İnanıyorum ki bu nesil şu yaşadığımız günleri hiç unutmayacaktır! Evet tıpkı bugünler de olduğu gibi gelecekte de böyle unutumadığımız bir o kadar önemli olaylar yaşayacığız!
Çünkü bizim başımıza ya da geçmişte yaşayan insanların başına gelenler, yarın da olacaktır. Ayette Cenab-ı Allah: “ Geçmişte yaşayan insanların başına gelenler, sizin başınıza da gelmediği sürece cennete mi gireceğinizi zannediyorsunuz!” buyurmakta.
Bu ne demek? Bizler biliyoruz ki dünya da yaşadığımız sıkıntılar günahlarımız bedelidir,( ya da imtihanımızdır) burada ne kadar fazla sıkıntı çekersek, cehennemden o kadar uzaklaşacağız anlamına gelir.
Şura Suresi(42/30). “Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.(Bununla beraber) Allah, (günahların) çoğunu affeder.”
Ebu Musa(ra) bu ayeti Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle tefsir ettiğini söyler(Kay. Günahların Fert ve Topluma Zararları s. 39) “ Başınıza gelen musibetler kendi ellerinizin kazandıkları yüzündendir. Allih ise günahlarızın çoğunu bağışlıyor”Demek ki bizim yaşadığımız sıkıntılara sebep olan günahlardan uzaklaşmamız gerekiyor.
PEKİ BUKADAR GÜNAKKAR İNKARCIYA NİYE BİRŞEY OLMAZ?
Bu soruya ben cevap vermeyeyim Hasan-ı Basri’ye böyle bir soru yönetmişler. O da kısaca sizin sıkıntılar öbür tarafa demiş. Aslında bu soruya Kur’an net olarak cevap verir: “ Taşkınlıkları, azgınlıkları içinde serseri dolaşmalarına mühlet veririz(Bakara 2/15)
“Sonra o küfredenler kendilerine zaman vermemizi sakın nefisleri için hayır zannetmesinler. Onları fırsat verişimiz ancah günahlarını artırmaları içindir”(Al-i İmran, 3/178)
Sonra yanındaki Müslüman ise: “Bende gece namazlarına kalkamıyorum neden acaba diye sormuş?
El cevap: “ Günahların seni bırakmıyor.” Sonra devam ediyor:
“Kul gündüzleyin gece ibadetine bağ olan günahlardan sakınmalı”(Suhreverdi, Avariful-Maarif 468)
Değerli dostlar insanız, günahlarımız vardır, kimse bundan beri değil. Ama günahlar yaygınlaşmamalı ve günah işlendikten sonra da derhal tövbe edilmeli. Büyükler böyle diyor, tabi tekrar yapmamalı…
Hasan Basri günahların sonuçlarını maddeler halinde yazmış.
Bir kaçanı paylaşıp, sonra neden bahtımızın rüzgarına katılmamak gerektiğini yazacağım:
Günah işleyen; Yaratanı kızdırı, şeytanı sevindirir.
Cennetten uzaklaşır, cehenneme yaklaşır ve melekleri üzer…
Evet, kalbimizi küçük kirlerlede olsa kirletmemek gerekiyor.
BİR YERDE DUR DEMEK GEREK!
Pazartesi günkü yazımdan sonra bazı okuyucularım aradı. Av. Kani Genç kardeşimiz de arayanlardan birisiydi, günahların artması konusunda, annelerin sorumluluğuna dikkat çekti. Yani din görevlileri, öğretmenler ve kısacası kendini yönetici olarak gören her insan mutlak üzerlerine düşen görevleri yapmalıdır, diyerek bu konuda televizyon dizilerinin olumsuz yönlerine işaret etti.
Evet, bir alışılmış sosyal yaşam var, sürüp gidiyor. Ama bu sosyal yaşam bize ne getirip götürdü, düşünmek gerek.
Belki yüzlerce yazdım, anneler çocuklarına mutlaka eğitim noktasında zaman ayırmalıdır. Cennet bunun için onların ayakları altına vermiştir. Babaları da bu konuda bir tarafa koyamayız, elbet onlarında sorumluluğu vardır. Hep birlikte, bahtımımız rüzgarına karşı durup, doğru yöne doğru bir yaşam mücadelesi vermeliyiz.
Yani Müslüman isek ki öyleyiz elhamdürillah, öyle ise Müslümanca bir yaşam sürmemiz gerekiyor. Zaten mutluluk böyle yakalanır.
Haramlardan uzaklaştıkça, biz helal daireye girer ve hakiki mutluluğu yakalarız. Unutmayalım ki, kalpler ancak Allah’ı zikir etmekle mutlu olur, huzur bulur.
Ama kapılıp gidersek bahtımızın rüzgarına, melekler üzer, şeytanı sevindiririz!
Peki kalın sağlıcakla.