Onu çekemeyen 2 paşa vardı. Kızıl Ahmedli Şemsi Paşa ve Defterdar Üveys Paşa. Bunların ataları Candaroğlu Beyliği’ydi ve bu iki adam kendilerince beyliklerinin sözde yeniden ihyası için hareket ediyorlardı. Tasavvurlarının gerçekleşmesi için Sokollu Mehmet Paşa’nın öldürülmesi gerekiyordu. lardan çıkardığımız sonuca göre katili bulanlar veya azmettirenler bu iki şahıs ama yalnız da değillerdi. Emellerine ulaşabilmek için çok kısa sürede bir ekipte kurdular. Üveys Paşa Tire Kadılığı’ndan Defterdarlığa getirilmişti. Sokollu’dan çok korkar ve çekinirdi. Üveys Paşa Sultan Murat’ı daha şehzadeyken Sokollu’nun aleyhine doldurmaya başlamıştı. Onun düşmanlarını padişaha takdim ediyor devlet görevi almalarını sağlıyordu. Şemsi Paşa’yı da padişaha o takdim etmişti. Padişahı sadrazama karşı kışkırtmak için elinden geleni yaptı. Sokollu ise yaşadığı sürece III. Murat Han’a saygı da kusur etmedi. Bu düşman gruba maalesef bir süre sonra Rumeli Kazaskeri Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi’de katıldı. Hatta şeyhülislam Hamid Efendi’nin vefatı üzerine şeyhülislamlık makamı da ona verildi. Ahmed Şemseddin Efendi paşaya kurulan tuzağın ortaya çıkmasından korktuğu için halkın arzuhallerinin sadrazamın okumasını değil sarayda okunmasını arzu ediyordu. Şemseddin Efendi’ye göre Vezir-i Azam halkı rüşvet ile susturuyordu. Sonunda dediği oldu arzuhaller paşanın elinden alındı. Padişah gezmeye çıktıkça veya camiye gittikçe halk ona arzuhaller takdim ederdi. Bu yazıların paşa tarafından okunması engellendiği gibi padişahında okuması engellendi. Böylece suikast tertibi için yapılan hazırlığın başladığını görmekteyiz ve bu yöntemle paşaya gidebilecek herhangi bir suikast ihbarı ve istihbaratı engellenmiş oldu. Üveys Paşa, Şemsi Paşa, Ahmed Şemseddin Efendi her işe karışır oldular. Sokollu’nun adamları ve ekibi tasfiye edilmeye başlandı. Kadıları sancak beylerini istedikleri gibi tayin ediyorlardı. Daha önce yukarıda bahsettiğimiz gibi ilk önce Feridun Bey azledildi ve bir müddet sonra sözde bir görevle sürgüne gönderildi. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Budin Valisi olan Mustafa Paşa katledildi. O yüce niteliklere sahip bir zattı. Beylerbeyleri içinde onun gibisini bulmak zordu. Yetimleri dulları himaye eder bütün tımarları ehline verirdi. Zigetvar, İstoni-Belgrad onun sayesinde imar edilmişti. Budin kalesine Baruthane yaptırmış camiler medreseler inşa ettirmişti. Paşanın bir cürümü yoktu. Yegane kabahati Sokollu’nun amcazadesi olmasıydı. Yeniçeri Ağası olan Cağalzade azledildi. Güya şehrin asayişini temin edemiyordu. Yaptığımız araştırmalar o dönemin Venedik elçisinin de ihanet şebekesine dahil olduğunu ortaya çıkarmıştır. Vezir-i Azam bütün olup bitenlere ses çıkartamıyordu çünkü kopacak bir gürültüde devletin itibarının sarsılmasını istemiyordu. Her şeye rağmen savaşsa kopacak fırtınada dökülecek kan benim yüzümden akmış olur diye endişeleniyordu. Ayrıca Vezir-i Azamlığının son iki senesinde tayin ve azil yetkileri elinden alınmıştı.   