Dünkü Milat Gazetesi, bölgemizde meydana gelen olayların nedenini açıklayan bir haberi, sürmanşetten verdi. Terör örgütü PKK’nın ‘bağımsızlık amaçlı kongre’ hazırlığı yaptığı belirtilen haberde; “ PKK, İsrail’in kuruluş kongresi sayılan 1.Siyonist Kongresi konsepti gibi bir bağımsızlık kongresi hazırlığı yapıyor. Bu konsept ile Suriye ve Irak’ta PKK’nın elinde bulunan topraklarda sözde Kürdistan yani 2.İsrail’in kuruluşu amaçlanıyor…” demiş. Bu haberi baz alarak Ortadoğu’da oynanan oyundaki hamlelerin ne anlama geldiğini yazacaktım. Yazdım da bekletiyorum ancak  bana göre belkide ondan daha önemli bir konuya bugün değinmek istiyorum. Çünkü insanın düzelmediği bir toplum düzelmez… Hüseyin Bahar hocam ilimizde herkes tanır, bana göre iyi bir alimdir. Kendisi Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde uzun yıllar meslek dersleri öğretmenliği yaptı, şimdi de  boş durmuyor, tebliğ görevini yapıyor… Risaley-i Nur derslerini ondan dinlemek çok güzel. Derslerini Kur’an ile zenginleştirir, hadisler ile derinleştirir ve manen huzur bulursunuz. Geçtiğimiz hafta sosyal medyadan bir payşaşımda bulundu;  yazısının içeriğini asrımıza bakan yönü ile kıymetli bulduğun için, sizlerleş paylaşım istedim. Diyor ki; “Nefisle mücadele, nefse muhalefet etmekle başlar. O ne istiyorsa, tam tersini yapmak, neden kaçıyorsa, ona doğru koşmak gerekir. Nefisle uzlaşmak, aynı noktada buluşmak tam bir gaflet halidir. “Ruha muhalefet gerilik, akla muhalefet delilik, nefse muhalefet veliliktir” sözü, nefsine muhalefet edenlerin velâyet makamına yükselebileceklerini ifade etmektedir. Elbette insanın tek düşmanı nefsi değildir. Şeytan da azılı bir düşmandır. Nefsin yardımcısı ve başdanışmanıdır. Ama insanın düşmanları bunlarla bitmez. İnsan hayatta pek çok musîbetlere, belâlara, tabiî âfetlere ve hastalıklara maruz kalabilir. Haksızlık görür, zulme uğrar, âciz kalır, fakir düşer. Hayatın pek çok güçlükleri ve çileleri ile karşı karşıya kalabilir. Ama dikkatini ve enerjisini bu gibi düşmanlara yöneltir de nefsini ihmâl ederse, işte asıl o zaman büyük düşmanın darbesine maruz kalabilir. Onun için her türlü dünyevî sıkıntılara rağmen, nefisle mücadele her zaman birinci önceliğimiz olmalıdır. Şeytanın en büyük hilesi, kendisini inkâr ettirmek olduğu gibi, nefsin en büyük hilesi de kendisini unutturmak sûretiyle insanı gaflete ve dalâlete düşürmesidir. Nefsini unutan insan, ona karşı mücadeleyi de bırakacakır. İşte bunu fırsat bilen hain nefis, insanı tuzağına düşürür. İnkâr ve isyan bataklığına çeker. Bu kadar sinsi ve tehlikeli bir düşmanla mücadele ederken başka insanlardan yardım almak mümkün olmadığına göre, nasıl muvaffak olacağız? Bu kadar âciz ve fakir olduğumuz halde, böyle azılı bir düşmanla nasıl başa çıkabiliriz? İşte bu müşkülümüzün hallini de yine Allah Resulü’nün (asm) duâsında buluyoruz. Ne demişti Habibullah: “Ya Rabbi! Göz açıp kapayıncaya kadar da olsa, beni nefsimin eline bırakma”. Biz de Peygamber Efendimizin (asm) bu duâsını kendimize vird edinir, nefsimize karşı bu duâ silâhını istimal edersek, inşallah içimizdeki düşmanı alt edebiliriz. Bu düşmanı alt ettikten sonra diğerleri ile başa çıkmak daha kolay olacaktır. Kendini nefsinin şerrinden koruyan insanı, Cenâb-ı Hak diğer şerlerden koruyacaktır inşâallah.   ŞEYTANI KONTROL EDEBİLMEK ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL Evet bu gün için içimizdeki şeytan ile mücadele etmek öyle kolay değil, hadi hocamızın tavsiyeleri ile kolay kılalım ama birde dışardaki şeytan ve şeytanlaşmış insanlar var. Hatta şeytanlaşmış milletler var. Bütün bunlar içinde, İslamı yaşamak, daha doğrusu doğru yolda yürümek oldukça zor. Gerek nefsin ve gerekse arkadaşı şeytan dört bir yanımızda cirit atarken şeytanın kontrolu hiçde kolay değil ama imkansız da değil. İmanımızı güçlendirmemiz, hayırlı işlerde koşmamız, helal rızık peşinde koşmamız, düşmanımızın silahıyla silahlanmamız gerekiyor. Bir defa Kur’anı çok okumalı, elimizden düşürmemeliyiz. Okuduktan sonra anlamı ile buluşup, Rabbimizin emirleri doğrultusunda yaşama gayreti içinde olmalıyız… Para, makam ve  karşı cinse muhabbetin bu kadar revaçta olduğu günümüzde, bunları yazmak da kolay değil, okumakta. Ancak, biz müslümanız, yaşamımızda, ölümümüzde Allah için olmalı.  Bu nedenle enaz zalimler kadar cesur olmak, nefsimizle mücadele etmek ve ilim öğrenmek durumundayız.  Yoksa, helak oluruz. Ayrıca birlik olmak zorundayız, yoksa parçalanır, bölünür, şeytanın uşaklarına yem oluruz. Sonra çok dua etmemiz gerekiyor.