“Düşünce dünyaları kısır, dolayısıyla anlama yetenekleri zayıf olanlar en son söylenecek hüküm cümlelerini en başa alırlar. Bu cümlelerin çoğu da hakaret ve küfür içerir.
Düşünce ikliminde denizlere sahip olanlarsa, küçük kıpırtılar karşısında etkilenmezler ve kirlenmezler. Onların içinde gemiler de batsa, kolaylıkla hazmederler.
Yazar D. Ali Taşçı bir yazısında yukardaki tespiti yapmış, enteresan boldum, sorgulayayım istedim. Şöyle bitirmiş yazısını:“Türkiye’de ana konuları tartışmak gerçekten zordur; fikrinize bakmazlar, niyet sorgulayıcılığı yaparlar. Ne yaparsınız ki sistem, niyet sorgulayıcılığı üstüne kurulmuştur. Bunun birçok örneğini halen görmekte ve yaşamaktayız.”
Bu değerlendirmede çevremizde fikri açıdan iki tür insandan bahsediyor, birisi kısır düşünceli olanlar yani konuştuklarıyla çevresine katkı sağlayamayanlar ki konuşmalarının başında ve sonunda mutlak hakaret ya da hazımsızlık içindedirler.
İkinci gurup ise derin düşünceye sahip olup, çevresini aydınlatanlar. Yani fikri derinliği olanlardır. Siz buna gerçek aydınlar da diyebilirsiniz. Onlar, bilmediği konuda konuşmazlar, konuştuklarında ise dost doğru konuşurlar, düşünceleri ile davranışları örtüşür, saygıda kusur etmezler, bencillik ve kibir yoktur, dostlukları sağlamdır. Nitelikli ve güvenilir kişiliklidirler. Böyle insanlar çok az bulunur, çünkü mücevher gibidirler. Dolayısı ile kıymetlerini bilmek gerek.
MARİFET İLTİFATA TABİDİR
Her insanın bir marifeti vardır, yeter ki ortaya çıkartmasını bilelim. Biz toplum olarak öncelikle böyle cevherleri ortaya çıkartmasını bilmiyoruz. Çıkmış cevherlerde varsa, kıymetini bilmiyoruz.
Bakınız çeşitli gazete ve internet sitelerinde çok değerli yazarlarımız var. İnanın bu hemşerilerimin derinliği, birçok ulusal gazete yazarlarında yok. Sonra ulusal gazetelerde köşe yazarlığı yapan değerli fikir insanlarımız var. Bunların kıymetini bilmek gerek. Kendilerini arada birde olsa arayıp takdir etmek gerek. Hatası var ise de uyarmak hatta eleştirmek gerek, yani bir tepki verilmeli diye düşünüyorum. Hani derler ya “Marifet iltifata tabidir!”
Okuyucunun tepkileri bizler için önemli. Önceki gün Gömlekçi Nuri Yenibertiz ağabeyim aradı, teşekkür etti, çok memnun oldum. Bir başka okuyucum aradı, önerilerde bulundu. Bir diğeri siyasi yazı yazma hocam diye uyardı! Ne güzel bunlar.
Diyeceğim şu ki, gazete veya internet sitesi sahipleri böyle fikri derinliği olan insanları arada bir toplayıp çay içmeli. Bu teklifim öncelikli Mehmet Yüzbaşıoğlu’na.
Değerli dostlar bizler gazete yazarlığından herhangi bir maddi kazancımız yok. Sadece siz değerli okuyucularımız gibi dostlar kazanıyoruz. En önemlisi de yazılarımızı Allah(cc) rızası için yazıyoruz, bu biline.
Bu yazıyı bize yöneltilen bazı sorular üzerine yazmak zorunda kaldım. Yanlış anlaşılmasını da istemem!
Şunu söylemek istiyorum. Kıblesi doğru olan insanları takip etmek gerekiyor. Bu siyasi bir kişilik de olabilir, bir yazar da olabilir, bir kültür insanı da olabilir, hatta bir usta olabilir.
Bizlerde okumadan yazmıyoruz. Özellikle fikirlerinden istifa de ettiğim yazarlar var. Yazılarını beğendiğim usta kalemlere mesaj atarak ya da eleştirerek(olumlu) tepki veriyorum.
Acizane siz değerli okurlarımız da fikirleri ile bizleri yönlendirmeli. Mesele ben konu bulmakta zorlanıyorum. Çünkü gereksiz, derinliği olmayan konulara girmek, bu konuda yazmak ve okuyucunun zamanını almak da bir kul hakkı olarak düşünmekteyim.
Bu bağlamda fikirleri ile bizlere destek olan tüm okurlarıma buradan selam ediyor, sağlık ve sıhhat dolu bir ömür temennisinde bulunuyorum.
Kalın sağlıcakla.