SON GECE VE ŞEHADET 11 Ekim’i 12 Ekim’e bağlayan gece (1579) Hazinedarı Hüsnü Ağayı gece uyanıp abdestini almış namazını kılmış olarak yanına çağırdı. Sokollu’nun edebiyata olduğu gibi tarihe de merakı vardı. O gece Tevârîh-i Âli Osman’dan Sultan Murat’ın Kosova’da şahadeti bahsini okuttu. Hüsnü Ağa Kosova Savaşı’nı ve padişahın şahadetini bütün tafsilatıyla okudu. Miloş Kabiloviç’in Murat Gazi’yi hançerle vurup şehit ettiği kısma gelindiğinde müteessir oldu, ağladı. “Bana dahi böyle bir şahadet nasip eyle Ya Rabbi,” diye dua etti. Murat Gazi’nin ruhuna Fatiha okudu. Ertesi gün Mutad vazifeleriyle meşgul oldu sonra konağında ikindi divanını topladı. Davaları dinledi görüşmeler devam ederken içeriye divane tabiatlı biri girdi (bu adamın İran’dan veya Bosna’dan gelmiş olabileceği kaynaklarda yazılmıştır  Adamın içeriye girerken üstünün aranmamış olması, huzura çıktığında kollarının tutulmaması şaşırtıcıdır. Belli ki çok kişi önceden tembihlenip etki altına alınmış) Paşaya yaklaştı derdini anlatacak olan arzuhali verir gibi yapıp kolunda sakladığı hançeri paşanın kalbine sapladı. Çavuşlar katili yakaladılar (Suikastı gerçekleştiren şahıs ertesi gün infaz edilip cesedi denize atılmıştır. Acaba konuştu mu sorgulandı mı? Bir şeyler anlattıysa bunlar nereye yazıldı. Cevaplar arşivlerde ve kaynak kitaplarda artık yeni şeyler söylemek isteyen araştırmacıları bekliyor. Bizim vardığımız sonuca gelecek olursak; paşa Venedik elçisi, Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi, Üveys Paşa ve Şemsi Paşa’nın kurduğu tuzağın kurbanı olmuştur). Paşa odasına götürüldü hekimler çağırıldı. Yarası tedavi edildi ancak hançer fena tesir etmişti. Sokollu’nun yarım asırdan fazla devlet işleriyle yorulan zayıf vücudu daha fazla dayanamadı. Ayasofya minarelerinden akşam ezanı okunurken (12 Ekim 1579) vefat etti. Kirli ittifakın üyesi Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi paşanın şahadetine fetva vermedi. Ancak onun haricinde kalan ulema paşa şehittir diye fetva verdiler. Sokollu’nun aziz naaşı Eyüp Sultan civarına defnedildi. Yazımı nihayete erdirirken siz kıymetli okuyucularıma söylemek isterim ki: “Sokollu Mehmet Paşa gibi bir devlet adamı eğer batı da olsaydı hayatı defalarca film ve dizi yapılır hakkında dergilerde sayısız makaleler çıkar, kitaplar yazılırdı. Maalesef hazinenin üzerinde oturan dilenciler gibi olduğumuzdan dolayı hiçbir değerimize kıymet vermiyoruz.” Şimdilik hoşça bakın zatınıza…   Meraklısına kaynakça: 1-Sâhib’ül Hayrât Makbûl (Sokollu) Mustafa Paşa/ Mehmet Emin Yılmaz/ Gökçe Günel/ 34 sayfalık makale 2-Yılmaz Öztuna: Osmanlı Devleti Tarihi Cilt: 1/ Ötüken Yayınları/ S:261 3-Osmanlı Tarihi Cilt:1/ Ötüken Yayınları/ Ziya Nur Aksun/ S:387-388 4-Bilinmeyen Osmanlı, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Araştırmaları Vakfı/ S:171-172 5-Sokollu/ Ahmet Refik Altınay/ Tarih Vakfı Yurt Yayınları 6-Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi Cilt:1/S:453-454 7-Belgelerle Osmanlı Tarihi Cilt:2/ Ömer Faruk Yılmaz/ S.235-240 8-Sadrazamlar/ Çatı Yayınları/ Nazım Tektaş/ S:139-151