Başlatılan protesto kampanyasının bir diğer ayağı da, önemli kurum ve kişilere mektuplar yazarak, sınır dışı olayının hukuka aykırı olduğunu ispat etmeye çalışmaktı. Hudut haricine çıkarılan Benaroya’nın tekrar Selanik’e iade edilmesi için yapılan protesto kampanyaları, mitingler, mektuplar kısa vadede olumlu sonuç sağlamamıştır. Ancak o bir yolunu bulup 1912 Şubat’ında Selanik’e geri dönmüş ve büyük bir kalabalık tarafından karşılanmıştır. Devlet bu yapılana sessiz kalmamıştır. Hüseyin Kazım Paşa, 19 Şubat 1912’de Onun hudut haricine çıkarılması isteğiyle onu İstanbul’a sevk ettirmiş, Dâhiliye Nezaretine de bir mektupla durumu bildirmiştir. Bunun haricinde Samuel Yona, Sabatay Levi’de İskeçe’ye sürülmüşlerdir. İstanbul Polis Müdürlüğü, trenle Selanik’ten gönderilen Benaroya’yı 24 Şubat 1912’de Sirkeci Garında teslim almıştır. Selanik’te ancak 15 gün kalabilen Benaroya’nın İstanbul’a sevk edilmesinden sonra, Selanik’te bulunan Yahudi ve Sosyalistler harekete geçti. Vlahof Efendi, sadrazam Sait Paşa’ya bir telgraf çekmiş, Onun kanuni bir sebep olmadan tutuklandığı bildirilmiştir. Selanik’teki sosyalistler bu kadarla yetinmemişler, Vlahof Efendi’nin bu telgrafı üzerinden üç gün geçmesinden sonra Sadarete bir protesto telgrafı çekmişlerdir.
Benaroya’nın İstanbul Serüveni Masonluğu İsrail’e Gidişi ve Ölümü 1912 Şubat’ının sonunda hudut haricine çıkarılmak üzere Selanik’ten İstanbul’a gönderilen Avram Benaroya üç ay İstanbul’da kaldı, bu zaman zarfında ne yaptığı kimlerle görüştüğü pek bilinmiyor, ancak bilinenler şunlar: Üç gün (24- 27 Şubat)tutuklu kaldıktan sonra, Ermeni milletvekilleri ve gazetecilerin müdahaleleri sonucunda gözaltında tutulmak suretiyle serbest bırakılmıştır. Bilinen adresi İstanbul’da Galata Camii, Cedid Mahallesi Merdubani Sokağı bir numaralı handı. Gözaltında İstanbul’da yaşarken sosyalistlerle, masonlarla haberleşmek Yahudilerin işlerine bakabilmek için elinden geleni yapmıştır. Lakin sıkı takip altındaydı ve Osmanlı Hükümeti onu sınır dışı etmenin yollarını arıyordu. Bu sırada Parvus’le bir görüşme yaptı ve emniyet bunu haber aldı. Bu görüşmeden sonra vatandaşlık kaydı silinen ve hudut haricine gönderilen Benaroya, Yunanistan’a geçerek orada sosyalist faaliyetlerine devam etti. Yunan Komünist Partisine katıldı ve burada da Yahudi sendikası merkezini kurdu ve başkanı seçildi. Birçok politik kitapçık yazdı. “Sosyal demokrasi ve Yahudi sorunu” ile
“İbranice” olarak yazdığı “Türkiye’de işçi hareketleri” önemli kitaplarıdır. Benaroya Masondu. Emekli Tümgeneral Abdullah Kuloğlu, kaleme aldığı “Bölücü Davranışlar Ve Türk Devleti” başlıklı makalesinde “
onu Egenin ve Balkanların kıdemli komünisti Varnalı Yahudilerden 33 dereceli Üstadı Azam Farmason” olarak niteledi. Abdullah Kuloğlu’nun kullandığı belge ise, bizzat Onun, “
Halkın Sesi – Laiki Foni” gazetesinin 1 Ağustos 1948 tarih 685 sayılı nüshasında yazdığı ve mason olduğunu kendisinin itiraf ettiği makalesidir. Bu makalede, masonlar olarak komünistleri himaye ettiklerini, çıkarılan dergi ve broşürler için mason biraderlerden para topladığını anlatıyor; hatta ilginç bir ayrıntıda var, ”
muhafazakâr ve dinine bağlı Anadolu köylüsünü kızıl felsefeye nasıl alıştıracağız” diye yazmış. (DEVAM EDECEK)