Terör karın ağrımız dedik, doğu ve güneydoğuda şehit olan her insanımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz dedik, bunların arkasında derin güçlerin olduğunu artık gördük v.s "Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz" Böyle bir tespit yapan Bediüzzaman, bu sorunlarının çözümünü söylerken de, marifet yerine “ilim ve fen” kelimelerini, zaruret yerine “fakr” ve “ihtiyaç” kelimelerini, ittifak, uhuvvet, kardeşlik kelimelerini ihtilaf yerine, nifak, keşmekeş, adavet, husumet, düşmanlık kelimelerini fen ve sanat yerine, sa’y (çalışmak) vs. kelimelerini kullanır. Özetlersek, İslam dünyasının okumadığını, bilgi toplumu olamadığı ve birlik beraberliğini sağlayamadığını... Çözümünü de, ilim ve fenne yönelmek, vahdetimizi islam kardeşliği temelinde sağlamak ve çok çalışmak şeklinde anlatır. Peki terörü bu üç sorunun neresine koyacağız? Gelin bu sorunun cevabını birlikte arayalım. KURBAĞA BAKIN NE DEMİŞ Ormanda ses yarışması yapılıyormuş. Her hayvan kendince güzel sesler çıkartarak, yarışmayı kazanmayı hedefliyormuş. Bütün hayvanlar tek tek şarkı söylemiş, sıra kurbağaya gelince, “ Çok türki bilirem ama ağzıma su doli” demiş. Hikayenin uzununu dinlemek isteyenler belki vardır, pek fazla uzatmakta istemedim. Ama terör konusunu iyi bilenler bilir, sorun ve çözümü için farklı düşünenler olsada, dış mihraklı olduğu kesin. İngiltereden tutunda, Amerikaya… Almanya’dan tutunda İsrail’e… İran’dan tutunda, Rusya’ya varana kadar bütün dünya PKK terörünü destekliyor. Bu günlerde suskun duran İngiltere’yi de unutmayan. Çünkü dünyanın en fitne ülkesi, İngiltere’dir. Bakın daha dün ABD’nin IŞID sorumlusu PYD ile görüşüp, onlara destek verdi. Aslında biraz dikkatli olan insanımız, geleceğin kutbu olarak gördükleri ülkemizin gözünü bölgeden uzaklaştırması için, terörü karın ağrımız olarak planlandığını anlar. Dün, sağcılık-solculuk, alevilik-sünnilik vardı. Bugün Türk-Kürt ‘karşıtlığını’ kullanıyorlar. Sahi Lozan’da bize ne demişlerdi, sakın sınırlarınızın dışına çıkmayın, bölge ülkelerinin sorunlarıyla ilgilenmeyin, yani lider olmayın. ARTIMIZ VAR AMA Herkesin bildiği üzere, Kalvin Hıristiyan dünyasında ciddi bir reform yapmıştır. Alman Sosyolog Max Weber’in reddedilemeyen açıklamalarına göre, bugün kapitalizm diye ifade ettiğimiz Batı teknolojisi de varlığını Kalvin’e borçludur. Çünkü o, Batı hayatına üç temel fikir vermiş, bu fikirlerin hayata geçmesi ile Batıda ilim, fen ve teknoloji gelişmiştir. Açıklanması uzun kaçacak bu üç temel fikir şunlardır
: İlim, çalışmak ve zühd (dünyaya ehemmiyet vermemek). Weber yaptığı çalışmalarda ilmî ve teknik gelişmelerin, bütün Batı memleketlerinde, Kalvin’in yolunda giden protestan çevrelerde geliştiğini göstermiştir. İlim, insanı insan yapar, temiz bir toplum oluşturursunuz, güvenilir bir insan toplumu oluşturduğunuzda da, sosyal sorunlar azalır, kendi sorumluluğunu bilen insanlar üretime yönelir, üretir. Kur’an bir insan en az tükettiği kadar üretmelidir der. Bu farzdır, bu bilinçte insan yetiştirdiğinizde tembellik ve israf kalkar. Kuran, haksız yere kimseyi öldürmeyeceksiniz der, bu şuurda eğitim almış bir müslüman terörist olmaz. Uzatmayalım, işin aslı şu; “Bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Zira ecnebiler, fünun ve sanayi silâhıyla bizi istibdad-ı mânevileri altında eziyorlar. Biz de fen ve san’at silâhıyla İ’la-yı kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilaf-ı efkâra cihad edeceğiz.(Bediüzzaman) Demek ki karın ağrılarımız için, teşhis yüz yıl önce konmuş ama dinleyen olmamış, şimdi sıra ilme yönelmek, çalışmak ve dünya değil ahret merkezli yaşamamız gerekiyor. Batının veya doğunun ülkemiz üzerindeki hesapları hiç bitmeyecektir, bu kıyamete kadar da devam edecektir. Bize düşen cehalet ve yoklukla mücade edip, kardeşliğimizi tesis etmek düşer. Bunun için insana yatırım yapılmalı. Çünkü güçlü devlet, güçlü insanlar yetiştirmekte oluşur. Büyüklerimiz insanı yaşat ki devlet yaşasın diye boşuna söz söylememişler. Kardeşim küfür tek millettir. Unutmayın batı batılı, biz ise hakkı hakim kılmak için varız. Onlar, batıl olmanın gereğini yaparken, galibe biz Hakkı hakim kılma adına zayıf kalıyoruz. Kalın sağlıcakla.