Kötülüklerin kabuledilebilir, hatta iyi olarak algılanabildiği bir zamanı yaşıyoruz.

İnsanlar davranışlarının kriterlerini Kur’an, sünnet,değer, fazilet, kültür gibi ölçüler yerine, bu işi kaç tane insanın yaptığınagöre belirliyor.

Eğer bir davranış, çok kişi tarafından yapılıyorsa, kabuledilebilir bir hale geliyor.

Eğer sayı çok kabarık ise, bu davranışın çok iyi olduğuanlamına bile gelebiliyor.

İnsan hayat standartlarını hayran olduğu insanlara göreayarlamaya yatkındır. Fakat bu hayran olunan modellerin standartları önemlidir.

Özellikle gençlerin ve çocukların dünyalarına sunulanmodellerin nasıllığı, onları örnek alacak olan çocuk ve gençlerin manevigelişimleri açısından son derece dikkat çekicidir.

İnsanoğlunun mahiyeti acz, zaaf, noksan ve kusurdanoluşmaktadır.

Fakat kusurlu olmak, düşük standartlarda yaşamak içinbahane olamaz. ‘Bizden bir şey olmaz, bu bize göre değil, ben zaten günahkarım,böyle yaşamayan insan yok ki, bu zamanda böyle olunur” gibi yaklaşımları vebaşarıyı, mutluluğu, hayırlı işleri, sıkıntı çekmeden, başarısızlık yaşamadan,hiç mutsuz olmadan ulaşma isteğindeki yanlışlık, insanların standartlarınıdüşürmeyi netice vermiştir.

İnsanlık standartları bir kez aşağı indiği zaman, artıkherkes bu düşük standartları normal kabul etmeye başlar. İnsanın arzu veheveslerini kontrol altına almakta zorlandığı durumlarda, bunun imkansızolduğuna karar verip, bu davranışları normalleştirmeye başlıyor. Toplumungenelinde de bu problem olduğu için beklentilerin seviyesi düşer ve türlükılıflarla yapılan hatalar, günahlar meşrulaştırılmaya çalışılır.

Çocuklarıyla hakiki anlamda ilgi ve şefkatleilgilenmeyen, onları terbiye etmeyen ve bunun da gereksiz gören anne babalar,okulda çocuğun yaşadığı bir disiplin problemini normal görmeye başlıyor.Çocuktaki şiddeti, gençlerdeki özellikle erkek çocuklarındaki ahlaksızlığı,devletin elektriğinden kaçak kullanmayı, hak arayışında şiddete başvurmayı,iktidar olan siyası partilerin hortumlamalarını gibi onlarca yanlışlığı kabulediyor. Çünkü insan bu düşük standartları kendi için de kabullenmiş gözüküyor.

Bugün insanlar kötü yaptıkları şeyleri, iyi şeyleryapıyormuş gibi göstermektedir.

Çoğu zaman bunun adını, ikili ilişkilerde ‘senin iyiliğiniçin, şunun faydası için’ söylemleri ile milletler bazında da güvenliği koruma,cumhuriyetin temel ilkelerini muhafaza, demokrasinin gelişmesi vs. gibi birdizi kılıflarla kötü emeller gerçekleştiriliyor. Yapılan yanlış üzerindekidikkati, bunu iyi bir sonuç almak için yaptıklarını iddia ederek, başka yöneçekmektedirler. Böylece bu kurnazca taktik, çok fark edilmez ve eleştirilmez.

İyi şeyler adına yapılan yıkımlar, verilen zararlar başkaher hangi bir sebepten dolayı verilen zarardan daha fazladır. Şöyle ki, dinadına yapılan siyaset, ülke adına yapılan kıyımlar, hak ve hürriyet ihlalleri,fail-i meçhuller, ben onun iyiliği için konuşuyorum adına yapılan gıybetler,bütün bunlar hak suretine girmiş zulümlerdir.

İşin başka bir tuhaflığı da, bu yanlış fark edildiğinde,bunu yapan kişiler yerine, sebep olarak öne sürülen iyi ve güzel şeyleri, buhatanın gerçek sebepleri zannetmeleridir. Mesela, din, savaşların ve başkakötülüklerin sebebi olarak gösterilir. Bunun üzerine toplum, savaşlara sebepolan kişiler yerine, dini savaşı sebebi görürler ve dine düşman olurlar. Yanikötü bir şeyin iyilik adına yapılması en aldatıcı ve zararlı hataların başındagelir. Ve genellikle sadece kötü ve zararlı olanın, iyi ve faydalı olarak kabuledilmesiyle kalmaz, aynı zamanda yanlış kullanılan iyinin reddedilmesiylesonuçlanır.

Genelde sahip olunmayan şey, insanlara yanlışlarınısöyleyebilme cesaretidir. Birilerinin ortaya döktüğü pisliklerini hayatstandardı, yaşam stili diyerek, iyi bir şeymiş gibi sunarken, sessiz kalmak,belaların celbine sebep olur.

Kalın Sağlıcakla…