Bir varmış bir yokmuş, bir köyde Keloğlun ile annesiyaşarmış. Keloğlan’ın annesi bir gün oğluna buğday vermiş; “ Al oğlum bunlarıdeğirmene götür un yaptır,  ancak köse vekısa değirmencilere sakın ha güvenme!” diye tembihte bulunmayı da ihmal etmemiş.

Keloğlan eşeğine, buğdayı yüklemiş, “Ben bir garipKeloğlan’ım…” türküsünü söyleyerek köyden çıkmış ilk değirmenciye gitmiş adamköse, ikinciye de gitmiş o da köseymiş, onlara buğdayı vermemiş. Neden annesiöyle tembihte bulunmuş da ondan.  Üçüncüdeğirmenciye gitmiş, o da hem köse hem kısaymış.

Buna hiç güvenilmez demiş, ne yapacağını şaşırmış tabi!

Bu orada değirmenci yanına gelmiş: “Keloğlan gel sendenpara almayacağım, bana biraz un verirsen, birlikte çörek yapıp yeriz, sonraköyüne dönersin demiş.

Keloğlan peki demek zoranda kalmış, buğday dövülmüşdeğirmenciye un önce bir tabak un veremiş. Uyanık değirmenci una fazla sukatmış ve hamuru bilerek cıvıtmış.

Keleoğlana duruma anlatmış, “Biraz daha un getir demiş.Öyle böyle keloğlanın unu bitmiş. Keloğlan annesine ne diyeceğini hesap etmeyebaşlamış. Tabi kendisi de az uyanık değil. Çörek fırına atılınca, kösedeğirmenci bir oyun daha kurmuş, Keloğlanın elinden çöreği nasıl almak içinkurnazlık hesapları yapmış.

Uzatmayalım, Keloğlan bu akıllı o da bu oyunu bozmakistemiş ve  köse değirmenciyi kazdığıkuyuya düşürmüş ve hem buğdayını almış, hem de çörekleri…

Nasıl mı? Değirmenciyi karanlık bir odaya götürüp, buradaaltın var diyor o odaya kilitliyor ve ununu da, çöreği de alıp anasının yanınadönüyor. Keloğlanın yaptığı da doğru değil ama başka çaresi kalmıyor.

Peki çare ne olabilir?

ÇARE ADAM GİBİ ADAM YETİŞTİRMEK!

Tabi burada kısa ve köseden kastedilen şey belli, kötüniyetli olan insanları güvenilmemesi gerektiği belirtiliyor.

Peki bu gün köseler ve kısalar çok mu, az mı?

Bir örnek ile konuyu açayım.

Yol arkadaşım var benim, birkaç kes ismini verdim. Yineyoldaydık, kendisine verilen çekleri ödemeyen bir iş adamı ile arasındakigerginliği anlattı. Ne yapacağını bana sordu, ben de ona köse ve kısadeğirmenci hikayesini anlattım.

Evet, bu gün iyiler Keloğlan gibi olmalı, oyun bozandurumunda kalmalı. Yoksa iyiler, kötülere hep yenilmek durumunda kalacaktır.

Uyanık olmak gerek, uyanık dedimse başkalarının hakkınıyiyen değil, onların da hakkını koruyan, kendisinin de haklarını koruyaninsanlar olmak durumundayız.

Ama kesin çözüm, topluma iyiyi kötüden ayırmayı, kulhaklarına riayet etmeyi… Uzatmayalım ticaret ahlakı da önemli. Toplumu Kur’anahlakı ile ahlaklandırmayı hedef haline getirmek durumundayız.

Bugün toplumda sıkıntı büyük, maalesef ekonomikdurgunluğu da bahane eden bir çok insan çekini, senedini ödemiyor.

Sözünde durmayanlar.

İşçinin hakkını vermeyenler.

Patronuna yardımcı olmayan işçiler.

Vergiden ve zekattan kaçanlar.

Yaşlıya saygı duymayanlar v.s v.s

Yani bozulma artmış gibi görünüyor ya da iyiler ortadagörünmüyor.

Mesele anlaşıldı veya belki de tam anlatamadım. Diyeceğimşu ki, iyilerin sayısı artmalı, bu da ancak insana yatırım yapılarak eldeedilebilir.

Hadi kalın sağlıcakla.