Lozan Anlaşması  ve Sevr ile ilgili tarih kitaplarında anlatılanlar meğer yanlışmış ve eksik. TV net’te, geçtiğim hafta  9.7.2016 tarihinde yayınlanan Derin Tarih Programında, zihnimizdeki bütün sorulara cevap bulduk. Programın yapımcısı Tarihçi Yavuz Bahadıroğlu ile Mustafa Armağan’ın birlikte sundukları programı iki defa dinledim. Programda öğrendiğim yeni bilgiler oldu. Örneğin Sevr’in hiçbir zaman anlaşma olmadığı, Yunun parlemantosu dışında diğer taraf ülkelerin meclislerinde onaylanmadığı açıklandı. Yine Lozan Anlaşması 2023’de bitiyor sorusunun cevabını bulduk. Böyle bir şey olmadığı tarihçilerce ortaya konuldu. Mustafa Armağan, okuyuculardan gelen soru üzerine, Lozan’da kamu oyuna açıklanmayan gizle maddelerin olduğuna inandığını belirtirken bunun Halifeliğiin kaldırılışıyla ilgisi bulunduğunu söyledi. Tabi bizim gözler bu defa Lozan’ın gizli maddelerine çevrildi. Bu konuya geçmeden önce Armağan ve Bahadıroğlu’nun artık tarih kitaplarına doğru bilgilerin yazılması gerektiği tespitine bir öğretmen olarak destek veriyorum. Çünkü doğrular yazılırsa bizim közümüzde kimse küçülmeyecek, o günün şartlarını bizde biliyoruz, eksikliklerde olabilir, daha iyi bir anlaşma imzalanada bilirdi. Bunları doğru yorumlayacak durumdayız. Mesele tarihi doğru anlatıp,doğru anlamak ve doğru sonuçlar çıkartmaktır diye düşünüyorum.  Tarihin tekerrür etmemesi için bu gerekli. Neyse biz konumuza geçelim.   GİZLİ ANLAŞMA VAR MI? Derin Tarih Dergisine göre; “Türkiye’nin uluslararası arenada bağımsızlığının tanınması için petrolü(Musul-Kerkük’ü) İngilizlere verdi. Biliyorsunuz, “ Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan şehrinde imzalandı. Fakat tartışmalar o günden bu yana bitmedi. 20 Kasım 1922’de başlayan görüşmeler, 4 Şubat 1923’te Musul, Boğazlar, Yunanistan sınırı ve kapitülasyonlar konusunda anlaşma sağlanamayınca kesilmişti. Fakat görüşmelerin kesilme nedeni acaba gerçekten bu muydu? Yoksa gayriresmî görüşmelerde “Hilafet’in kaldırılması” tartışmaları mı görüşmeyi tıkamıştı? Rıza Nur, hatıratında barış sağlanması için büyük tavizler verdiğimizi söylüyor. Lozan heyetinin neden görüşmeler sırasında şapka taktığı gibi konular da tartışmalar arasında yer aldı. Peki, iddia edildiği gibi Lozan görüşmelerinin bir görünen bir de görünmeyen yüzü mü vardı?   TARİHÇİLER NE DÜŞÜNÜYOR? Sabah Gazetesi 13.01.2012 tarihinde bu konuda bir araştırma haberi yayınladı. Prof. Dr. Metin Hülügü(Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü) Prof. Dr. Metin Hülagü diyor ki; (Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü) “Lozan Antlaşması, Türk toplumuna zorla giydirilmiş, kendi kültürünü ve siyaset tarzını yansıtmayan dar bir gömlekten ibarettir. Günümüzde yaşanan tatsız hadiseler ve istenmeyen olaylar bu gömleğin sağından solundan patlak vermeye başlamış olduğunu göstermektedir” derken Doç. Dr. Hakan Özoğlu(Central Florida Üniversitesi Öğretim Üyesi), yaptığı çalışmalarda gizli bir maddeye rastlamadığını ancak milletvekillerinin yeterince bu anlaşmayla ilgilenmediğini belirtiyor. Açıklaması ise aynen şöyle.Lozan’da kimsenin bilmediği söylenen maddelere rastlamadım (Armağan’ın anlattığına göre, anlaşma öncesi bir gün önce İngiliz-ABD heyeti o halde niye İsmet İnönü’yu ziyaret etti  diyor) fakat anlaşmada kabul edilen maddeler konusunda Meclis’in ilgisiz olduğu söylenebilir. 150’likler ile ilgili kanun gündeme geldiğinde aftan yararlanamayacak kişilerin içine gayrimüslimlerin konmayacağını öğrenince bazı vekiller çok kızıyorlar. Zannedersem vekiller pek çok maddeden haberleri olmadığı için bu anlaşmaların gizli yapıldığını düşünüyorlar. Hâlbuki gizli bir madde yok. Petrol meselesine gelirsek İsmet İnönü bir konuşmasında “Biz Musul ile oradaki vatandaşlarımız ve petrolü için ilgileniyoruz” diyor. Halifelik konusunda ise Mustafa Kemal halifelik kaldırıldıktan sonra komutanların bağlılığından emin olmak için İzmir’de toplantı yapıyor. Rapor Washington’a 25 Şubat 1924’te ulaşıyor. (Halifeliğin kaldırılacağı bir hafta önceden Amerika tarafından biliniyor.) Şimdi öyle veya böyle biz bugün daha Lozan’ın iç yüzünü öğreniyoruz, neler kazandık, neler kaybettik! Diyeceğim şu ki, Tarih bir bilim dalıdır. Okumayan insan düşünemez. Tarih okumak için yazılır. Tarih doğru okunmazsa yapılan doğru ve hatalar ayrıştırılamaz. Dolayısıyla tarihte yaşanmış hataların tekrarlarının esiri oluruz.  Bu vesile ile de Fransa’daki terör olayını kınıyorum. Kalın sağlıcakla.