Hafta sonu Final Dershanesi Müdürü İbrahim Gülsu ‘yu ziyaret etmiştim, bu arada masada duran KSÜ Bülteni dikkatimi çekti. Derginin kapağında, ‘Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Milli İradenin Yanında’ başlığı ile şanlı bayrağımız kapak yapılmış. Rektör Deveci derginin başyazısında, zamanın birlik zamanı olduğunu vurgulayarak; “ 15 Temmuz’un alçakça bir girişim” olduğu değerlendirmesinde bulunmuş. Dergide mezun olan öğrencilerin kep atma töreninden tutunda, klasik üniversite haberleri yer almış. Ancak öyle bir haber dikkatimi çekti ki, şaşırdım, sevindim, afalladım. İşte dedim kendi kendime, üniversitemizden beklediğim haber geldi. Haber aynen şöyle; Östrojen hormonunun kanser hücrelerindeki etkilerini araştıran Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinden (KSÜ) bir grup akademisyen, östrojenle bağlantılı G-1 maddesinin uygulanan kanser hücrelerinin çoğalmasını durduğunu ve bir süre sonra yoğun bir hücre ölümü meydana getirdiğini belirledi. Bu sonucun akciğer kanseri tedavisinde umut olabileceği belirtildi.” Haberin devamını da hiç değiştirmeden aktarayım; KSÜ Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akif Hakan Kurt başkanlığındaki bir grup akademisyen, TÜBİTAK ve üniversitelerinin desteğiyle başlattıkları çalışmada, östrojen hormonunun kanser hücrelerindeki etkilerini araştırdı.
ÖSTROJENİN KANSER HÜCRELERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ ARAŞTIRILDI Kalp ve damar hastalıklarının menopoz öncesi kadınlarda erkeklere oranla daha az görülmesinden yola çıkarak östrojenin koruyuculuğunu araştırmak için çalışma yapan ekip, östrojenin kanser hücreleri üzerine etkilerini inceledi. Ekip, yaptığı çalışmalarla östrojen ile bağlantılı G-1 maddesinin kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurduğunu hatta bu hücreleri öldürdüğünü belirledi. Yrd. Doç. Dr. Kurt, her yıl dünyada 12-15 milyon, Türkiye'de ise 150 bin kişiye kanser teşhisi konulduğunu belirtti. Bunların yaklaşık yüzde 25'inin akciğer kanseri olduğunu dile getiren Kurt, Türkiye'de kanser tedavisine yılda 2 milyar euro civarında harcama yapıldığını aktardı. Kanser tedavisinde özellikle yeni ilaçların geliştirilmesi ve bu ilaçların Türkiye koşullarında üretilmesinin hem hastaların hem de milli ekonomi açısından büyük önem taşıdığına işaret eden Kurt, Farmakoloji Ana Bilim Dalı olarak "kanser tedavisinde yeni ilaç hedefleri bulunabilir mi ve yeni ilaç sentezleri yapılabilir mi" diye bir çalışma grubu oluşturduklarını anlattı.
KANSERLİ HÜCRELERİ ÖLDÜRÜYOR Bilim dünyasınca yakın geçmişte bulunan östrojen reseptörü GPER1'in uyarılmasının kanser için bir tedavi seçeneği olabileceği düşüncesiyle çalışmalar yaptıklarını belirten Kurt, çalışmada olumlu sonuçlar elde ettiklerini söyledi. Kurt, şunları kaydetti: “"Kadınlık hormonu östrojen reseptörü GPER1'i uyarmak için sentezlenen G-1 maddesini akciğer kanseri hücrelerinde denedik. Östrojenle bağlantılı G-1 maddesinin uygulanan kanser hücrelerinin çoğalmasını durduğunu ve bir süre sonra yoğun bir hücre ölümü meydana getirdiğini saptadık. Bu sonuç ileriye dönük olarak hastaların tedavisinde önemli bir umut ışığı olabilir. Bu çalışmamızı daha geniş çaplı yapabilmek için TÜBİTAK'tan destek alarak mide ve kolon hücrelerinde yeni çalışmalar yapmaya başladık. Hücre ölümüyle ilgili hangi sinyal yolaklarını (iletimini) kullandıklarını araştırdık. Önümüzdeki dönemde G-1 maddesini kanser oluşturulmuş deney hayvanları üzerinde çalışmayı planlıyoruz." Kurt, hayvanlar üzerinde de başarı sağlamaları halinde insanlar üzerinde klinik çalışmalara başlayacaklarını söyledi. Uluslararası bilimsel bir dergide yayımlanan çalışmanın ileride özellikle akciğer, mide ve kolon kanseri gibi çok yaygın görülen kanser vakaları tedavisinde kullanılabileceğini ifade eden Kurt, bu kapsamda G-1 maddesini içeren ilaçların piyasaya çıkarılabileceğini belirtti. Kurt, böylece yaptıkları çalışmayla Türkiye ekonomisine ve insanların sağlığına katkı sağlamayı umut ettiklerini sözlerine ekledi.” Öncelikle bu başarılı çalışmayı yürüten bilim adamlarımızı kutluyorum. Bana göre, KSÜ tarihinde en önemli bilimsel çalışmalardan birisi. İnşallah bundan sonra çalışmalarını daha yoğunluştırırlar ve çağın hastalığı kanserin ilacını bulurlar. Diyeceğim şu ki, üniversiteler buna benzer bilimsel çalışmalarla, yerel ve ulasal manada ait oldukları toplamlara ışık tutmalı. Kalın sağlıcakla.