Bugün Cuma, gününüz kutlu olsun. Genelde, bu günü manevi konulara ayırmaya çalışıyorum. Geçen hafta Yunus Emre dizisinde, Şeyh Efendnini ders yaparken, Yunus’a “ Leyla terk edilmeden, Mevla’yı bulamazsın!” demesi bu günkü konumu ilham oldu. Anlamışsınızdır, tasavvuf ve masivayı terk konusuna gireceğim, "Der tarik-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk .Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk " cümlesi bu konuyu çok güzel anlatır. Hakikate ulaşmak için Nakşi yolunda giden bir müridin dört şeyi terk etmesi gerekir. Bunlardan birincisi dünyayı terk etmektir. Yani dünyanın kalbi oyalayacak şeylerinden elini eteğini çekmesi demektir. Bu sebeple çok veli zatlar münzevi yaşamışlar, bırak dünyanın gereksiz ve lüzumsuz işlerini zaruri işlerinde bile çok azla kanaat etmişler. İkincisi terk-i ukbadır. Yani ibadet ve niyette cennet sevdası ve cehennem korkusu maksat ve gaye olmayacak tam manası ile her şey Allah’ın rızası için olacak. Cennet için namaz kılmak bu yolda olmaz demektir.”(Risale)Burada hemen şunu da belirteyim ki, dünya ahiret dengesi unutulmamalı! Malı, serveti, makamı hedef değil, araç edinmeyi de öğrenmek gerek… TASAVVUF EHLİ NE YAPMIŞ "Tasavvuf, eşyanın hakikatine bakıp, halkın bildiğini terk etmektir." Eşyanın hakikatine bakmak, mahiyetini tetkik etmek, sebeb-i hilkatini düşünmek, neye yaradığını araştırmak, nasıl istifade edileceğini öğrenmek demektir. Zira halk, yalnız görülen evsaftan bazılarını görür geçer; ârif tetkik ile mükelleftir. Tabi insan, hayatı müddetince heva ve heves ile beraber yaşar. O halde bundan kurtulma yolu nedir? Şunu biliyoruz, insan, yaşamak için yiyecek, içecek, yatacak, yakacak, doyacak, sevecek, bütün hayati ihtiyaçlara bağlanacak. İşte, tarikat dervişe zikir, fikir ve aşk yoluyla bunları gönülden nasıl çıkaracağını bildirmişler. Mustafa Özbağ bu konularda geniş araştırma yapmış, der ki; “Masivadan ilgiyi kesmek demek, maddeye gönül vermemek, ona bağlanmamak demektir; yoksa madde ile meşgul olmamak demek değildir. Derviş, herkes gibi umumi hayata karışacak, kendi işini ve başkalarının işlerini yapmaya çalışacak, mukadderse zengin olacak, hiçbir surette Hak'tan ayrılmayacaktır. Fakat bunlara gönlünü bağlamıyacak, Malikü'l-Mülk'ü düşünecek, bugün kendi elinde Hakk'ın emaneti ve atası olan her türlü nimetin, yarın başkasının eline geçmesinin tabii olduğunu düşünecek ve kaybından dolayı asla müteessir olmayacaktır."
Tasavvuf, sulh ile değil, cenk ile hasıl olur". Tasavvuf, mücadele ile elde edilir. Cenab-ı Hakk'ın emri, nefisle mücadele etmektir. Nefsin meşru olmayan bütün dileklerine karşı gelmektir.
Nefsiyle mücadele, vatana saldıran düşmana karşı cihad, sulh zamanında memleket içinde zulme karşı mücahede, hakkı korumak için yapılan çabalar, nefsinin hevesatına kapılmamak için her türlü eksik ve yanlışlıklardan korunmaktır. Tasavvuf gaflet uykusundan uyanmak, nefsin alışkanlıklarını,arzularını bırakmak,kötü arkadaşlardan kaçmak,Allah Rasülu (sav)’nin ahlâkı ile ahlaklanmaktır. Tasavvuf, ihlâsı arttırmak içindir. Salah erbabı olmuş, kurtuluşa ermiş olanların yollarına girmektir. Tasavvuf, imanı kuvvetlendirmek ve İslamiyet’e uymakta kolaylık duymak içindir. Tarikat ve hakikat, İslâmiyet’in hizmetçileridir. Tarikat, mahlukları yok bilmektir. Hakikat, Allahû Teâlâ’yı var bilmektir. Tasavvuf ve tarikatın maksadı insanları güzel ahlâk ile ahlâklandırmak, hâl ehlinden olmasını sağlamaktır. Gayesi ise; Hakk’ın rızasını kazanmak, nefsi temizlemektir. Tasavvufta asl olan iki şey; Hakka karşı sadakat, mahlukata karşı güzel huydur. Tasavvuf yolunda mutlaka rehber lazımdır. Rehbersiz bu yolun gidilmesi çok zordur. Gazali’ye göre ise,tasavvuf “Kalbi Hakk’a bağlayıp, masiva ile ilgiyi kesmektir” Yine Hz. Cüneyd’e göre"Tasavvuf, mâsivâ ile alakayı keserek, Cenab-ı Hak ile beraber olmaktır".Masiva ile alakayı kesmek demek, Hak'tan gayrı olan herşeyi terketmek demektir. Evet, masiva ilgisi kalbte bir lekedir; Hakk'ın kalbe tecellisine manidir. Bu leke ancak hikmet ve irfan güneşiyle giderilebilir. Hikmet, ilmin mahiyyetini araştırmaktır; irfan ise bir nevi' sezerek anlayıştır, ayrı bir mevhibedir. Acaba bu masiva nasıl terk edilecektir? Bunun için Allah dostları birtakım yollar göstermiştir. Bunların arasında üzerinde en çok durulan zikir yoludur. Zikir yolu, en kestirme bir yol ise de, zikrin ne yolda yapılacağını iyi bilmek lazımdır.” Zikir ile ilgili ayrı bir makala yazmıştım. Özetle, Allah için yapılan herşey zikirdir. Her ne kadar saraylarda yaşayan bizlerin bunu yapması kolay olmasa da, görlümüzün pasını silmiş olduk. Haydi Cuma’nız mübarek olsun. Kalın sağlıcakla.