Sevgili okurlar… Bu yazımda bir cümleden yola çıkarak Türkiye’nin yürekleri dağlayan ve kanayan bir yarasından bahsetmek istiyorum. Konuyu daha iyi anlamak için önce şu cümleye bakalım mı? ‘’ Özge küçük gelin oldu’’ cümlesi 1.ci sınıf kitaplarında yer aldı. Milli Eğitim Bakanlığı bu cümlenin yazılan kitaplara müfredata girmesine nasıl izin verdi? Küçücük çocukların beyinlerine subliminal mesaj gönderildiğini ve küçük gelin olmayı yadırgamayın normal bir şey denilmek istendiğini nasıl anlayamadı? Bir cümlenin bile bu ülkede geri ve bağnaz fikirli insanları rahatlatacağını ve cesaret vereceğini nasıl düşünemiyor? MEB’ da görev yapan eğitimcilerimiz eğitimci değil de çocukları evlendirme uzmanı mı? Kız çocuklarının küçük yaşta gelin olması pedofiliye girmez mi?  Bu cümlenin 1’ci sınıf kitaplarına girmesinde sakınca görmeyen eğitimci acaba gerçek bir eğitimci mi dir? Yoksa kız çocuklarına düşmanlığı olan biri mi dir? İki öküz başlık parası karşılığında kendi çocuğunu satan baba ve anneye ‘’ bu yaptığınız doğru onların yaşının küçük olması sorun değil devam edin mi’’ demek istendi? Bu ve benzeri ağır sorular aklımdan geçenler… Yıllar önce küçük yaşta evlendirilen çocuk gelinlerden birinin anlattığı bir söyleşiyi paylaşmak istiyorum. Ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır sanırım… ‘’ Babamın komşu köyden İhsan ile arasında kan davası vardı beni berdel olarak verdi. 13 yaşımdaydım. Okuldan alınıp evlendirildim. Eşimi sevemedim. Yıllarca korkumdan seviyormuşum gibi yaptım. Evliliğin ne olduğunu bile bilmiyordum. İlk çocuğumu 14 yaşımda dünyaya getirdim. Bir kız çocuğu… Çok üzüldüm karalar bağladım… Kızım olduğu için! Biliyordum ki onun kaderi de aşağı yukarı benim ki gibi olacak… Bizim buralarda kadınlar kızlar ‘’Allah’ın yazdığı kendi kaderlerini yaşamazlar.’’ ‘’Babalarının- annelerinin evlatları için yazdığı kaderi yaşarlar… ‘’ Bazen kızımla gizlice yatak odasına girip oyuncak naylon bebeklerle oynadığımızı hatırlıyorum. Naylon bebeklerle oynamaktan kendimi alamazdım. Bu beni çok mutlu ederdi. Ben 15 yaşımdayken ve kızım bir yaşındayken, kızıma beşik kertmesi yapıldı. ‘’Bir tufan ki kız çocuklarının başında hiç geçmiyor. Kızını başlık parası karşılığında satan satana… Bu düzeni değiştirmeye gücüm yetmiyor.’’ Kocama gelince onu hâlâ sevmiyorum fakat acıma duygusu işte… Ekmeğini yiyoruz. Nankörlük etmek istemem. Acıyorum. O da zaten aldırmıyor. Anlamı yor ki karısı kendini sevmiyor!… ‘’ Bu anlatılanlar gibi binlerce kötü örnek var… Kaybolan hayatlar kayıp kuşaklar… Sevgili anne babalar… Kız çocukları 18 yaşını dolduruncaya kadar vücut ve beyin gelişimini tamamlayamaz. Her ne kadar buluğ çağına girmiş, büyümüş gibi görünür olsa da gelişimi tamamlanmamıştır. ( Doktorlarımız söylüyor...) Bu yavruları sevmediği bir insanla küçük yaşta evlendirmeye başlık parası- iki öküz karşılığında satmaya, eğitim haklarını ellerinden almaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu kişiler ebeveynleri olsa bile… Toplum olarak kız çocuklarının eğitim alması gereken yaşta evlendirilmesine yüksek sesle karşı çıkalım. Normalleştirmeyelim. Çünkü anormal bir durumdur. ‘’Çocuklar çocuk doğurmasın… ‘’ Küçük gelin olan kız çocuklarında ‘’ölü çocuk ve sakat çocuk doğum oranı’’ ve ‘’anne ölümü’’ bizim ülkemizde çok yüksektir… MEB’ın 1’ci sınıf kitaplarına giren bir cümle kız çocuklarına, bilinçaltına ‘bu durumu yadırgamayın küçük yaşta gelin olabilirsiniz!’’ mesajı anlamına geliyor. İlerisi için hazırlık mı? Bu cümleyi yazan kişi, eğitimci demek bile istemiyorum. Çünkü eğitimli bir insanın bu kadar ucube bir görüşte olamayacağını düşüyorum. Yine bu cümleyi yazan sözde eğitimciye birkaç cümle daha sarf etmek istiyorum. ‘’Kız çocukları sizin ‘’küçük yaşta gelin etme fantezinizi’’ yerine getirmek için dünyaya gelmemiştir. Hepsi geleceğin doktorları, mimarları, bilim –ilim insanı, mühendisleri, öğretmenleri ve… ve çağdaş Türkiye’nin gururlu yüzü olacaklardır.’’ Ben inanıyorum ki bu toplumda küçük yaşta evliliğe karşı olan milyonlarca değerli insanımız var.  Kıymetli ve güzide eğitimcilerimiz toplumla birlik olup hep birlikte, bu ‘’bağnaz fikirli sözde eğitimcilere’’ karşı çıkalım. Türkiye’nin ve hayatın acı bir gerçeği olan çocuk gelinler küçümsenemeyecek kadar önemli bir konu… Son söz Sayın MEB. 1’ci sınıf ders kitaplarından lütfen o cümleyi çıkartınız. Topluma karşı sorumluluğunuzu yerine getiriniz. Sanırım gözünüzden kaçtı… Ne dersiniz! Gününüz sağlık ve başarılarla geçsin. Hoşça kalınız. ‘’Kalemde bir zamanlar odundu. İşlenip yontulup ‘’Kalem’’ olmadan önce…’’