   bakma  bana   öyle  alık  alık. Kendine   gel   düşünceye  dal  ve irdele.  Acaba  biz   sosyalleşiyormuyuz    yoksa   ilkelleşiyormuyuz ?  Rabbül    alemine  emanet   olun. Biz  kendimiz  olmamız   dileklerimle.