Kur’an her yönü ile muhteşem bir kitaptır. Bir insanın aradığı her konu orada var, tam bir kılavuz. İçindeki hadiseler her ne kadar geçmiş milletler ve kavimleri anlatsa da, aynı hadiseler bu gün içinde geçerli…

Şimdi, o mübarek vekutsallığından şüphe olmayan yüce kitabımızdan derlediğimiz benzetmelerden bir kaçını sizlerle paylaşıp, sonra da, yorumumuzu yapalım inşallah!

“Onların yaptıkları her işin önüne geçtik, böylece onu savrulmuş toz zerreleri kılıverdik. (Furkan Suresi, 23)

“Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların yaptıkları, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremezler. İşte uzak bir sapıklık (içinde olmak) budur. (İbrahim Suresi, 18)

“İnkar  edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka birşey işitmeyip (duyduğu veya  bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği  gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl  erdiremezler. (Bakara Suresi, 171)

“Allah'ın  dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine  benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir  bilselerdi. (Ankebut Suresi, 41)

GÖSTERİŞ YAPANLAR İÇİN

“Ey iman  edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye  malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın.

Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine  sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından  hiçbir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet  vermez. (Bakara Suresi, 264)

“Onların  bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin  ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini)  helak etmiştir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine  zulmetmektedirler.  (Al-i İmran Suresi, 117)

“Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara Suresi, 265)

Son benzetmemize de bir bakalım: “Allah'ı birleyen (Hanif)ler olarak, O'na (hiçbir) ortak koşmaksızın. Kim Allah'a ortak koşarsa,sanki o gökten düşmüş de onu bir kuş kapıvermiş veya rüzgar onu ıssız bir yere sürükleyip atmış gibidir. (Hac Suresi, 31)

KUR’AN DAKİ METEFOR

 Fransızca kökenli olan meteforun mecazi anlamı (edebiyatı)" Bir şeyi başka şey ile benzetmeye, kıyaslamaya, anlatmaya yarayan”demektir.

“Daha çok edebi sanat olarak görülen metaforik anlatımın değişik alanlarda değişik kişiler tarafından rağbet edilen bir ifade yöntemi olduğu söylenebilir. Pythagoras’ın insanın ömrünü ‘mevsim’metaforuyla anlatması; yine Platon’un ünlü Mağara benzetmesi; İbn Miskeveyh’in, insan ruhunu anlatmak için ‘avcı’ metaforunu kullanması dikkat çeken metaforik anlatımlardır.

Freud’un bilinç dışı kavramını açıklamak ve onun bilinç ile olan ilişkisini göstermek için, bilinç dışını bir bekleme odasına ve bilinci de kabul odasına benzetmesi; bu iki oda arasındaki geçişleri sağlayan kapıcıyı da direncin ta kendisi olarak nitelemesi de psikoloji bilimi açısından ilginç metaforik anlatımlardır.

Mevlana’nın en temel eseri olan Mesnevi’nin anlatım biçimi de metaforiktir. Mevlana bu durumu “Mesnevi’yi yayılmış bir mera haline getir, örneklerinin suretlerine can ver!” şeklinde ifade etmektedir. Mevlana “Tanrı bile hikayeler söylemekte, misaller getirmektedir.” diyerek Kur’an ayetlerinde de bu ifade tarzına önem verildiğini ve bir yöntem olarak kullanıldığını

örneklerle anlatır.”  (Kay. Behlül Tokur, İlahiyatçı)

Sizlerde mutlaka yukardaki benzetmelerden çıkarımlar yapmışsınızdır. Diyeceğim şu ki, dostlar, Kur’ansız bir hayatı asla düşünmeyin… Kalın sağlıcakla.